29 Aralık 2020

Gizlisi saklısı yok

Recep Tayyip Erdoğan | Fotoğraf: DHA

Cumhurbaşkanı Erdoğan açıkça kuvvetler ayrılığını reddediyor. Beğenmediği mahkeme kararlarını uygulamayı reddettiği gibi, beğenmediği Anayasa hükümlerine de uymuyor. Üstelik uymadığını da saklamıyor. Sıradan bir yurttaş bir yasa ya da Anayasa hükmüne uymasa, uymamanın onun için cezai bir yaptırımı yoksa bir problem olmaz. Örneğimizden açarsak, sıradan bir yurttaş ben Anayasanın kuvvetler ayrılığı hükümlerini ve Cumhurbaşkanının tarafsızlığı hükmüne, yargının tarafsız ve bağımsız olmasına inanmıyorum, kabul etmiyorum, uymuyorum dese bir şey olmaz. Çünkü onun açısından Anayasa hükümlerine uymamak Anayasaya aykırılık oluşturacak bir sonuç doğurmaz. Ama Cumhurbaşkanı, bir yargıç, bir bürokrat bunları söyler ve buna göre davranırsa sonuç doğurur ve Anayasayı, yasaları ihlal etmiş olur. Cezai bir yaptırımı da vardır.

Mutlak iktidarının verdiği güvenle ve kimsenin kendinden hesap soramayacağını bildiğinden Anayasa hükümlerine karşı açık açık tavır alıyor ve bunu savunuyor.

“Papaz krizi”nde söyledikleri tartışılmayacak kadar açıktı. Mealen, ben yaşadıkça, burada oldukça “Papaz”ı size vermeyeceğim gibi şeyler söyledi. Oysa Anayasaya göre “Papazın” tutuklu ya da tutuksuz yargılamasına, ceza verilmesi ya da beraat etmesine, yurt dışına çıkma iznine karar verecek olan onu yargılayan mahkeme idi. Cumhurbaşkanının konu ile hiçbir ilgisi olmaması lazımdı. Trump, “Papaz”ı bırakması için ona başvurduğunda, ben yargı kararlarına müdahale edemem, yargı karar verecek, bu konuda bir yorum da yapamam demesi lazımdı.

İHAM, Demirtaş kararında Cumhurbaşkanı’nın yargıya müdahalesini tespit ediyor. Yargının bağımsız ve tarafsız olmadığını söylüyor. HSK üyelerinin iktidar tarafından atandığını ve iktidara bağlı olarak çalıştıklarını, tüm yargı sistemini iktidara göre şekillendirdiklerini Venedik Komisyonu’na dayanarak açıklıyor. Demirtaş’ın hukuki değil, siyasi nedenlerle tutuklu olduğunu belirtiyor.

İHAM kararına karşı Cumhurbaşkanı ne diyor? Hayır, biz iktidar olarak yargıya müdahale etmiyoruz, bizde yargı bağımsız ve tarafsızdır mı diyor? Hayır. AİHM’nin de bağımsız ve tarafsız olmadığını ima ediyor. Kendi iktidarına (Şahsım devleti!) farklı, başka ülke kararlarında o ülkelere farklı tutum aldığını, iktidarına karşı hasmane davranıldığını, bu yüzden kararı kabul etmediklerini (muhtemelen de uygulamayacaklarını) dolaylı olarak söylüyor.

Karara uymayacaklarını ima eden son sözlerini ise CHP’yi eleştirirken sarf ediyor.  İHAM kararına derhal uyulmasını ve Demirtaş’ın serbest bırakılması gerektiğini söyleyen CHP sözcülerine cevaben, mealen demek ki bunlar iktidarda olsa Demirtaş’ı salacaklar diyor. Oysa Anayasanın 90. maddesi ve İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’nin 46. maddesi karara uyulması gerektiğini belirtiyor. İHAS 46. madde: “ Yüksek Sözleşmesi Taraflar, taraf oldukları davalarda Mahkeme’nin (AİHM’nin-KTS) verdiği kesinleşmiş kararlara uymayı taahhüt ederler…” diyor. Yani, Türkiye Cumhuriyeti Devleti İHAS’ni imzalarken İHAM kararlarını tanıyacağını taahhüt etmiş. Şimdi İktidar, İHAS altına attığı imzayı dahi reddediyor.

Yasaları ve Anayasayı tanımamak ve uymamak, imza attığı Uluslararası Sözleşmeleri tanımamaya, uymamaya evriliyor.

Bakalım bu Anayasa, yasa, sözleşme, kural tanımamanın sonu ne olacak? 

EVRENSEL'İNMANŞETİ

‘Nasıl dayanalım bu koşullara!’

‘Nasıl dayanalım bu koşullara!’

Antep’in de aralarında olduğu bölge illerinde ortalama işçi ücreti asgari ücretin altında, haftanın 7 günü, pazarları 12 saat çalışma, üretim baskısı! Devletin ve patronların yasaklar, kolluk gücü ve sendikacı tutuklamasıyla devam ettirmek istediği bu düzenin dayanılmaz hale geldiğini söyleyen Çelikaslan işçisi, tüm işçileri BİRTEK-SEN çatısı altında birleşmeye çağırdı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
'Heybeden’ her gün yeni bir soruşturma çıkıyor. Yargı sopasıyla topluma gözdağı verilmek isteniyor.

Evrensel'i Takip Et