06 Ocak 2021 23:20

Kısır döngü

vergi

Görsel: Freepik

Paylaş

Türkiye’nin temel ekonomik sorunları arasında yer alan işsizlik, enflasyon, hayat pahalılığı, yoksulluk, yüksek borçluluk gibi sorunlara kalıcı çözümler üretilmemesi, ekonomide yaşanan olumsuzlukların birbirini besleyerek tam bir kısır döngü halini almasına neden oldu.

Öncesi bir tarafa, özellikle son üç dört yıldır Erdoğan, her yılın başında aynı cümleleri kullanarak o yılın Türkiye ekonomisinin ‘şahlanış yılı’ olacağını iddia etti. 2020 yılında da ekonomide belirlenen hedeflerin hiçbiri gerçekleşmemesine rağmen, aynı cümleleri 2021 yılı için de kullandı. Erdoğan’ın şahlanacağı iddia ettiği her yıl, özellikle yoksul emekçi aileleri açısından bir öncekini mumla aratır hale geldi.

Ekonomik göstergeler ve toplumsal sorunlar uzun süredir adeta alarm veriyor. Yüksek enflasyon ve işsizlik rakamları başta olmak üzere, temel ekonomik göstergelere ilişkin tartışmalı resmi veriler bile açıklanan hedeflerin yanına yaklaşamıyor. Bu durum 2021’in sadece emekçiler açısından değil, iktidar açısından da hiç kolay geçmeyeceğini bugünden gösteriyor.

Tüm zamanların en yüksek bütçe açığının (245 milyar TL) beklendiği 2021 yılının daha ilk gününden itibaren yüksek oranlı zamlar ve vergi artışlarının peş peşe gelmesi bizleri ne kadar zor bir yılın beklediğinin ilk işaretleri oldu. Bir taraftan kovid-19 salgınının bir türlü kontrol altına alınamaması, diğer taraftan ağırlaşan ekonomik kriz koşulları nedeniyle yaşanan iş ve gelir kayıplarının devam etmesi, giderek ağırlaşan sorunlar altında ezilen milyonlarca emekçi açısından ortaya çıkan tablonun hiç de iç açıcı olmadığını gösteriyor.

Türkiye gibi faiz ve rant gelirlerinin ön planda olduğu ülkelerde vergi yükü ağırlıklı olarak ücretli emekçilerin üzerinde. Türkiye, OECD ülkeleri arasında ücretli emekçilerin vergi yükünün en ağır olduğu ülkeler içinde ilk sıralarda, milli gelirden alınan pay açısından ise son sıralarda yer alıyor. Başka bir ifade ile söyleyecek olursak, toplam iş gücünün üçte ikisinden fazlasını (yüzde 69) oluşturan ücretli emekçiler zenginlikten en az payı alırken gelirlerine göre en çok vergiyi yine onlar ödüyorlar.

Yıllardır olduğu gibi, 2021’de de vergi dilimi aralıkları açıklanan ‘Yeniden değerleme oranı’nın altında arttırıldı. Bu durum geliri her geçen yıl mum gibi eriyen emekçilerin bir üst vergi dilimine daha erken girmesine, dolayısıyla her yıl daha fazla gelir vergisi ödemesine neden oluyor. Ücretli emekçilerin kazancının dörtte biri daha cebine girmeden vergi, prim, fon vb. kesintilerle geri alınıyor.

Halkın geniş bir kesimi sürekli artan vergiler ve peş peşe gelen zamlar altında ezilirken, patronlara bütçeden ve işsizlik sigortası fonu üzerinden yapılan kaynak transferleri ve teşvikler, vergi ve sigorta primi kolaylıkları gibi avantajlar, yandaş müteahhitlerin vergi borçlarının silinmesi gibi uygulamalar devam ediyor.

Sermayenin ya da patronların vergi yükü resmi ya da gayriresmi yollardan azaltıldıkça bütçe gelirleri azalıyor. İktidar bu kısır döngüyü aşmak için bütçede dolaylı vergilere yükleniyor ve yükün büyük bölümü her seferinde halkın, özellikle ücretli emekçilerin sırtına biniyor. İktidar, vergi politikaları ile patronlara arka çıkarken, emekçileri hem doğrudan (gelir vergisi), hem de dolaylı vergilerle (KDV, ÖTV) resmen soyup soğana çeviriyor.

Ekonomik kriz sürecinin ağırlaşarak sürecek olması ve halkın satın alma gücünün zayıflaması karşısında güçlü ve örgütlü bir karşı çıkış olmaması halinde, iktidarın bütçe açığını kapatmak için daha fazla zam yapılması ve sürekli yeni vergiler salınmasını engellemek mümkün olmayacak.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa