AKP’li Arslan’ın açıklamaları dahi, 15 Temmuz sorularını raftan indirtmeye yeter
Görsel: Unsplash
Hatırladınız değil mi?
Geçen perşembeden randevulaşmıştık…
Bakın yoklama alacağım; zaten üç beş kişiyiz şurada…
Randevumuzu eken fark edilir; bilesiniz…
Kapiş!
Öyleyse fikri takibimizin ‘İslamcı iç savaş’ ayağına yürüyelim…
Evveli Cumartesi (5 Aralık 2020) Saray medya taburundan Nagehan Alçı’nın yazdıklarından bahisle...
AKP’deki İslamcı iç savaşı anlamaya çalışmıştık…
O yazıda da dikkat çektiğimiz üzere…
15 Temmuz 2016 darbe teşebbüsüne (d)evrilen…
İslamcı iç savaşı ele alacağız…
Bir kez daha altını çizeceğiz:
YENİLERİ OLMASIN DİYE HEP TEKRAR EDECEĞİZ… 15 TEMMUZ DARBE TEŞEBBÜSÜNÜN AYNI ZAMANDA İSLAMCILARIN İÇ SAVAŞI OLDUĞU GERÇEĞİ BİLİNCE ÇIKARILMALI
Israrımızda ısrar etsek de…
Muktedirin, dünü değil bugünü/yarını konuştuğumuzun aşikar olacağı endişesi…
FETÖ’nün yerine oynayan cemaatlerin…
Ayyuka çıkan devleti parselleme kavgasının…
Yeni silahlı/topyekün İslamcı iç savaşlarının…
Pimi çekilmiş potansiyelleri taşıdığının farkına varılmasına, pusudaki tehlikenin idrakine yol açacağı korkusu…
Meselenin yukarıda, ara başlıkta işaret edileceği yanının gün ışığına çıkmasını önlüyor…
Halbuki: 15 Temmuz 2016 darbe teşebbüsü aynı zamanda İslamcıların iç savaşı…dırrrrrrrrr… (heye birader heye; dırrrrrlatmayın adamı; anlayıverin gaari…)
Nitekim…
AKP-C(emaat) koalisyonu içinde başlayan itiş kakışların…
İktidar koridorlarındaki tepişmenin…
Dehlizlerde kurulan karşılıklı entrika ve komplolarla süren hamlelerin…
İslamcı iç/iktidar klikler savaşının nasıl silahlı boyuta geçtiğinin…
“İçeriden” anlatımları dökülüyor…
İÇERİDEN PAYLAŞIMLAR, İKTİDARIN KURMAYA ÇALIŞTIĞI ‘15 TEMMUZ’ ANLATISINI SORGULAMAYI GÜÇLENDİRİYOR
Şaşırtıcı olan… Sorgulanması icap eden nüans şu:
İktidarın kurmaya çalıştığı 15 Temmuz tarihi anlatısına çomak sokan bu ‘içeriden’ paylaşımlar neden yapılıyor?
Birazdan göstereceğim misaliyle…
Mesela MİT’in cevvaliyetine övgü düzeceğim derken…
Aslında MİT’in 15 Temmuz hazırlığından haberdar olduğunun yazılıp çizilmesi mi?
Kaş yapayım derken göz çıkarma ya da sırına eremediğim-iz başka hesaplar... mı? (Bilemiyorum.)
Lakin, her ne sebeple olursa olsun…
İktidar mahfillerinden dökülenler, bizi gerçeğin bilgisine, hakikate biraz daha yaklaştırıyor…
Ve elbette hiç değilse kendi hesabıma…
Mevzuya dair yazıp çizdiklerimizin sağlamasını yapmamıza imkan veriyor…
Misal. Sabah Yazarı Okan Müderrisoğlu’nun (1 Ağustos 2020 günlü nüshada) yazdıkları…
OKAN MÜDERRİSOĞLU’NUN ‘MİT 15 TEMMUZ’U ÖNE ALDIRDI’ MEALİNDEKİ YAZDIKLARININ HAK ETTİĞİ İLGİYİ GÖRMEMESİ ENTERESAN
Müderrisoğlu, “MİT‘i, 2014 yılındaki kapsamlı kanun değişikliği sonrası ulaştığı seviye ve 15 Temmuz darbe girişimi öncesi ve sırasındaki performansı ile değerlendirmek”ten bahsederken… (vurgular O.M’den-era)
Şunları yazdı:
“MİT’i… darbe teşebbüsünün öne alınmasını ve sekteye uğratılmasını sağlayan çabasıyla birlikte değerlendirmek gerekiyor.” (vurgular benden-era)
Sabah Yazarı’nın öğüdüne uyarak, mesela harfiyat’ta yayımlanan sadece iki yazıya bakalım:
“15 Temmuz darbe teşebbüsü, Erdoğan ve iktidarınca biliniyordu.Ve hatta belki de erken doğuma zorlanarak -iyi ki- sakat bırakıldı, darbe…” (*) (26 Ekim 2016, Mizansen kokusu)
Bir yıl sonra daha net ifadeyle:
“Erken doğuma mecbur bırakılarak “düşük” yaptırılan darbe, sahipsiz.” (*) (31 Mayıs 2017, 15 Temmuz hakikati: O.K. anlaşıldı, tamam)
Müderisoğlu, yukarıda alıntıladığımız cümleleri ile…
İktidar’ın darbe hazırlığını bildiği FETÖ’yü 15 Temmuz’da “Erken doğuma zorlayarak düşük yaptırdı” hükmünü doğrulamıyor mu?.. (**)
‘Hayır’ları merakla okumak/dinlemek isterim… (sahiden…)
Geçelim…
Heybedeki turpun büyüğüne gelelim…
‘ASKERİ VESAYETE KARŞI’ FETÖ İLE İŞ BİRLİĞİ İTİRAFI
AKP’li İhsan Arslan’ın BBC Türkçe’de yayımlanan (17 Kasım 2020) mülakatında anlattıklarına dönelim…
Arslan, AKP’nin FETÖ ile ortaklık sürecini anlatırken:
“İlk aşamada askeri vesayet vardı, adım atamıyorduk. Ne zaman ki ciddi bir mücadeleyle askeri vesayeti ortadan kaldırdık, orada yılana sarıldık. İş birliği yaptık.”
Diyor:
‘FETÖ VESAYET KURDU, İKTİDARIN LOKOMOTİFİ OLDU’
Devam ediyor:
“Tahmin etmediğimizden fazla onlar işin içine girdi. Hatta onlar lokomotif oldu, biz arkada icraatta bulunduk.
“Sonra FETÖ’nün vesayeti gündeme gelmeye başladı. Biz bunu fark ettiğimizde irkildik. Ondan sonra da tabii kıyamet koptu.”
‘YARGIYI KULLANARAK BAŞARILI OLABİLECEĞİMİZİ DÜŞÜNDÜK’
Peki aradan çekileyim, devam etsin AKP’li İhsan Arslan:
“O güne kadar hukuk içinde kalmaya azami dikkat gösteriyorken 15 Temmuz’dan sonra doğrusu panikledik ve olayın vahameti karşısında ancak yargıyı kullanarak başarılı olabileceğimiz kanaatine vardık.
Onların yargıyı kullanırken kullandığı bütün taktikleri, araçları, biz kullanmaya başladık, can havliyle.”
Yargıyı kullanma müessesi ne alemde?
Bak buna değinmemiş… (Anlayıverin gari… mi?)
İKTİDAR KORDİDORLARINDA ‘KAVGA BÜYÜDÜ’
İhsan Arslan “Hocaefendi”li günlerden “FETÖ”lü azgınlığa geçişi izah ederken…
Geçen hafta sorguladığımız Nagehan Alçı’nın yazısında vurgulanan…
“AKP içinde İslamcı İç savaşı var” tespitine götüren…
Şöyle bir tablo çiziyor:
“[Fethullahçıların-era] Her konuya müdahaleleri söz konusuydu. Ne zaman ki onların bazı taleplerine hayır demeye başladık, onlar sertleşmeye başladılar.”
Söz temsili… Şimdilerde mesela, en bilineni olarak Sağlık Bakanlığından…
Emniyetten ve dahi Askeriye’den gelen kadrolaşma tepişmesi iddialarını andırdı mı size de?
Mim koyalım… Devam edelim, İhsan Arslan’la:
SÖZ BUGÜN YAŞANALARDAN DIŞARI… CEMAATLE ALTTAN ALTA SÜREN KAVGA GİDEREK BÜYÜR VE…
“Kabullenemediler. Bazı olaylar oluyordu ama somut olarak dershanelerin kapatılması asıl kopuşu getirdi.
“Eğitim sistemini reforme etme adına ve Fethullahçıların] vesayetini geriletme adına müdahale ettiğimizde çok sert tepki verdiler. Ben o dönemde bazı ara buluculuklarda bulundum ama çözülemedi ve gittikçe kavga büyüdü.”
AKP’Lİ İHSAN ARSLAN, 15 TEMMUZ’DA, -NEDENSE?- TAM O SIRADA MİT’TE, HAKAN FİDAN’IN ODASINDAYMIŞ…
Araya girmek istemezdim ama…
Bak burası önemli…
Zira BBC Türkçe, İhsan Arslan mülakatına bilgi notu iliştirmiş…
(Ben göremedim henüz ama…)
“İhsan Arslan, kitabında 15 Temmuz günü MİT’e ihbar geldiğinde, “Neredeyse çocukluğunu bildiği” Hakan Fidan’ın odasında olduğunu anlatıyor”…muş.
AKP’li Arslan, o kritik güne tesadüf eden ‘sebeb-i ziyareti’nden değil ama…
MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın makamında yaşananlardan şöyle bahsediyor:
AKP’Lİ ARSLAN DA SABAH YAZARI İLE AYNI KANIDA: DARBECİLER OLAYIN DUYULDUĞUNU ANLAYIP DARBE SAATİNİ ERKENE ALIRLAR…
“Bana dedi ki, ‘bir ihbar geldi. Her gün böyle ihbarlar oluyor. Hangisi doğru, hangisi yanlış kestirmek zor.’ Sonra telefona Genelkurmay ikinci başkanını bağladılar. Duydum ben o konuşmayı. ‘Bir şey var, beni alacaklarmış bu gece’ dedi. Hakan Bey biraz rahatsızdı, ama telaşlanmamıştı. Saat de beş olmuştu. Koşturmaca devam ediyordu, uzatmadan kurumdan ayrıldım. “
Ayrılıyor… Ama isabetle kaydediyor:
“Sonradan yaptığım değerlendirmeye göre, Genelkurmayla telefonu bağlayan özel kalemi darbecilerden olunca, darbeciler olayın duyulduğunu düşünüp darbe saatini erkene almış olmalılar.”
Bence fazlası var… da…
O sorunun cevabı hâlâ spekülasyona açık:
İktidar kanadından…
Saray’ın manivela olarak kullanmak üzere icat ettiği tarihi…
Kurguladığı 15 Temmuz anlatısını tarumar edecek bu bilgileri neden paylaşıyorlar?..
Sallapatilik değilse, ne?
“AKP içindeki” ve dışındaki “İslamcı iç savaş” ile alakası var mı?
Soru ortada…Cevabı olan beri gelsin…
--------
(*) Benzer perspektiften aynı tarif Harfiyat’ın yayımından daha önce yapıldı mı, bilmiyorum. Fakat sonraki tarihlerde, başka kalemlerce de yapıldığına rastladım. Misal. www.turkererturk.com.tr’de Emekli Asker Türker Ertürk’ün, Sabah’ın 1 Ağustos 2020 günlü nüshasında Okan Müderrisoğlu’nun bir yazısı üzerine, ‘Erken doğuma zorlanmış kontrollü darbe’, başlıkla yazısı yayımlandı. O yazısında Ertürk, 15 Temmuz için “Erken doğuma zorlanmış darbe” tanımlanmasını esasında daha önce, 28 Haziran 2017 tarihli yazısında kullandığını belirtiyor…
(**) Peki bundan, ‘Teyid edilenler arasında olmaktan, övünçle pay çıkarıyor muyum; evet; tıpkı misal, 15 Temmuz’un geldiğini görememekten/dahi hissedememekten ötürü, mahcubiyetle yerindiğim gibi… Oldu mu?!..
SATIR ALTINDAN NOTLAR…
‘ASGARİ ÜCRET’ - AZAMİ İNSAN PARADOKSU:
MESELA KÜLTÜREL İHTİYAÇ HARCAMALARI NEDEN HESAPLAMAYA DAHİL EDİLMİYOR HAKKIYLA?!
“Ka-meh şöyle dedi: Eğer ipek böceği salt yaşamını bir böcek olarak geçirmek amacıyla koza örseydi, o zaman gerçek bir köle olurdu.” (*)Muhalif ekranlarda rastlıyorum elbette... (Yalnızca)
Geçinememekten yakınmaları izlerken…
Bilhassa emeklilerden duyurum:
“Avrupalı emekliler tüm dünyayı dolaşabiliyor, tatil yapabiliyor, emekliliğin tadını çıkarıyor. Biz karnımızı doyuramıyoruz. Tatil bizim de hakkımız değil mi!”
Umut bu cümlelerde…
Serzenişle yetinmemesi, talep çıtasını yükseltmesinden ötürü değil sadece; hayır…
Umut…
‘Tatil’ talebini dillendiren perspektifteki insani derinlikte:
İnsanın sadece çalışmak için yaşayan canlı türü olmasına itirazda…
İşgücü ihtiyacını güvence altına alma maksadıyla yaşatılan; yiyen içen barınan…
Ve bunların, fiziki gereksinimlerin “asgari” karşılanmasıyla…
Miktar ve kalitesinde (eh işte kabilinden) artışla yetinmeyen insan/emekçi olmayı kabullenmemekte… Umut!..
Emekli yurtta şimdilik ‘tatil’ talebini ilave ediyor belki sadece ama…
Tiyatro, sinema, kitap, konser, hobi; kendini üretme/geliştirme/gerçekleştirme…
İnsani potansiyellerini açığa çıkaracak faaliyetler için de … Evet resim çizebilme müzik yapabilme imkânı için de ücret…
Hani söz temsili… Kürek çekebilmek tenis oynayabilmek için de ücret…
Yeme içme barınma ulaşımın ötesinde olan…
İnsanı insan yapan tüm ihtiyaçların ‘asgari’sini karşılayacak ücretler de ‘asgari ücreti’ belirleyecek girdi listesinde/hesaplamalrda yer alması gerekmiyor mu?
Hadi asgari ücret hesaplamalarında dahi yer almıyor…
Peki ‘insanca yaşam için asgari ücret’ mücadelesi perspektifimizde var mı bu ‘derinlik’?
Sendikalarımızın sadece ‘bari ayda yarım kg. et parası verin’ ile sınırlı talebiyle masaya oturmasının sorumlusu…
Ekonomik terörün sefalet şartlarının mecburiyet kırbacıyla ufkumuzu (ekmek ve aşla) daraltması olabilir mi?..
Uzun lafın kısası…
Evvela kendimizin “asgari” gündemini buna göre revize etmeliyiz ki…
İşçi sınıfının…
Hem de sonuna kadar uğruna mücadele edecek denli hayati olduğuna ikna olması gerekiyor ki…
Sendikalarını dürte dürte…ittire kaktıra…
Asgari ücret masasına taşıtabilsin…
---
(Bertold Brecht, Me-Ti’nin Özdeyişler Kitabı, Alan Yayıncılık, 1982, 2. Baskı, s. 26.)
- 'Zamanın Ruhu' söyle bize: Sputnik’ten Sabah’a; grev kırıcıları ne yana düşer, bizim eski Beko İşçisi Kamber ne yana?.. 30 Eylül 2023 04:17
- ‘Beşli Çete’nin Nihat Özdemir’i ile İbrahim Çeçen Akbelen’de hayatı katlediyor ey insanlık… Desek, hedef mi göstermiş oluyoruz?.. 29 Temmuz 2023 04:40
- Muhasebe aynasına bakarak iğneli fıçıda dertleşme yazısı: Anlatılan sizin de hikayeniz olabilir mi? 18 Temmuz 2023 04:10
- Soner Yalçın’a Sözcü’deki okuru da sormalı: Kılıçdaroğlu’nu elimine etme karargahı olarak gösterilen, RTE’nin “Eski Özel Kalem Müdürü” Hasan Dağcı’nın yalısını yurt edindiğin iddiası doğru mu? 06 Mayıs 2023 04:38
- "Kılıçdaroğlu kazanamaz" yargısına iman ederek "millet"i devirmeye kalkmak, muhalefeti bölerek "Erdoğan kazansın" demenin Akşenercesi olur!.. 04 Mart 2023 04:22
- Atacağım hiçbir başlık, bu alengirli işleri izah edemez, isterseniz buyurun bir de siz deneyin… 24 Aralık 2022 04:48
- Otopsi Masası Raporu 2: Hulki Cevizoğlu gibi ikametgahını Saray’ın Bekçi Kulübesine aldıran ‘Ulusalcılar’ bakın kime benziyor… 10 Aralık 2022 04:27
- Otopsi masası raporu: Ahmet Hakan "gereğini yapıyor" olmanın gözünü çıkarırken, "yayın yasağını savunan genel yayın yönetmeni" olarak tarihe geçti 03 Aralık 2022 03:32
- Embedded Cüneyt (Özdemir) "Z Kuşağı"nı Saray'a "iliştirme" mesaisinde 03 Eylül 2022 04:20
- Halkı, basın özgürlüğü mücadelesiyle dayanışmaya çağırdığımız destek kuvveti saymakla yetinmeyelim… Medyanın demokratikleştirilmesi mücadelesinin kurucu öznesi, ikinci asli ayağı olarak örgütlemeyi tartışalım… 13 Temmuz 2022 04:40
- Rasim O. Kütahyalı herhangi bir devlet kurumunun elemanı mı? Değilse, neden ‘devletin bazı kurumlarındaki üstadlarımız’ diyor? Kim bu üstadları? 07 Haziran 2022 04:10
- İmamoğlu otobüsü devirdi – 2: Sol muhalefetin huzuruna Özkök ve Alçı ile çıkmanın, Cem Küçük ile ‘sivil ölüm’ mahkûmu 'Barış akademisyenleri’ni ziyarete gitmekten ne farkı var!.. 17 Mayıs 2022 00:06