20 Aralık 2020 23:00

Guatemala'da kurulan giyotin

Guatemala'da eylem

Guatemala'da eylem | Fotoğraf: Fabricio Alonzo / AA

Paylaş

Guatemala, geçtiğimiz kasım ayının sonunda, çoğunluğunu öğrenci ve gençlerin oluşturduğu kitleler tarafından gerçekleştirilen protesto gösterilerinde yaşanan çatışmalar ve kongre binasına giren göstericilerin binanın bir kısmını yaktığı görüntüler ile gündeme gelmişti. Gençlerin kongre binasının önüne taşıdıkları giyotin de en çok dikkat çeken görüntüler arasındaydı. Genelde göç, yoksulluk ve uyuşturucu çeteleri arasındaki savaşlar ile gündeme gelen ülkedeki bu protestoların arka planı ve önemi üzerinde ise pek fazla durulmadı.

Yoksulluğun son on beş yılda ikiye katlanarak nüfusun yüzde 60’ına ulaştığı 18 milyonluk ülkede, tarım hâlâ önemli bir ekonomik faaliyet iken, tarımsal nüfusun mutlak yoksulluk altında ezilerek kentlere akın etmesi, kentlerde enformel sektörde çok düşük ücretlere çalışan insan sayısını da arttırıyor. Diğer bir yandan Orta Amerika ve Guatemala, küresel iklim değişikliğinden ziyadesiyle nasibini almakta; arka arkaya gelen kurak yılları bu sene tayfunların ve kasırgaların hakim olduğu bir yıl izliyor. Muz, kahve, palm yağı, şeker gibi tarımsal ürünlerin hâlâ ihracatın önemli bir kısmını oluşturduğu bir ekonomiye sahip olan ülke, küresel kapitalizme eklemlendiği 19. yüzyıldaki birikim modelini neredeyse halen koruyor. Bu birikim modelinin etrafında şekillenen ve Orta Amerika’daki diğer benzer yapılara atfen türeyen “Muz Cumhuriyeti” kavramının bugünkü siyasal yapıyı halen tanımlayabildiği de söylenebilir.

Ancak Guatemala’daki sermaye ve siyasi iktidarın mükemmel ortaklığı kesintisiz devam etmiştir diyemeyiz. 1944 yılında gerçekleşen devrim Guatemala’da yabancı şirketlerin, yerli oligarşinin ve yolsuz siyasetçilerin sacayaklarını oluşturduğu iktidarı alaşağı ederek, demokratik seçimler, sosyal adalet, toprak reformu, eğitim ve altyapı yatırımları ile anılacak bir dönem başlatmıştı. Bu dönemde ABD’li United Fruits Company’nin ve büyük toprak sahiplerinin çıkarları hükümetin gerçekleştirdiği millileştirmelerden büyük zarar görmüştü. 1954’de CIA tarafından organize edilen bir darbe ile hükümet devrilirken, kurulan ABD destekli askeri cuntanın baskıcı rejimi yıllarca sürecek ve yerli topluluklarının soykırıma tabii tutulması ile sonuçlanacak iç savaşın da başlamasına sebep olunmuştu.

Guatemala’daki sosyal, ekonomik ve politik çöküşün bu miras değerlendirilmeden ve ABD’nin rolü işaret edilmeden anlaşılması mümkün değildir. Bugün halen ülkeyi ‘Yolsuzların İttifakı’ olarak adlandırılan bir koalisyon yönetmektedir. Protestoların, Guatemala’nın tarihindeki en büyük bütçenin onaylandığı bir anda ortaya çıkması, gençlerin bütçenin aslan payının topluma değil, bu koalisyonun ortakları ve özellikle de özel sektöre ayrılmasına karşı itirazlarını yükselttikleri anlamına geliyor.

Bu bağlamda, 2012’den beri dillendirilen yeni bir kurucu meclis talebi önem kazanıyor. Maya yerlilerinin ve köylü örgütlerinin çok uluslu bir kurucu meclis oluşturulması ve devlet yapısının kökten reform edilmesi yönünde somut talepleri bulunuyor. Sorunların yolsuzluk ve uyuşturucu kartellerine indirgenmemesi bu açıdan önem taşıyor. Guatemala’da halk fakirleşerek ülke dışına göç etmeye çalışırken mevcut anayasal yapıya sırtını dayamış bulunan özel sektör semiriyor. Kongre binası önüne getirilen giyotinin mevcut anayasal düzeni kökten bir biçimde değiştirmek için kullanılması bugün için uzak bir ihtimal olarak gözükse de Guatemala’nın da neoliberal sistem ile mevcut siyasi yapı arasındaki bağı ortaya çıkaran bölge halklarına katılmış olduğunu söylemek ise gerçekçi bir tespit olacaktır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa