‘Hasretinden prangalar eskittiğimiz’ adalet meselesi
![](https://www.evrensel.net/images/840/upload/dosya/172001.jpg)
Fotoğraf: Pixabay
Kirvem,
Memleket sathında şu veya bu nedenlerle aksayan herhangi bir sorunumuz yokken, keza yalpalayıp duran en ufacık bir mesele ile yüz yüze olmadığımız halde, yine de durduk yere eski defterleri karıştırıp, akabinde de hiç yoktan var ettiğimiz kimi problemlerle uğraşmayı sanki huy edinmek gibi tuhaf bir “maya”mız var...
İşlerimiz yolunda, keyfimiz tıkırındayken, buna rağmen pişmiş aşımıza su katıp veya üstünde dumanı tüten çorbamıza amiyane deyimiyle mırın kırın edip, ardından da saçma sapan meselelerle, incir çekirdeğini dolduramayacak kertedeki boş şeylerle oyalanmayı nedense çok seviyoruz…
Mesela el alem şu an tüm dünyayı sarsan, inim inim inleten kovid lakaplı bir virüsün elinde resmen oyuncağa dönüştüğü için bunun telaşıyla aşı peşinde koşuştururken, bizler, yani bu ülkenin bilumum vatandaşları; başımızdaki kelli felli, yetkili, dirayetli yöneticilerimizin yerinde, zamanında aldıkları bilumum tedbirler sonucunda edindiğimiz çeşitli “aşılar” sayesinde orada burada kuyruklara girmeden, falan feşmekan türünden engellerle karşılaşmadan, şunun gümrüğüne, berikinin trafiğine, bankadaki hesabına bulaşmadan bir an önce bu konuyla ilgili işlemlerimizi tıpkı tereyağından kıl çekercesine şıpın işi halledip, hatta bu hususta yaya kalan kimi “gariban” devletlere, “muz cumhuriyeti” diye yaftalanan ülkelere bu başarımızla bir anlamda örnek olup, dahası da bunun mutluluğunu keyifle yaşamamız gerekirken, tam aksine nankörlük edip, böylece başımızın tacı idarecilerimize veryansın ediyorsak, demek ki doğuştan gelen bu “fıtrat”ımızı hafif yollu da olsa “rektifiye” etmemiz şart!..
Nitekim yine mesela seneler senesi dünya alemin başına “jandarma çavuşu” kesilip, ona tayyare, berikine “her türlü derde deva” kabilinden silahlar satıp, bu yollarla bir taraftan heybesini tıka basa doldururken, diğer yandan da yine kimi devletlere “eşantiyon” misali sözde “demokrasi” pazarlayıp ahkam keserken, şimdilerde, tam da şu günlerde silindir şapkasının aniden düşüp keli görününce, bir bakıma demokrasi havarisinin bu perişan hali kabak gibi ortaya dökülünce, bu kez de daha düne kadar el bebek gül bebek diyerek çevresinde dolaşıp duranların dedikodularına bakılırsa, anlaşılan o ki, bu yalancı dünyada gerçekten de düşenin dostu mafiş!
Neyse… Bu parantezi, “Sam Emice”mizle ilgili bu faslı şimdilik kapatıp, bu arada kendi çiftliğimize dönersek; bilindiği üzere geçtiğimiz günlerde ülkemizin hayli zamandan beri rayından çıkan gerek maddi, gerekse manevi gidişatının yanı sıra, özellikle de “adalet” konularında tekleyip tökezleyen halini gözden geçirip, dolayısıyla bu bapta bir “reform” paketinden dem vururken, diğer taraftan da henüz dereyi görmeden peşinen donlarımızı, uzun paçalı rengarenk tumanlarımızı fora edip, ardından da bu reformla birlikte ülkemizin bu kulvardaki sorunlarını yer ile yeksan edeceğimizi alayla valayla ilan ettik…
Yine hepimizce malum olan “Adalet mülkün temelidir” hükmünden yola çıkıp, böylece bir nevi “kardeş payı” misali sözde eşitçe dağıttığımız bu adalet şerbetinden halkımızın kahir ekseriyetinin memnun kalmadığı gibi, tam aksine ikide bir; “Allah, kimseyi mahkeme kapılarına düşürmesin” temennisinde bulunduğuna göre, demek ki bu bizim adalet terazimizin sil baştan elden geçirilmesinin zaruri olduğunu beyan eden “yetkili zevat”ın tümünü canıgönülden kutlamak birer vatandaş olarak hepimizin görevi...
Öyleyse?
Öyleyse, şimdi gözlerimizi ufka dikip, bu arada “Hasretinden prangalar eskittiğimiz” bu “reform” paketiyle birlikte, adalet terazisinin bir an önce elden geçirilip, ardından da, hemen her konuda işinin ehli “usta”mız tarafından tamir edilip, edilmeyeceğini maaile izleyip göreceğiz Kirvem!
Evrensel'i Takip Et