Mr. Trump ve popülizm
Fotoğraf: Peter Zay/AA
Ayaklarımı uzatmışım, uzaktan ABD’de olanları izlemeye çalışıyorum.
Çoğu kişi ABD üzerine uzman; uzmanlık alanlarına göre olan biteni yorumluyorlar.
Benim kayda değer bir uzmanlık alanım yok. Şöyle bir özelliğim var, Trump’ın başkanlık yarışını göğüslemesinden çok önce kafamı faşizmin dünya çapında küreselleşmesine takmış, geleceğin siyasi çatışmasını değişik ülkelerde pıtrak gibi ortalığa saçılarak gelişen faşist hareketlerin ülkeler genelinde yeniden doğuşuna karşı sürdürülecek mücadele biçimlerinin belirleyeceğini düşünüyor, doğru tahlil yapabilmek için somut verileri de kapsayan gerekli bilgileri edinmeye çalışıyorum.
Mr. Trump ABD başkanı seçildi, Mr. Pence yardımcısı oldu. Ben, özellikle Mr. Pence’in ABD içindeki ve değişik ülkelerdeki örgütlü hareketlerde yer alan siyasi bağlantılarından ve mücadelesini sürdürdüğü siyasi hareketin ideolojik temellerinden kalkarak ABD’de faşist bir hareketin açıkça siyasi iktidarı ele geçirme sürecini başlattığını, Mr. Trump’ın sonunda tasfiye edilerek yerine Mr. Pence’in geçeceğini düşünüyordum. Bence tehlike büyüktü, küreselleşen faşizmin ABD’deki hareketin öncülüğünde ya da güdümünde değişik ülkelerdeki kitleleri seferber edebilmesi olasılığı korkutucuydu.
ABD’de devrimci hareket ve halk kitlelerinin büyük çoğunluğu faşizm tehlikesini çok çabuk saptadı ve faşizme karşı örgütlü mücadele yolunu benimsedi.
Ne var ki, sözüm ona Mr. Trump’a karşı olanlardan etkili bazılarının ‘derin siyasi tahlilleri’ faşizme karşı mücadelenin önüne ‘ideolojik sığlık’ engelini dikti: Mr. Trump’ın temsil ettiği hareketi faşizm olarak tanımlamak doğru değildi; bu hareketin popülizm olarak tanımlanması gerekiyordu.
Faşizme faşizm demeyi içlerine sindiremeyen sözüm ona ‘muhalif güçler’, faşizmin kapitalist sistem içindeki, faşizmin öngördüğü hükümet biçimini faşist ideolojiye uygun olarak örgütleyen ve uygulamasını kalıcı kılmayı hedefleyen bir devlet biçimi olarak kabul etmezler; onlara göre kapitalist sistemin devlet biçimi ‘demokrasidir’, faşizm ya da adına ne derseniz deyin demokrasi dışındaki uygulamalar arızîdir, kapitalizmin özüne aykırıdır; ikinci dünya savaşı döneminde yaşanan Nazizm, faşizm tarihin geçmişine gömülmüştür, artık kapitalist sistem içinde beliren ‘arızî’ arıza siyasi oluşumlar kapitalist sistemin ürettiği bir devlet biçimi olarak tanımlanamaz, böyle bir tanımlama kapitalizmin ve demokrasinin evrenselliğiyle bağdaşmaz. Bu nedenle faşizm yerine, kimi ülkeler açısından ‘popülizm’, kimi ülkeler açısından ‘rejim’ tanımlaması kullanılmalıdır.
Ben, kapitalist sitemin öngördüğü tek meşru devlet biçiminin ‘demokrasi’ olduğu, diğer arızî arıza siyasi hareketlerin ‘popülizm’ ya da ‘rejim’ adı altında tanımlanması gerektiği anlayışına sıcak bakmam. Faşizm kapitalist sisteme aykırı olmayan, kapitalizmin özüyle çatışmayan, bizzat kapitalist sistemin ürettiği bir devlet biçimidir. Faşizm yerine ‘popülizm’ gibi, ‘rejim’ gibi faşizmi gözlerden uzak tutmayı amaçlayan uyduruk siyasi tahlil kırıntılarına sığınmayı da hiçbir zaman ‘ilginç’ bulmadım.
Faşizm, tıpkı ‘demokrasi’ gibi kapitalist sistemden kaynaklanan, sistemin ürettiği ve şekillendirdiği bir devlet biçimidir.
Özetle faşizm faşizmdir, popülist ya da rejim veya adına ne derseniz deyin kapitalist sisteme ters düşen arızî bir arıza siyasi hareket değildir.
Ayaklarımı uzatmışım, ABD’de olanlara bu gözle bakıyorum.
- Yücel Sayman'ın eşinden veda notu 17 Aralık 2021 04:40
- Taburcu olmak/tezkere bırakmak 30 Ekim 2021 23:16
- YAE atışması üzerine 17 Ekim 2021 00:14
- Gülünç bile olmayan bilinçli davranışlar 12 Eylül 2021 00:12
- Makul ve makbul olmayan dilin yakın tarih serüveni 05 Eylül 2021 00:12
- Yıllara meydan okuyan kitap 22 Ağustos 2021 00:13
- Güvenlik/Özgürlük: Son aşamalara doğru 08 Ağustos 2021 00:12
- Sınırları aşan kitlesel hareketlilik 01 Ağustos 2021 00:12
- Yansımalar 27 Haziran 2021 00:30
- Yeşiller Partisi 13 Haziran 2021 00:15
- Yetilerimi kamulaştırmışlar!.. 06 Haziran 2021 00:50
- Şaşırtabildiklerimizden misiniz?.. 09 Mayıs 2021 00:02