Dörtnala

ALTÜST

Geceleri ışıklarını yakmış yüzen bir gemiyi andırır kent. Üst kamaralarıyla pırıl pırıl ışıldayarak renk renk. Altta baş, kıç ambarlarının lombozlarından sızan sararmış ışıkları batıyorken karanlık sulara.

NASILIZ?

Sorulanın karşılığını veremez olduk artık. Karşılıkları tükendi. Tükettiler çünkü. En gündeliği “Nasılsın?​” diye sormak/sorulmak. Karşılığında yekten “İyiyim!” diyebiliyor musun/diyebiliyor muyuz?

İNSANSIZ

Her sokağın başına bir “kedi evi” kondurdular. Plâstikten bir kutucuk. Kediler üşümesin diye rüzgâr estiğinde. Nice fırtınalarla evleri yıkılan/yıktırılan insanlara bakmadan. Yol boyu biriktiklerinde.

BATAN GEMİDE

Gemi battı batacak. Su kesimini çoktan aştı sular. Ambarlara üst üste tıkıştırılan yolcularla. Patlayıp duran dalgalarla. Üst güvertedeyse çalgı çağanak. Su kesiminden uzakta. Gökyüzünde uçuşan kuşlar gibi dalgalanan bayraklarla. Rüzgârda.

ACILI GÜNLER

Üst üste geliyor acılar. Kanayan bir yara. Her gün. Durmadan. Baş ağrılarımızı unutturan.

ISSIZLIKTA

Havanın, toprağın, suyun olmadığı bir resim. Issızlıkta. Yok edildiğinden. Bir kuş var yalnız boşlukta. Susturulan. Ötmek için hâlâ çırpınıp duran.

DÖRTNALA

Dörtnala ovada. Dağ yolu çıksa da önüne. Dörtnala. Yelesi rüzgârlanan atlarla. Dörtnala.

ŞENLİK NİYETİNE

Nice havai fişekler patlatılıyor bayramlarda. Renk renk çiçekler açtırarak gökyüzünde. Karanlığı aydınlatmadan. Eriyip giderek. Patlama seslerinin yankılandığı gecelerde. Şenlik niyetine.