24 Aralık 2020 23:09

MEB'e çağrı: Sınavlarda yoksul aile çocukları başarı gösterebilecek mi?

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

MEB’in ve ÖSYM’nin pandemi öncesi dönemi de içeren ortaokul, LGS, YKS, PISA, TIMSS, KPSS, ALES vb. sınavlarına dair çok ayrıntı verilmese de çeşitli raporları bulunmaktadır.  Yine 4. sınıflar düzeyinde “Türkçe-matematik-fen bilimleri öğrenci başarı izleme araştırması (TMF-ÖBA)”, 8. sınıflar düzeyinde “Akademik becerilerin izlenmesi ve değerlendirilmesi (ABİDE)” gibi ölçme değerlendirmeler yapılmaktadır.

Bu raporlarda en öne çıkan hususlar okullara ve okul türlerine göre büyük başarı farklılıkları olduğudur. Okullar arasındaki farklılaşmanın daha arkasında ise ailelerin sosyoekonomik durumları, gelir adaletsizlikleri yatmakta, anne baba eğitim durumları bu farklılaşmaları daha da perçinlemektedir.

Örneğin “Akademik becerilerin izlenmesi ve değerlendirilmesi 8. sınıflar raporu”: “Öğrencilerin eğitim hedefleri (beklentileri) yükseldikçe puanlarının da arttığı sonucuna ulaşılmıştır. Evdeki kitap sayısı arttıkça puanlarının da arttığı bulgusu ortaya konulmuştur. Öğrenci, öğretmen ve okul anketleri yoluyla toplanmış olan verilerin tüm alanlardaki  (Türkçe, matematik, fen bilimleri, sosyal bilgiler) başarı puanları ile ilişkilendirilmesinde genel olarak benzer sonuçlar elde edilmiştir. Bu bağlamda tüm alanlar için öğrencilerin sosyoekonomik durumları, anne eğitim düzeyi, evdeki kitap sayısı, eğitim hedefi, okula yönelik tutum ve aile ilgisi gibi öğrenci özellikleri ile öğrenci başarısı arasında pozitif yönlü bir ilişki söz konusudur. Aynı durum öğretmenin kıdemi, mevcut okulda çalışma süresi, mesleki yeterlik algısı ve mesleki doyum gibi öğretmen özellikleri için de geçerlidir. Bunun yanı sıra okulda kütüphane bulunması gibi okul özellikleri de dört alandaki başarı puanlarıyla pozitif yönde ilişkilidir. Burada destekleme ve yetiştirme kurslarına her iki dönem devam eden öğrencilerin tüm alanlardaki başarı puanlarının devam etmeyen ya da bir dönem devam eden öğrencilerden daha yüksek olması dikkat çekicidir. Dikkat çekici bir diğer husus öğretmenlerin kıdemlerinin öğrenci başarısı üzerinde en son eğitim düzeyinden daha etkili olduğu bulgusudur.”

MEB, bakanlık, kendi raporlarını umarım okuyup dikkate alıyordur. Bize açıklamadığı daha arka plandaki faktörleri de umarım görüp düzeltme yönünde çaba sarf ediyordur. İlgilenenler de bu raporların ayrıntılarına bakabilir.

SINAVLAR EŞİTSİZLİKLERİ DAHA ARTIRACAK

Bugün, MEB’in önümüzdeki günlerde yapacağı sınavlar öncesi eşitsizliklerin çok daha “vahim” bir hal aldığı güncel duruma ilişkin iki öğretmen deneyimi ve görüşünü paylaşacağım.

“Bazı  öğrenciler yeni yeni WhatsApp gruplarına eklendi, anlıyoruz ki sınav kaygısı, onların aklına okulu, EBA’yı, canlı dersi getirmiş. Maalesef öğrenci hangi derslerinin olduğunu bile bilmiyor. 11 EA (eşit ağırlık) öğrencisi “fizik, kimya, biyoloji kitaplarım yok” diyor (…) “Peki hangi hocanızın hangi dersinize girdiğini biliyor musun?” dediğimde “Bilmiyorum” diyor. (…)/ Pandeminin yarattığı kaygı bozukluklarına maalesef sınavların da ekleneceğini düşünüyorum. Öğrencilerin okula ulaşımı, kullanacağı kağıdın dolaşımı sıkıntı. Öğretmene de hem sınavı uygulama hem okuma süreci zor geliyor. (…)“ Ciddi fırsat eşitsizliģi var. Derslere girebilme koşulu olup girmeyen öğrenciler, koşulları olmadığı için giremeyenler, interneti sınırlı olduğu için kendince oluşturduğu önem sırasına göre derslere  girebilenler, dersleri düzenli takip edebilenler, dersleri okul dışından kurs- özel ders vb.  ile desteklenebilenler vb. şeklinde bir tablo içerisindeyken  öğrencilerimiz aynı sınava girecekler. Bu süreçle eğitimin sorumluluğu büyük oranda velilerin sırtına yüklendi. Kanaatimce bu durum da eğitimdeki eşitsizliği derinleştirmekte. Veli profiline göre öğrencinin derse yönelimi değişmekte.Bu koşullar içerisinde bir öğretmen olarak bu eşitsizlikte sınav yapmak bir sorun. Kendimizce çözüm üretmeye çalışıyoruz. Sınav için ünite değerlendirme sorularını baz almak. WhatsApp gruplarında ünite tarama soruları paylaşımında bulunmak gibi./Bir eşitsizlik durumu da bundan önce bazı okullar sınav yapmış oldu . Ogün sınav yapıldığında öğrenciler bir üniteden sorumlu tutulmuşken şimdi sınav olan öğrenciler daha fazla üniteden sorumlu olacaklar./ Bazı  veliler bunu sorun olarak görmekte. Öğrencinin yıl sonu ortalamasını etkileyeceğini düşünüyor. Bazı liseler de ünite sınırlaması yapma kararı almış./ Anladığım kadarıyla yapmak zorunda olunduğundan bir sınav yapılıyorSınavın yüz yüze yapılması ayrı bir sıkıntı . Veliler, öğrenciler, bizler kaygılıyız”

Çok söze gerek var mı bilmiyorum. Başta MEB olmak üzere, eğitim sendikaları olmak üzere hepimiz ne yaşandığını biliyor veya tahmin edebiliyoruz.

Uzaktan öğretim sürecinde yapılacak sınavların öğrenciler arası eşitsizlikleri çok daha artıracağa aşikar bulunuyor.

Acil bir çağrı: Okuldan kopmuş bu çocuk ve gençlerin bu sınavlarla değerlendirilmesi, sonuçta ileride gidebilecekleri okul ve yükseköğretim programlarında da etkili olduğundan, tek bir soru bile çocuk ve gençlerin kaderini değiştirebildiğinden, bu sınavların bu şekilde yapılmaması, okula gelmemiş (Yüz yüze eğitimden mahrum kalmış) çocuk ve gençlere “çürük raporu” gibi sınav sonucu verilmemesidir.

Yoksul kesimlerin çok az da olsa okulla, yüz yüze eğitimle, ön şartların azda olsa sağlanması ile bir başarı gösterme şansı vardı. Şimdi onları tümden ailelerinin kaderine terk etmiş oluyoruz. Hem de MEB olarak. Bunun sonuçlarını ve vebalini hiç düşünüyor musunuz?

Yapılanlar 50 kiloluk birini 80 kiloluk biriyle boksa çıkarmaya benziyor.

Sınavları geçiş ölçütü olmaktan çıkarınız, sadece bir izleme sınavına dönüştürünüz.

Bunu da yapmıyorsanız, bari bu şekilde sınav yapmayınız. Önce asgari ön şartları sağlayınız.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa