Vekalet savaşından hallice: Covid-19 aşı patenti
Fotoğraf: DHA
Aşıda patent yasası taammüden öldürmeye devam ediyor. Hepimizin gözleri önünde bir insanlık suçu işleniyor. Oysa hiçbir insanlık suçunda zaman aşımı olmaz, bunu bir yere not düşmekte yarar var.
Hiçbir uzamış pandemi zamansız ölümler ve hastalık hali ile sınırlı kalmaz. Aynı zamanda yapılamayan çocukluk aşıları, salgın dışı kronik hastalıkların tedavi ve izleminde aksamalar, yoksulluk, işsizlik, sosyal güvenlik kurumlarının iflasa sürüklenmesi, altyapı hizmetlerinin zayıflaması, hasılı ekonomimin ve gündelik yaşamın çökmesi ile sonlanır. Savaşın sonuçları ile uzamış bir pandeminin sonuçları benzerlik gösterir.
Denebilir ki, gereksinimlerinin 4-5 katı COVID-19 aşısı stoklayan ülkeler, diğer yoksul ve gelişmekte olan ülkelerin aşıya ulaşımını öteleyerek adeta yenilgi ile çıkılmış bir savaşın yaratacağı sonuçları tesis ediyorlar.
İnsanlık tarihi çokça savaş türüne tanıklık etti. Son yüzyılın öne çıkan savaş türü ‘vekalet savaşları’ olsa gerek. Wikipedia vekalet savaşlarını “Karşıt güçlerin birbirine doğrudan saldırmak yerine üçüncü bir tarafın vasıtasıyla mücadele ettiği bir savaş” olarak tanımlıyor. Güçler, bazen devletleri, bazen paralı askerleri, gayriresmi ülkeleri veya üçüncü bir tarafı kullanılabilirler. En büyük örneği ‘Soğuk Savaş’ olsa da IŞİD varlığı henüz sönümlenmedi.
Uluslararası hukuk ve askeri yaklaşım savaş halini kavramsallaştırırken şu belirleyici özelliklere yaslanır:
- Kuvvet kullanma hali
- Düşmanca bir tutum ve eylem içermesi
- Yaratılmış hukuki durum varlığı
- Failin devletler oluşu
Vekalet savaşlarında bazen 3. bir taraf kullanılır. Geçmişte HIV ilaçlarında olduğu üzere COVID-19 aşısı üzerindeki patent korumasını gevşetmeyi reddeden Dünya Ticaret Örgütü ve aşı stokçusu ülkeler bu bağlamda nasıl ele alınmalı?
Soru şu: Kanada her bir yurttaşı için 9 doz, Avrupa Birliği ve ABD 4-5 doz ön alımla COVID-19 aşısı stoklarken parayı bir kuvvet olarak kullanmıyor mu? Kendi gereksinimlerinin çok çok üzerinde aşı stoklamak yoksul ülkeler için düşmanca / hasmane bir tutum değil mi? Dünya Ticaret Örgütü marifetiyle aşı patent sözleşmesi hukuki bir durum yaratmıyor mu? Fail devletler değil mi? Aynen bir savaşta yaşanabileceği üzere.
COVID-19 aşı stokçuluğu ve patent koruması giderek yoksul ya da gelişmekte olan ülkeler aleyhine yürütülen ‘vekalet savaşı’ işlevine doğru evriliyor.
Hafta içinde Dünya Sağlık Örgütü Genel Direktörü Dr. Tedros Adhanom Ghebreyesus’un şu sözleri gerçeğe ayna tutmakta: “Şu ana kadar en az 49 yüksek gelirli ülkede 39 milyon dozdan fazla aşı uygulandı. Düşük gelirli bir ülkeye ise sadece 25 doz verildi. 25 milyon değil, 25 bin değil, sadece 25. Açık konuşmam gerekiyor, dünya feci bir ahlaki başarısızlığın eşiğinde. Bu başarısızlığın bedeli de dünyanın en yoksul ülkelerinde insan hayatı ve geçim kaynaklarıyla ödenecek.”
Aralık 2020 itibarı ile aşı üretimine geçebilecek üreticilerin toplam yıllık aşı doz kapasitesi 6 milyar doz idi. Aşı iki kez yapıldığında bu yaklaşık 3 milyar insanı bağışlayacak bir kapasite. Bu durumda dünya nüfusunun yarısından fazlası için bu yıl umut yok. Oysa tüm COVID-19 aşı veri tabanı insanlığın ortak mirası kılınırsa herkes aşı olabilecek. Patent yasağı kalksa birçok eski aşı üreticisi eş değer aşı üretebilecek.
Çözümü anlaşılır kılmak için TRIPS (Fikri mülkiyet hakkı patent antlaşması) yürürlüğe giriş tarihi olan 2006 öncesine gitmekte yarar var. Dünya Ticaret Örgütünün (DTÖ) 1994 yılında kurulduğunda ilk icraatı TRIPS’i 10 yıl sonra yürürlüğe girmek koşulu ile üye devletlere dayatmak oldu. O tarihte aşı üretim patentine sahip merkez kapitalist ülkelerden az sayıda ilaç firması üretim yaparken, Hindistan vb. kimi ülkeler eş değer aşı üretimi ile çok daha ucuza aşı satarak gelişmekte olan ülkelerin can simidiydiler.
2006’ya gelindiğinde DTÖ marifeti ile patentsiz jenerik aşı üreten ülkelerde üretim sona erdi. Artık patent sahibi 20 yıl boyunca üretim, dağıtım, satış tekeli oldu, süre dolmadan eş değer aşı üretim ve satışı yasaklandı. Üstelik aşı fiyatını bu tekeller belirlemeye yetkili kılındı. Sonrasında tek istisnası AIDS ilaçları için yoksul ülkelerin itirazı ve dayanışması ardından yaşandı.
Geldik bugüne: Dünya tarihinin en büyük salgınlardan bir tanesi yaşanırken insanı değil sermayeyi koruyan örgüt ve tutumlara karşı evrensel dayanışmayı sağlamak dışında şimdilik seçenek yok. Üstelik imkansız değil. Aşı patenti bağlamında yaşanacak ölümleri durdurmak mümkün. Aşı patenti iptal edilmeli.
Sağlıcakla kalın.
- Kırmızı kurdele: AIDS ve çocuk 18 Kasım 2024 04:04
- Hekim grevleri tüm dünyada tarihsel bir eşikte 11 Kasım 2024 04:50
- Özelleştirme yolunda aile hekimliği ya da sağlık hakkımız 04 Kasım 2024 04:11
- 2025 ya da sağlık: Yeni sağlık bütçesinin ipuçları 28 Ekim 2024 04:35
- Sağlıkta kayıp kuşak: 0-23 yaş arası ve AKP'li yıllar 21 Ekim 2024 04:53
- Hangi antidepresan bize eşitlik, özgürlük, adalet getirebilir ki! 14 Ekim 2024 04:00
- Koruyucu sağlık hizmetleri: Önlenebilir her ölüm cinayettir 07 Ekim 2024 04:55
- Koku ve hafıza 30 Eylül 2024 04:26
- Yapay zeka insan haklarından neden korkar? (1) 23 Eylül 2024 04:29
- Tombul kentler tombul insanlar yaratır 16 Eylül 2024 04:55
- Barış belediyeciliği: Didim 09 Eylül 2024 04:02
- Şifa kurumundan biyo-ahlak mekanına: Hastaneler 02 Eylül 2024 05:29