13 Aralık 2020 23:20

Buduri burukluğu

 Aleksandr Nikola Büyükvafiadis

Aleksandr Nikola Büyükvafiadis (Fotoğraf Mehmet Yüce’nin İdmancı Ruhlar kitabından alınmıştır)
Buduri'nin ölüm haberi kupürü (15 Aralık 1940 tarihli Haber gazetesi nüshası)

Paylaş

14 Aralık 1940 tarihli Cumhuriyet gazetesinde ufacık bir haberde şunlar yazılıydı: “Futbolcu Boduri henüz teşhis edilemeyen bir hastalıktan öldü, cesedi morga kaldırıldı. Galatasaray birinci futbol takımı sol içi Boduri tedavi edilmekte olduğu hastanede dün sabah saat 06.30’da vefat etmiştir. Genç ve iyi sporcu olan Boduri’nin bu ani ölümü spor muhitinde derin bir teessür uyandırmıştır. Boduri’nin hastalığı teşhis edilemediği için cenazesi morga kaldırılmıştır.”

Kısa boyu nedeniyle Buduri ya da Boduri* lakabıyla anılan futbolcunun adı Aleksandr Nikola Büyükvafiadis’ti. 1919’da İstanbul’da doğmuştu, babası eskiciydi. Futbola Beyoğluspor’da başlayan Rum genci kıvrak çalımları sayesinde manita dansına ithafen “manita kralı” olarak anılırdı.

1937’de transfer olduğu Galatasaray, tarihinin zor günlerinden geçiyordu. Kulübü ikiye bölen ve siyasi bir çekişmenin ortasında bırakan “Güneş” ayrılığının izleri tazeydi. Galatasaray güçten düşmüş, Güneş SK zirveye çıkmış hatta 1937/38 sezonunda şampiyonluğa ulaşmıştı. Ertesi sezon Güneş, ani bir kararla feshedilirken 1939’da Galatasaray, Buduri’nin yıldızı olduğu takımla 1931-1949 arasındaki tek şampiyonluğunu kazandı.

Dönemin önemli futbol ekollerinden Macaristan’ın yıldızı György Sarosi’nin “Avrupa Karması’nda rahatlıkla oynayabilir” dediği Buduri, 20 yaşına basınca askere alındı. Birliği Kilyos’taydı.

Galatasaray, 8 Aralık’ta Şeref Stadında Beyoğluspor’a karşı ilk yarının son maçını oynayacaktı.  Eski Futbolcu, Gazeteci, Galatasaraylılar ve Galatasaray Tarihi 1905-1985 Kitabının Yazarı ve aynı zamanda Buduri’nin takım arkadaşı Süleyman Tekil’in aktardığına göre Buduri’nin maçta oynayabilmesi için Sirkeci İkmal Merkezinde görevli Galatasaraylı Yüzbaşı Muhittin Şahinbaş’tan izin alındı. Karlı, şiddetli rüzgarın estiği soğuk bir gündü ve Buduri ince bir tulumla kulübe geldi, sahaya çıktı. Maç 1-1 sona erdi, sarı-kırmızıların golünü “Bombacı” Selahattin Almay atmıştı. Buduri ise maçın ardından titriyordu. Birliğine sabah ulaştırılması yönündeki rica kabul edilmeyince kendi imkanlarıyla Beşiktaş’taki Şeref Stadından Sirkeci’ye yürümeye başladı ancak soğuğa ve yorgunluğa fazla dayanamadı. Bulunduğunda donmak üzereydi, Gümüşsuyu Askeri Hastanesine kaldırıldı, birkaç gün direndi fakat 13 Aralık sabahı hayata gözlerini yumdu.

Aya Triada Kilisesi’ndeki cenazesi hayli kalabalıktı. “Ağlamayan yoktu” gazetelere göre. Beşiktaşlısı, Fenerbahçelisi, Beyoğlusporlusu oradaydı… Galatasaraylı yöneticiler ardından “Getirmesini bildik de göndermesini beceremedik,” dedi. Ah! Affedilebilir mi?

***

Ben 14 Aralık doğumluyum. Onun hikayesini ilk babamdan dinlemiştim. “13 Aralık’ta ölen Boduri’yi bilir misin?” diyerek başlamıştı anlatmaya. O yüzden her doğum günümde Buduri burukluğu yaşarım, 2 yıldır daha fazla…

* Bu lakap dönemin gazetelerinde iki şekilde de geçiyor, bazı haberlerde Boduri bazı haberlerde Buduri. Ancak Mehmet Yüce, İdmancı Ruhlar kitabında Fethi Aytuna’nın uyarısıyla İstanbul Pera kulübünün Rumca yayımladığı Sporting Club de Pera adlı kitapta lakabın Boduri değil Buduri olarak yazıldığını belirtir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa