19 Aralık 2020 00:00

Gördüğümüz, akademinin ne hale getirildiğinin resmidir ama...

Ekran görüntüsü Akit TV Derin Kutu programının Youtube hesabından alınmıştır

Paylaş

Sakarya Üniversitesi Öğretim Üyesi Ebubekir Sofuoğlu bir TV kanalındaki canlı yayında, üniversitelerin fuhuş evleri” olduğunu söyledi. Söylemekle de kalmadı, bu iddiasının başına “Sayın Cumhurbaşkanımız vurguladı” cümlesini ekledi. Stüdyoda “O kadar da değil hocam” diyenlere Sofuoğlu, “Gelin göstereyim” diyerek, bu üniversite öğrencilerini, hatta üniversiteyi hedefe koyan aşağılık, adi, şerefsizce... hangi aşağılayıcı ifadeyi kullansak az gelecek iddiasının bir dil sürçmesi ya da bu türlerin sıkça sığınıldığı gibi “Sehven söylenmiş” sözler olmadığını gösterdi.

SOFUOĞLU YALNIZ DEĞİL, BELKİ BİR FEDAİ

Sofuoğlu’nun bu sözleri medyada ve siyasete tepkiyle karşılandı. Hatta Sakarya Üniversitesi bile “bu sefer” bu tarih profesörü unvanlı öğretim üyesi hakkında soruşturma açıldığını duyurdu.

“Bu sefer” diyoruz, çünkü bu Sofuoğlu’nun ilk vakası değildi. Tersine Sofuoğlu, Kütahya Belediyesi tarafından düzenlenen konferansta, “Google’ı kullanan, ilk icat eden Sultan Abdülhamid Han’dır” diyerek bilimi altüst etmişti!

Yine aynı Sofuoğlu, 2020’nin yazı başında İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılıp çıkılmaması tartışmaları sırasında, “İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmazsa çok kan dökülür” diyerek Mafya Lideri Sedat Peker’den geri kalmayacağını da göstermişti.

Ancak bugüne kadar Sakarya Üniversitesi, bu açıkça bilim dışı Orta Çağcı görüşler savunan kişinin üniversitenin titrini de kullanarak, toplumu zehirlemesine ses çıkarmamıştı!

Nitekim Sofouoğlu, bilimi altüst etmede yalnız değildir.

2018’de 5 Ocak günü TRT’de bir tartışma programına çıkan İstanbul Üniversitesi Deniz Bilimleri Öğretim Üyesi Doç. Dr. Cihan Örnek, “Hazreti Nuh’un cep telefonu vardı. Oğluyla cep telefonuyla konuştu” diyerek, bilim dışılıkta zirveyi zorlamıştı. Ama, Örnek’in bu tutumu karşısında İÜ yönetimi, sadece “Hocam şimdilik böyle şeyler söylemeyin” demekle yetinmişti!

Akademiyi önemli ölçüde ele geçirmiş bu çağ dışı zihniyetin son örneği, iki gün önce, Yalova Üniversitesi İslamî İlimler Fakültesi Öğretim Üyesi Ebubekir Sıfil’den geldi.

Sifil, Diyanetin geçtiğimiz Cuma günü “yağmur duası” yaptırmasını eleştiren Yılmaz Özdil ve Cüneyt Akman’ın cenazesinin camilerden kaldırılmaması için Diyanet İşleri Başkanlığına çağrıda bulundu!

Bu yüzden de Sofuoğlu’nu bir meczup değil, arkasındaki şimdilik sesiz duran “iktidarın akademisyen ordusunun” bir “fedaisi” olarak görmek gerçeğe daha yakındır.

AKP ÜNİVERSİTEYİ FİKRİ İKTİDARININ DAYANAĞI YAPAMADI

Sofuoğulları, Örnekler, Sifiller, öncesini bir yana bıraksak bile, gerici güçlerin, 60 yıllık, laik bilimin üniversiteden kovulması amaçlı çok yönlü(*) saldırılarının nadide meyveleri olarak gündemimizdedir.

AKP, 12 Eylül cuntasının resmen ilan ettiği “Türk-İslam sentezci” ideolojik platformunu “İslamcı” yanını Orta Çağcı, İhvancı bir İslamcılık çizgisinden yenileyerek, akademiyi, “fikri hegemonyasını” sağlamanın merkezi haline getirmeyi amaçlamıştır.

Ancak gelinen yerde AKP, üniversitenin akademik kadrolarını ele geçirmiştir. Ama üniversitenin öteki ayağını oluşturan öğrencileri kazanabilmiş değildir.

Bu yüzden Ebubekir Sofuoğlu’nun “üniversitelerin fuhuş evi” olduğu iddiası, bu başarısızlığın itirafıdır. Ki, Cumhurbakanı Erdoğan da 19 Ekim günü, İbni Haldun Üniversitesinin akademik yıl açılışında, her alanda çok başarılı oldukları halde “fikri iktidar” olamadıklarını; “Genç bir nüfusa sahibiz ama medeniyet tasavvurumuzu hayata geçiremiyoruz. İlimde, sanatta, kültürde benzer sıkıntılarla karşı karşıyayız” diyerek, açıkça söylemişti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözlerinden de anlıyoruz ki, AKP iktidarı üniversiteyi kendi zihniyetinde “akademisyenler”le doldurmuştur ama, “fikri iktidarı”nı kuramamıştır.

GENÇLİĞİN TALEPLERİNE SIRT DÖNENLERİN KİMYASI DA BOZULDU

Bu yüzden yandaş medyada, “Okullarımız deist yetiştiriyordu, şimdi ateist yetiştiriyor” tartışmaları açılıyor.

Nitekim Sofuoğlu da “Z kuşağının hedonist (hazcı, haz almayı hayatın merkezine koyan öğreti) bir anlayışa sahip olduğunu” iddia ederek, üniversite gençliğine yönelttiği “fuhuş” suçlamasını derinleştiriyor!

Dolayısıyla bu tartışma;

1) Üniversitenin, bütününün değil onun iki en önemli bileşeninden birisi olan ve iktidarın akademideki kadrolaşmasının da ifadesi olan fotoğrafını sunmuştur.

2) AKP iktidarının 18 yıllık çabalarının gençliği, özellikle de üniversite gençliğini kazanmada başarısızlığa uğradığının itirafı olmuştur. Burada Sofuoğlu’nun sözleri, iktidarın akademideki kadrolarının geç kuşakları kazanmaktan umutlarını kestiğini göstermektedir.

3-) Ülkemizde, 60 yıllık bir tarihe sahip “Demokratik Üniversite” mücadelesinin gerici odakların bütün gayretlerine karışın var olmaya devam ettiğini, genç kuşakların Orta Çağcı bir üniversite ve yaşama anlayışını kabul etmemekte direndiğini, bu yüzden de laik, demokratik bilimsel bir üniversite mücadelesinin düne göre bile daha geniş bir alana sahip olduğunu göstermektedir.

Ülkeni geleceği olan gençlik Orta Çağcı şehitlik, gazilik, cihat,...vaatleriyle avunmak istemiyor, güvenli bir gelecek, insanca yaşayacağı barış ve özgürlük dünyası istiyor.

Bu taleplere sırt dönenler sadece hayal kırıklığına uğramayacak, kimyaları da bozulacaktır!

Sofuoğullarının, Örneklerin, hezeyanları sadece zeka düzeyleriyle ilgili değil!

(*) Devletin istihbarat örgütleri, emniyet, kontra güçler, sivil faşist odaklar, komünizmle mücadele dernekleri... askeri darbeleri, sonuna kadar kullanılmış; on binlerce değerli bilim insanı katledilmiş, yüzlercesi cezaevlerine atılmış, YÖK, üniversite yönetimleri, engizisyon mahkemelerine rahmet okutacak gerekçelerle binlerce bilim insanı üniversitelerden haksızı-hukuksuz gerekçelerle atılmış, ırkçı ve aşırı dinci görüş sahibi kişiler “bizden” ötesinde bir ölçüt kullanılmadan üniversiteye doldurulmuştur.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa