Kederli bir yazı

Bubo | Fotoğraf: Şebnem Korur Fincancı

Bugün yastayım…

İlk kediyi kucağıma alıp eve getirdiğimde üç beş yaşlarında olmalıyım. Görsel belleğim daha iyi olduğu için siyah beyaz bir minik yavruyu, annem kucağında tutma dediği için çaresiz yere bıraktığım, oturduğum tahta koltuğa tırmanma çabasını izlediğim o fotoğrafı kaydetmişim. Nasıl bir çatışma yaşadık, bilmiyorum. Annemin hayvanlarla ilişkisi pek sıcak sayılmazdı. Reddetmiş olmalı. Birlikte yaşadığımızı ve bana uzun yıllar eşlik ettiğini, annem yatağa gelmesine izin vermediği için onun ayak seslerini duyar duymaz o zamanların kaplama yorgan çarşafının arasına sızarak tüm akışkanlığıyla kendisini görünmez kıldığını sonraki yıllardan hatırlıyorum. Adını hatırlayamıyorum ama… Yıllar içinde yaralı, hasta kedileri eve taşımama alışmıştı annem. Tedavi etmeye çalıştığım kertenkeleleri, örümcekleri, evin içinde azametle dolaşan, aldığımızda eflatun boyalı olduğu için adını “menekşe” koyduğumuz bembeyaz horozumu ailemizin parçası kıldık birlikte.

İlk zamanlar evimizin bitişiğindeki veteriner müdürlüğünden aldığım ilaçlarla uyuz kedi köpekleri evden taşıdığım leğenlerin içinde yıkadığımda muhtemelen yüreği ağzında, ama bana tek söz etmeden balkonda saatlerce ayakta izlediği bir görüntü daha var belleğimde. Sonraları ona da alışmış olmalı…

Yıllar içinde belki yüzlerce emek verdiğim, hayatı paylaştığım canın yasını tuttum, anıları hâlâ eşlik eder. Ağır ve kesintisiz bir yas süreci içinde yaşadığımız 2020 yılının bu son günlerinde, bundan tam dokuz ay önce doğumuna yardım ettiğim, annesi pek ilgilenmeyince yüzünü gözünü silip nefes alması için uğraştığım Bubo’mu kaybettim bu sabah. Coronavirüs ailesinin bir türüne karşı dünya ile birlikte mücadele sürdürürken, bir başka mutantı Bubo’yu alıp götürdü. Dünyada yitirdiğimiz 1 milyon 765 bin 872* insana eklendi o da. Ama ne yazık ki o sayıya eklenmeyecek, eklenemeyecek. Bu corona o corona olmadığından değil, biz kendimizi bu dünyanın bir parçası görmediğimizden. Kullanıp attıklarımıza dünyayı da kattığımızdan.

Bubo ile birlikte daha bilemediğimiz, sayamadığımız ne kadar çok canlıyı yitirdik, nasıl ağır bir yükle parçalanıyor yüreğimiz. Her güne sağlık çalışanlarını andığımız sayfayla, tüm dünyadaki ölen, hastalanan insanların verisini paylaşan “worldometers” ile başlamak, yaşasalardı neler yaparlardı diye düşünmek, bazen ulaşabildiğimiz küçücük bir anı parçası ile yası tamamlamaya çalışmak düştü payımıza.

Bubo ile birlikte yitirdiklerimizin yası da daha bir derinden işledi bu sabah. Bütün ölümler üstüme yağmış, altında kalmışım gibi. Bubo Latince “baykuş” demekmiş. İki bebeğimin isim anneleri Sevgili Nilgün Toker’di. Ulula Yunanca, Bubo da Latince “baykuş”. Baykuşlarımın biri uçup gitti, ama her hafta yazdığımda eşlik edecek bana, sizlere. Bir yanımda Ulula… Atılacak doğru adımlarla önleyebileceğimiz bütün ölümlerle birlikte, yapmamız gerekeni hatırlatacaklar.

Bu yazı 2020’nin son yazısı, duygusu da bu yıl yaşadıklarımıza koşut oldu. İçimi döktüm yıl biterken. Bubo’ya sözüm olsun, 2021 önlediklerimizle geçsin.

* https://www.worldometers.info/coronavirus/

Evrensel'i Takip Et