23 Aralık 2020 23:07

Asgari yaşayanlar

Bakırçay havzasında bulunan belediye işçileri Bergama şantiyesinde basın açıklaması yaptı.

Fotoğraf: Genel-İş İzmir 2 No'lu Şube 

Paylaş

Salgın nedeniyle zor günler geçiren milyonlarca işçi, 2021 yılı asgari ücretin ne kadar arttırılacağını merak içinde bekliyor. Her yıl olduğu gibi, bu yıl da asgari ücretin tespiti ayın son haftasına kaldı.

Yıllardır asgari şartlarda yaşam mücadelesi veren, ekonomik kriz ve kovid-19 salgını sonrasında çalışma ve yaşam koşulları daha da ağırlaşan milyonlar açısından asgari ücrette yapılacak sembolik artışın yaşanan ağır ekonomik sorunları azaltmasını beklemek saflık olur.

Türkiye’de son yıllarda yaşanan ekonomik krizin de etkisiyle çalışan nüfusun yaklaşık üçte ikisi asgari ücret ya da asgari ücretin altında gelirle geçinmeye çalışıyor. Milyonlarca kişi asgari ücret civarında ücretle yaşam mücadelesi verirken, kovid-19 salgını sonrasında artan işsizlik, yaşanan iş ve gelir kayıpları ücret artışları üzerinde ciddi anlamda baskı oluşturmaya başladı. Öyle ki, bir taraftan resmi asgari ücretin ne kadar artacağı tartışılırken, diğer taraftan belirlenen ücret artışlarının uygulanmasının hiç de kolay olmayacağı görülüyor.

Son yıllarda TL’de yaşanan değer kaybı nedeniyle Türkiye’deki asgari ücretlilerin geliri çok sayıda ülkenin gerisinde kaldı. Uluslararası Çalışma Örgütünün (ILO) 2010-2019 yıllarını kapsayan bir araştırmasına göre, 42 Avrupa ve Orta Asya ülkesi enflasyondan arındırılmış yıllık reel asgari ücret artışına göre sıralandığında Türkiye 42 ülke arasında 19’uncu sırada yer alıyor.

Türkiye’de 2021 yılının asgari ücretini belirleyecek Asgari Ücret Tespit Komisyonu üçüncü toplantısını geçtiğimiz salı günü yaptı. TÜİK, asgari ücret tespitinde dikkate alınan, bir işçinin aylık gıda harcama tutarını Asgari Ücret Tespit Komisyonuyla paylaştı. TÜİK, bir işçi için asgari geçim tutarını ağır iş kolu için 2 bin 792 lira; orta iş kolu için 2 bin 508 lira; hafif iş kolu için ise 2 bin 339 lira olarak hesaplamış. Bugüne kadar asgari ücretin tespitinde izlenen yöntem ve ortaya çıkan sonuçlar itibariyle baktığımızda 2021 yılı için TÜİK’in belirlediği rakamların üzerinde bir artış yapılması büyük sürpriz olur.

DİSK-AR’ın verilerine göre, brüt asgari ücretin 983 TL’si (yüzde 33.4) vergi ve diğer kesintilere gidiyor. Asgari ücretli bir işçi, yılın 122 günü vergi ve diğer kesintiler için çalışmak zorunda. Üstelik iktidar patronların vergi ve sigorta primi ödemeleri için her türlü kolaylığı ve teşviki sağlarken, işçilerin cebine girmeden kesilen gelir vergisi ve sigorta primleri söz konusu olduğunda aynı cömertliği göremiyoruz. Bütün bunlar yetmiyormuş gibi, işsizler için oluşturulan İşsizlik Sigortası Fonu’ndan patronlara işçilere yapılan ödemelerin üç katından fazla ödeme yapılıyor.

Asgari ücretin son yıllarda resmi enflasyon oranı veya üzerinde artırıldığı biliniyor. Ancak TL’nin son yıllarda yaşadığı büyük değer kaybı nedeniyle asgari ücretlilerin alım gücünün ciddi anlamda zayıfladığı da somut bir gerçek. Tartışmalı TÜİK verilerine göre kasım ayında resmi enflasyon yüzde 14, gıda enflasyonu ise yüzde 20 olarak açıklandı. Ancak gerçek işsizlik ve enflasyon verilerinin açıklanan resmi verilerin çok üzerinde olduğunu TÜİK dahil herkes çok iyi biliyor.

Resmi verilere rağmen hiç kimse, asgari ücretin en az açıklanan enflasyon kadar artacağı konusunda bile kesin konuşamıyor. Oysa resmi enflasyonu bir yana bırakalım, asgari ücret resmi enflasyonun iki katı kadar artsa bile, bugüne kadar her şeyin asgarisi ile yaşamaya zorlanan milyonlarca emekçinin sadece bu yıl içinde yaşadığı kayıpları karşılaması bile mümkün görünmüyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa