03 Ocak 2021 23:10

Yeni insan arayışı-2: Erken dönem Sovyet sporunda tartışmalar

El Lissitzky'nin

El Lissitzky'nin "Sporcular" eseri - 1923

Paylaş

Sovyetler Birliği Komünist Partisi Merkez Komitesi, 13 Temmuz 1925’te ülkenin spor politikasına dair tarihi bir belge yayımladı. Beden kültürünün yalnızca halk sağlığı ve beden eğitimi ya da yalnızca gençlerin kültürel, ekonomik, askeri gelişimi yönünden ele alınamayacağının vurgulandığı metinde sporun kitlelerin eğitiminde kritik bir araç olduğu belirtildi. Buna göre beden kültürü ve spor faaliyetleri, işçilerin ve köylülerin sosyal ve politik aktivitelere dahil olabileceği parti, Sovyet ve sendikalara katılmalarını sağlamalıydı. “Beden kültürü, genel politik ve kültürel eğitim ve bakımın, kamu sağlığının ayrılmaz bir parçasıdır” deniliyordu.

Sporun toplumdaki işlevine dair çizilen bu çerçeve, kamuoyunda yıllardır devam eden, Hijyenistlerin ve Proletkült hareketinin merkezinde olduğu tartışmaları dindiriyordu.

Lenin’in daha önce Proletkült’ün görüşlerine dair eleştirisinde altını çizdiği üzere “Önemli olan yeni bir proleter kültürün icadı değil, Marksist felsefe açısından var olan kültürün en iyi biçimlerinin, geleneklerinin ve sonuçlarının ve proletaryanın diktatörlük çağındaki yaşam koşulları ve mücadelesinin geliştirilmesi” idi.

***

Burada bir parantez açalım. Kimi tarihçiler/eleştirmenler SSCB’de devletin spora böylesi bir müdahalede bulunmasından tüyleri ürpererek bahseder. Devletin spor aracılığıyla zinde yurttaşlar yaratmak istemesi, bu yurttaşların daha verimli işçiler ve askerler olarak proletarya diktatörlüğünün güçlendirilmesi mücadelesine kazandırılması korku filmi gibi anlatılır.

Oysa SSCB, Amerika’yı yeniden keşfetmemiştir. Spor aracılığıyla daha zinde asker ve işçiler yaratma tahayyülü orijinal değildir, 19. yüzyıl burjuvazisi icadıdır. Orijinal olan zinde işçi ve askerin patronun kârı ya da emperyalist savaş için değil kendi sınıfının iktidarı için spor davasına çağrılmasıdır.

***

Partinin 1925’teki çıkışı ve özellikle kadınların, taşradaki yurttaşların spor faaliyetlerine katılımı yönünde yaptığı çağrı önemli bir karşılık buldu. Ancak özellikle açık ara en popüler spor olan futboldan yansıyan bazı sonuçlar alarm vericiydi.

1937 yılında Komsomol Başkanı Aleksandr Kosarev, SSCB spor hayatına yönelik ciddi eleştirileri gündeme getirdi. Kosarev, kimseye bir şey öğretmeyen sporcuların “eğitmen” adı altında kurumlarda istihdam edildiğinden, aynı kurumların futbol üzerine yoğunlaşarak kitle sporlarını ihmal ettiğinden bahsediyordu. Beden Kültürü ve Spor Komiteleri Başkanı I. Kharchenko da ülkede profesyonel sporculuğun fiilen uygulandığını tasdik ediyordu. Kharchenko, Gorki şehrindeki (Nijni Novgorod) bir fabrikanın işçilere “Gitmek zorunda olmadıkları bir iş ve 400 ruble” karşılığında futbolculuk teklif ettiğini, yetenekli sporcuların metaya dönüştüğünü söylüyordu. Tabii bu pratik, “Gorki şehrindeki fabrika” ile sınırlı değildi. Başta dönemin en popüler futbol takımları Dinamo ve Spartak Moskova’da olmak üzere adı konulmamış bir profesyonellik biçimi 1920’lerin ortasından itibaren dikkatleri çekiyordu. 1926’da Krasyni Sport gazetesi, futbolcuların kendilerini en çok parayı verene satmaya hazır bir şekilde beklediğini vurguluyor, bu kurumların “hurra yurtseverliği” adı altında en güçlü takımı oluşturarak bilet satışlarından elde edecekleri hasılattan başka bir şey düşünmediğini yazıyordu. 1928’de Fizkultura i sport’un sürekli takım değiştiren futbolcuları hicvettiği karikatüründe dönemin tüm büyük kurumlarının adını görmek mümkündü.

Proletkült hareketine getirilen güçlü eleştirilerden birinde sporda “burjuva” ve “proleter” şeklinde bir ayrımın olamayacağı ancak spora ve rekabete “burjuva” ve “proleter” yaklaşım farklılıkları olabileceği vurgulanıyordu. Bu yaklaşım farkı hangi noktada flulaşmıştı da böylesi sonuçlarla karşı karşıya kalınmıştı? Haftaya buradan devam edelim.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa