Çin yolu gibi ömrümüz gül gül ölürsün

Fotoğraf: DHA
Kazlıçeşme istasyonunda törenle uğurlandıktan sonra Maltepe’ye götürülen ve oradan Halkalı’ya geri dönen ihraç malı yüklü tren, ipek yolu çağından bu yana ezbere bilinmesi gereken Çin güzergahına vakitlice koyulamayınca mavra sever halkımıza eğlencelik malzeme çıkmıştı. Dünyaya ‘Made in China’ etiketli sayısız meta pompalayan Çin’e alay-ı vâlâyla, nihayet Türk malı ihraç ediliyor ama o tren Halkalı’dan dönüyor, gülünmez mi? Elin Çin’i kırk yılda bir Türk’ün malına muhtaç kalmış ve tam da alem bizi kıskanabilecekken, tren gidemiyor! Neyse sonra gitti tabii. ‘Gidiyor işte bakın’ diye navigasyon kayıtları yayınlanarak gönderildi tren.
Her şeyden eğlencelik malzeme çıkarmak, dokunduğunu altına çeviren bir Midas’ın yaşadığı topraklara mahsus. Halk da aksayan her şeyin mizahını yapıyor. Ne var ki beceriksizliklere, arızalara ve sakarlıklara gülmek bedava değil. Homeros’a göndermeyle Homerik mizah diye adlandırılan, beceriksizlikler, sakarlıklar karşısında gülümsemeyi donduran bir iktidar refleksi daima aktif. Yine geçen ay Eskişehir’de ilk milli Helikopter Motoru TEİ-TS1400’ün teslim törenindeki canlı yayın arızasının kendisinin de mizahının da sabotaj sayılmasında olduğu gibi, iktidarın ciddiyetli işlerinin arızalarıyla eğlenmenin bileti vatan hainliğine kadar kesilebiliyor.
5 kişinin alınacağı iş için diplomalı diplomasız 5000 kişi başvuruyorken, çalışabilir durumdaki genç nüfusun üçte birine yakını işsizken sahte lise diploması edinmiş bir güreşçinin nasıl Cumhurbaşkanı Başdanışmanı, bakan yardımcısı, Vakıfbank Yönetim Kurulu Başkanı olduğu ve şeref aylığı filan da aldığı bir durumla kimse eğlenmesin diye habere erişim yasağı da getirilmiştir. Diplomasızların siyasi ya da ekonomik kurumların yöneticisi olması değil, ki keşke böyle hiyerarşiler olmasa, bunun bir ayrıcalık ve usulsüzlük konusu haline gelmesi ve durumun ortaya çıkmasıyla küçük düşen güreşçi imgesi komiktir ama. Buna da gülünür.
Bir üniversite rektörlüğünün Türkiye Cumhuriyeti Tarihi alanı için “İngiltere’nin Balkan politikalarını çalışmış olmak” kıstasıyla kadro araması gülmek isteyeni yoracak cinstendir. Ama tam da bunlar olabildiği için, kadrolar ve işler eşe dosta üçer beşer açılabildiği için sakarlıklar ve beceriksizlikler eksik olmaz. Halkın parasını ‘oh oh’ çarçur etmek vatan hainliği sayılmaz ama bu şişkin ücretli istihdamdaki beceriksizlikle eğlenmek, sayılır. 5 milyon yolcu garantisi verilen Ankara Yüksek Hızlı Tren Garına bu yıl sadece 727 bin yolcu uğrayınca yüklenici şirketlere kasadan 7.5 milyon dolar vermek zorunda kalmak da bir gülünç bir politik beceriksizlik değildir o hesaba göre. Gerçekten de değildir; sistemin ekonomik realitesidir çünkü. Bu realiteye de katıla katıla gülünür.
İşte o realite içinde TOBB başkanını güldüren ekonomik kararların ancak yılbaşında evinizde fazla kişi varsa basarız, alkol içenleri içeri tıkarız, sigara içmeyi yasaklarız, her yerde peşinizdeyiz zulmüyle yürürlüğe sokulabildiği içler acısı durum da var ki, buna gülmek ayıp değildir. Daumier’ydi herhalde, 1848 Devrimi öncesinde bir gazeteye obur burjuvaların komik hallerini çiziyordu, halk mizahının yıkıcı gücünün farkındaydı ve ‘gülün ki gitsinler’ demişti. Doğrudur, bu yıl da onca kasvete, kayba, acıya rağmen, ilahi TOBB Başkanı dedik, iyi güldük. Arınç’ın kulakları çınlasın ki kadınlar da kahkahalarla gülerken inadına ağızlarını kapatmadılar. Ona da güldüler. Yüzüne hem de.
Pandemi sürecinde özel hastane sahibi sağlık bakanına emanet edilen kamu sağlığı, Çin’den aşı getirilmesi işinin yandaş firmaya ihalesiz devredilmesini gerektiren sistemin bir yan ürünü olarak sürünüyor. 10 saatlik Çin yolunu birkaç günde zor bela aşıp gelen bir uçaktaki umuda muhtaç olanın daha ziyade politik tercihlerinin beceriksiz yan ürünlerin üstünü kapatmak isteyenler olduğu açık. Ortaya çıkan bir semptom var ki o hiç komik değil. Yok, Çin trafiğindeki sakarlıklar değil. Aşıyla çipleneceklerini düşünüyor bir kesim. Toplu taşıma kartlarına HES uyumluluğu zorunluluğunun getirildiği, HES kodu olmadan adım atılamaz olduğu, sosyal medya hesaplarından zaten herkesin takip altına alındığı bu çağda böyle bir özel duyarlılığın gelişmesi şaşırtıcı değil ama.
İç ve dış iktidar güçlerinin ürettiği komplo teorilerinin de bini bir paraysa ve neden sonuç ilişkilerini düzenleyen devreler zaten çoktan atmışsa insan kendi hayatının, onu aşan güçlerin etkisi altında olduğunu düşünür. Çip korkusu ‘koronadan ölmek ile açlıktan ölmek’ arasında seçeneksiz bırakılan emekçilerin kontrolsüzlük duygusunun yansımasıdır. Buna gülmekse ayıptır.
2020 gibi son derece kasvetli bir yılda bile halkın mizahi yaratıcılığı eksik olmadı. Son gülenlerin de yine, pandemiden, krizden, yoksulluktan ve işsizlikten bunalanların olduğu bir yıl olması dileğiyle 2021 herkese iyi gelsin.
Evrensel'i Takip Et