Aziz İskender
Fotoğraf: Kadir İncesu Kitap Kapağı: Aziz İskender- Küçük İskender’in Şiirindeki Bizden İyiler, Müslüm Yücel. Klaros Yayınları
Yazının başlığı Şair-Yazar Müslüm Yücel’in geçtiğimiz günlerde Klaros Yayınları’ndan “Küçük İskender’in şiirindeki bizden iyiler” alt başlığıyla çıkan kitabının adı.
Aziz İskender’i okurken Küçük İskender’in şiirine yönelik yeni keşifler yaşadım, diğer yandan da anılarım tazelendi. Küçük İskender’i İskender Över olarak 1984-85 yıllarında, o günlerde Hisar’dan, Ortaköy’den tanıdığım, edebiyat, felsefe ve politika sohbetleri yaptığımız genç arkadaşlarımdan dolayı tanımıştım.
Tıp fakültesinde okuyor, tiyatro ve şiirle ilgileniyordu. Yazdığı ve okunması için Beşiktaş Çello Kafe’nin panosuna astığı şiirlerini Mehmet Fuat’a, Adam Sanat’a götürdüğü, okuttuğu, dergide yayımlanmasını beklediği günlerdi. Hep heyecanlı ve candandı. Kafede şiirlerini etkileyici ses tonu ve tavrıyla okurdu. Kendi kendini yaratan insanlardandı; Adam Sanat’ta şiiri yayımlandığında “Küçük İskender efsanesi” de başlamıştı.
Küçük İskender olarak edebiyat-şiir dünyasına adını erken yaşta yazdırmış, şiirlerini, kitaplarını çoğaltarak büyümüştü. Beyoğlu Meis Bar’da başlattığı şiir gecelerini Veli Bar’da sürdürdüğünde, sıkı bir takipçisiydim.
2000 yılının başında çıkardığımız UÇ adlı dergiye şiir istediğimde, teliflerle yaşıyor olmasına karşın her sayıda tereddütsüz ve karşılıksız vermişti şiirlerini. Şiir almak için evine ne zaman uğrasam çekmecesinden (Uyku dışında sürekli insanlarla iç içe olduğundan, ne zaman, nerede, nasıl yazdığını hep merak ettiğim) hazır bir şiirini çıkarıp verirdi.
KARANLIK KARDEŞ’TEN AZİZ İSKENDER’E
“Aziz İskender” metnini geliştirerek bir kitaba, “kitapçığa” dönüştüren Şair-Yazar Müslüm Yücel’i okurlar, daha önce yayımlanmış “Kalbimizin Kuyusunda Kardeştir Yaralarımız”, “Ahuzin”, “Berdel”, “Edebiyatta Ölüm ve İntihar”, “Kürtlerde Ölüm ve İntihar”, “Karanlık Kardeş”, “Kürt Coğrafyasında Göl ve Irmak Efsaneleri”, “Türk Sinemasında Kürtler”, “İpekyolu”, “Ölü Evi, “İbrahim ve Harran Gizemi”, “Osmanlı-Türk Romanında Kürt İmgesi” vd. gibi kitaplarıyla yakından tanır.
Aziz İskender’in “Giriş” yazısında İskender’le ‘90’lı yıllarda başlayan tanışıklığından söz eden Müslüm Yücel, “Kopuş” başlıklı bölümde şunları yazar:
“Tanrı’nın varlığı da ona acı verir, yokluğu da; aynı ve hatta benzer şey melek, şeytan ve periler için de geçerledir. Ancak hepsi, bunlara öteki dünya da dahil bedende (beyin ve yürekte) karşılıklarını bulurlar. Hatta şunu da söyleyebilirim İskender, kimi mistik diye bilinen şairlerden daha öte bir mistiktir; çünkü mistikliğinin maddi bir karşılığı yoktur onda, tek kelime acı ve acının karşısında haz, hazan vs. vardır. Bunun yanında mistik tanımlanırken hep tek bir yan, din ve Tanrı vurgulanır; İskender de bu mistik yan, karşıtlarıyla birlikte vardır.
İskender, İstanbul’da oturur ama İstanbul’un her yerinde oturma salahiyetine sahip değildir; bu yüzden, biraz elmaya benzeyen (Âdem elması sırıtır silüetinde) Cihangir’de, oturur. Çünkü burası ‘Alternatif yaşam biçimlerini dengeler.’ Burada bir apartmanın en üst ya da denize bakan bir dairesi yoktur, bodrum katıdır. İskender, kendisiyle burada bir düşevi kurar; Cihangir’e bir Hazarfen Çelebi heykeli önerir ve bu heykelin Özgürlük Heykeli’nden daha büyük olmasını diler. Hazarfen eliyle denizi gösterecektir. Cihangir’in önemi cennet gibi olmasıdır; burada ‘Kimse kimseye, neden böylesin’ diye sormaz. Bu yüzden, bedeni başka bir yerde olsa da, aklı hep bu semtte ve bu semtte ‘Göğe çekilen insanlarda’ olacaktır. Cihangir’de parklar vardır sonra ve bu parkların müdavimleri, tıpkı şeytan gibi namuslu nüfusun cennetlerinden kovulmuşlardır. Asıl cennet ise Tanrı adının bir yerden, bir bütüne dağıldığı Cihangir’dir. Diğer semtler, temizi ve iletişim diye zoraki iş birliğini önerirken burada, fişlenme yerini, açık olana bırakır. Biri diğerini tanımaz, biri diğerine saygı duyar. Çünkü İstanbul güzel olduğu kadar, çirkinliklerin de şehridir. Biri diğerini, her zaman kötülüklerin anası olarak görür. Biri diğerine güven duymadan yaşar ve böylece, bir öteki inşa edilir; derler, onlar gelmeden önce, derler o gelmeden önce apartmanımız, mahallemiz tertemizdi; yani, birini kirleterek insanlar temiz kalırlar.” (*)
İskender’in kendi mahallesini anlatırken bile bir mistik yan bulur; “Âdem elması, Hazarfen Çelebi, Özgürlük Heykeli bir yanda özgürlüğün ama diğer yandan itilmişliğin sembolleri olarak karşımıza çıkarlar; sürekli gözaltında olma ve her an kapatılma duygusu birlikte işler. Çünkü hem bugün, hem eskiden şeytan eşittir eşcinsellik olarak anılmıştır.”
GİZEM VE UYUŞMAZLIK
İskender’in şiirinde Tanrı, konuşulan, dert dökülen bir sırdaş; bir arkadaştır. Bu dini birikim açısından bildik bir formu içerir. Allah, gerçek bir dosttur. Çünkü salt dille değil, içimizdekini de ona söyleyebilme şansımız vardır, çünkü o, salt söylediklerimizi değil, düşündüklerimizi de duyar, bilir.
Yazar, Küçük İskender şiirinde mistisizmden, tanrıya, şeytana, kayıp anne baba arayışından Nirvana’ya ulaşma arayışına, eşcinsellikten başkaldırıya, isyana geniş bir yolculuk yapar.
“Sonuçta yaratma, birinin diğerini kırmasıdır. İskender’in yaratma sürecinin bildirisinde bilimden başlar: Fizik, atomun kalbini kırmıştır: ‘Hiroşima’yı yarattı’; biyoloji, genin kalbini kırmıştır: ‘Robotu yarattı’; kimya otun kalbini kırmıştır: ‘Eroini yarattı.’ Bu dizge sürer, gerçek, yalanın kalbini kırar, kehaneti; oksijen, kanın kalbini kırar, kanseri yaratır. Şeytan’da bu arada yerini alır, ‘Tanrının kalbini’ kırar ve intikamı yaratır. İskender’i kim yarattı: Yanıt, sen: ‘Sen... sen kalbimi kırdın: Beni... beni yaratın.’ Sen dediği kuşkusuz sevgilidir ama şiirin bütüne baktığımız zaman, bu sen, hep kırıcı olan kesimdendir: Hiroşima’yı, robotu, magazini, eroini, tevazuu, intikamı, kurguyu, kanseri, sanatı, suskunluğu, cinneti, kehaneti yaratmıştır. Doğasıyla ‘sen’ fizik, kimya, biyoloji, medya, şiddet vs. soyundandır.”
YERALTININ GAYRİSAKİN SULARI
Müslüm Yücel, Küçük İskender şiirindeki “Bizden iyiler”in izini sürerken şu cümlelerle sürdürür yolculuğunu: “Küçük İskender’in şiiri ve şiiri ile birlikte düz-yazılmış metinleri William Burroughs’tan, Nick Cave’e kadar bir meyil izler; onlar gibi sahnelense izlenebilen/ gözlemlenebilir bir şiir kurar ve buralardan, yeraltına iner. Ancak hemen belirtmem gerek ki yeraltı, duruş demektir; kötülüğe karşı duruş Erotika’dan itibaren işler: Burada bir hamam böceği gibi durmak yoktur; bir yanda anarşizm, diğer yanda nihilizmle, hayal dünyasını birleştirme söz konusudur (şiirde); şiir, eleştiri değildir ama yeraltının kaide ve kuralları gereği yaşadığı ülkeyi, ülkeyi yöneten sistemleri (izmleri) eleştirir, kendince öneriler sunar.”
Bütün bunların yanında gerçeküstü de onun şiirinde yerini alır ve bunu Burroughs ile birleştirir.
Müslüm Yücel, Aziz İskender adını verdiği kitabın son bölümünde, “İskender’in şiirlerinde şeytan ve Tanrı ile ilgili özet bilgiler vermeye çalıştım” der. “Bunun yanında şiirinde melekler ve periler vardır; bunlar şairin ruh halidirler. Bunun yanında hatırı sayılır bir cin taifesi vardır şiirler arasında.
Yazar, kitabın sonuna şöyle bir not düşerek bitirir metnini. “Not: İskender’in her dizesi, bir kitabın sayfası gibi yavaşça çevrilmeli, cinler çarpabilir, periler yolumuzu çevirebilirler...”
(*) Aziz İskender- Küçük İskender’in Şiirindeki Bizden İyiler, Müslüm Yücel. Klaros Yayınları
- Düşen yapraklar (1) 27 Mart 2024 04:15
- Nihat Ziyalan: Yılmaz Güney’in kan kardeşi, filmlerin kötü, gönlümüzün ve edebiyatın iyi insanı (2) 13 Mart 2024 04:20
- Nihat Ziyalan: Yılmaz Güney’in kan kardeşi, filmlerin kötü, gönlümüzün ve edebiyatın iyi insanı (1) 06 Mart 2024 04:15
- Bilal İnci: Zalim, gaddar, acımasız kötü adam 28 Şubat 2024 04:20
- Geleneksel Türk tiyatrosunun son temsilcisi: İsmail Dümbüllü 21 Şubat 2024 04:00
- Atatürk, ‘Ben Bir İnkılap Çocuğuyum’ filmi ve Münir Hayri Egeli (3) 14 Şubat 2024 04:15
- Atatürk, “Ben Bir İnkılap Çocuğuyum” filmi ve Münir Hayri Egeli (2) 09 Şubat 2024 04:20
- Atatürk, ‘Ben Bir İnkılap Çocuğuyum’ filmi ve Münir Hayri Egeli (1) 04 Şubat 2024 04:35
- Jönlükten kötü adamlığa bir sinema sevdalısı: Hüseyin Peyda 28 Ocak 2024 04:33
- Şerafettin Kaya: Ben İyi Biri Olmadan Önce 21 Ocak 2024 05:10
- Yeşilçam’ın Çınarları (6): Vedat Örfi Bengü: ‘Mısır’da sinemayı kuran Türk’ 14 Ocak 2024 04:43
- Yeşilçam’ın Çınarları (4): Aziz Basmacı, Vahi Öz 07 Ocak 2024 04:04