18 Ocak 2021 23:34

Türkiye'nin şansı

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

İlk kez Boğaziçi öğrencileri saldırıya uğramadı. Başka üniversiteler ve liseler de uğramıştı. Atanmış dinci ve faşist rektör ve müdürler gençlere yapmadıklarını bırakmamışlardı. Akademisyen ve öğretmen bırakılmadı okullarda. Hiçbiri ilk değil.

Kültürel iktidarı almaya azimliler. Her yerde siyasal tekellerini kuracaklar. Faşizm başka türlü inşa olmuyor!

Ekonomide iktidarları su götürmez. “Beşli Çete” deniyor dayanaklarına, ama belki onlular. Geri kalanlar da tekellerin egemenliğinin sefasını sürmüyor değiller ama. Koç nasıl tüm rafinerilerinde mesaiye bir saat önce başlanmasını dayattı, biliniyor. Bu yılki net kârları da.

Tarımda ve finansta da iktidarlar. Traktörlerine bankaların el koyduğu köylüye kan ağlatıyorlar. Faizi indir indir, kaldır kaldır -kim karışabiliyor?

Ama… destek kaybını önleyemedikleri gibi, yükselen hoşnutsuzluğu ve hak arayışlarını da bastıramıyorlar. Ne gençlerinkini, ne işçi ve köylülerinkini, ne de esnafınkini. Böyle olunca saldırı saldırının üstüne biniyor, dur durak bilmiyor.

Öğrenciler karşı mı çıktı, vur üniversiteye kilidi, at öğrencileri hapse. Hocalarını da.

Kriz mi var, pandemi mi sıkıştırdı, gelsin büyük sermayeye milyarlık destekler. İşçilerin payına düşense ücretsiz izin ve düpedüz işsizlik. EMEP İl Başkanı Arzu Erkan, Kocaeli’de 10 işçiden birinin ücretsiz izinli ve 4 işçiden birinin 1/4 gelirini kaybettiğini açıkladı. Sözleşmeleri hakem kurulları bağıtlıyor, grev yasak! İşçi yapmaya kalkarsa saldır.

Köylü maden şirketi mi, HES mi istemiyor köyüne, ithalattan mı yakınıyor, üstüne jandarmayı sür.

Politikacı, gazeteci eleştiri mi yaptı, eşkıyaya tehdit ettir, olmadı, adam gönderip dövdür, hastanelik et. En son Gelecek Partili Eski MHP’li Özdağ ve Yeniçağ Ankara Temsilcisi Uğuroğlu. İlk kez olmuyor! Türkiye’de de, başka ülkelerde de tarihte çok örnekleri var.

1931’de Komintern raporunda şöyle yazılmıştı: “Kapitalizm ülkelerinde dünya iktisadi krizinin gelişimi ve keskinleşmesi, hakim sınıfların siyasal gericiliğinin had safhada yükselmesine yol açmıştır. Geniş emekçi yığınların iktisadi ve siyasi köleliğinin devamını güven altına almak için, hayat seviyelerinin düşürülmesi pahasına krizden bir kapitalist çıkış yolu bulmaya çalışan burjuvazi, terörist faşist çeteler örgütlemekte, işçi örgütlerini ve tüm diğer devrimci örgütleri dağıtmakta, işçilerin ve emekçi köylülerin toplanma haklarını ve basın özgürlüklerini ellerinden almakta, [YHK benzeri] zorunlu uzlaşma kurumu ve şiddet yoluyla grevleri boğmakta, işsizlerin ve grev yapan işçilerin gösterilerine ateş açmakta, devrimci köylü hareketini acımasızca bastırmaktadır.” Bizde düzey biraz geri; çünkü kapitalizme karşı devrimci mücadele henüz o gelişkinlikte değil. Ama o yoldan yürünüyor.

O yıllarda sömürge olanağı elinden alınıp Versay Anlaşması dayatılan I. Dünya Savaşı’nın mağlubu Almanya’yı ekonomik kriz kötü vurmuştu. İşsizlik kol geziyor, ekmek bir bavul parayla alınıyordu. Hitler, emekçi yığınların yoksulluğu ve çaresizliği ile oynayıp alçaltıcı-yağmacı Versay dayatması karşısında duyulan ulusal nefreti emperyalist intikam ruhunu alevlendirmek üzere kullanarak, faşizmin yolunu açmaya çalıştı. Buradan bir şoven heyecan dalgası çıkardı. Partisinin adı “Milliyetçi Sosyalist”ti ve sermayenin uşağı olduğunu gizleyip emekçileri aldatarak peşine takmak için kapitalizme karşı palavradan ajitasyon yapıyordu. Becerdi ve dünyanın başına bela oldu.

Bizde dincilikle şovenizmden bolu yok! Kimi milliyetçilik kimi ulusalcılık deyip, kendi ulusunun üstünlüğünü ulusal tekelcilik olarak yüceltip başkalarına dayatma peşinde. Hop Suriye, hop Libya ve Doğu Akdeniz, hop Azerbaycan! Emperyalistler karşısında yelkenler suya iniyor, ama yine de şovenizmin gazı kesilmiyor.

Ama 18 yıllık hükümetin bir “Versay’ı” yok ve iktidarda. Ekonominin berbat halini “Benim suçum değil” deyip açıklama şansı yok. Geçmişte bazen yalandan sermaye kötülemesi yapmış olsa bile, ne kadar sermayesever olduğunu gizleyemiyor. Kısaca, “çıplak zor”un talepleriyle oynayarak işçiyi aldatma şansı yok! Bu nedenle emekçiler hükümetten desteklerini çekmekteler.

Devrimci işçinin yürüteceği sermaye ve faşizmi teşhir ve sermayeden bağımsız örgütlenme çalışması şart ama.

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa