Temininde güçlük
Çizim: Ahmet Torun
Memuriyete yeni başlamıştı. O zamanlar öyle maaşın bankaya yatırılması modası filan yoktu. Dairenin mutemedi parayı çantayla getirir, tek tek bordro imzalatarak kuruşuna kadar elden verirdi paraları. Maaşını alan, parayı etraftakiler görmeden cebine koyar, dulda bir yerde sayardı.
İlk maaşını aldığında önce şaşırdı. Maaşı kendi gibi yeni başlayan diğerlerinden biraz fazlaydı. Ne olur ne olmaz, sonradan faiziyle geri alırlar diye müdüre çıktı.
-Param fazla ödendi.
Müdür gülerek cevapladı.
-Seninki biraz fazla. “Temininde güçlük” zammın var.
“Sonra geri istemesinler müdür bey” diyecek oldu. Utandı. Düşündü. Sonra biraz gururlandı. Demek ki yaptığı işi yapacak memur kolay bulunmuyordu. Diğerleri kendilerini kolay bulunur hissetmesin diye sustu. Akşam eve geldiğinde durumu annesine anlattı. Annesi de “Seni kolay yetiştirmedik” diyerek “Temininde güçlük zammının” manevi kısmından hakkına düşeni aldı. O da gururlandı. Babası yoktu. Kardeşleriyle akşam ilk maaşının “Temininde güçlük” kısmını harcayarak küçük bir kutlama yaptılar. Maaşın olağan kısmı kardeşinin eğitimi, kömür parası, evin masrafları olarak ayrıldı. “Temininde güçlük” kısmıyla da epey bir şey yaptılar yani.
Sonra emekli oldu. İlk emekli maaşını aldı. Temininde güçlük zammı kesilmişti. Demek ki emekli temin etmek kolaydı. Artık zamanı çoktu. Kağıdı kalemi çıkardı. Meraktan “Temininde güçlük olan kimlerdir acaba?” diye sıralamaya başladı.
En tepeden başladı. Devletliler? Sonra sildi. Hani kahvede çıkıp “Kim reis olmak ister” diye bağırsa ocakçı dahil herkes balıklama aday olacaktı. Yapar, yapamaz, ama isteklisi çoktu. Sonra “diğerleri” yazdı. Yanındakinin elinde son kalan kupa papazına baktı. “Başkasında kupa as yoksa yedi papazı” diye düşündü. “Diğerlerini” de sildi. Teminleri kolaydı. 600 sandalyeye 60 bin kişi başvuruyordu. Seç seçtiğini. Seçilmeyenlerin bizden olanları bir yerlere bir şey. Aşağıya doğru inmeye başladı. Bakanları sıraladı. “Yok daha neler” dedi içinden. “Sırada bakan olmayı bekleyen 83 milyon var” diye düşündü. “Hah” dedi “Rektörler” seslice. Sonra yaşlandığı için kendine kızdı. “Ne rektörü yahu. En kolayı o” dedi. Masadakiler kağıtları tekrar karıştırdı. Biri sordu,
-El ne?
-Üçü cevapladı, son 2.
Nobel kazanan “Sancar Hoca” geldi aklına. Oscar kazanan bizden biri var mıydı acaba diye tereddüt etti. Yoktu. En başa Sancar yazdı. Sonra Pamuk. Sonrası çorap söküğü gibi geldi.
Listeye baktı. Kendi ismini en alta ekledi. Sonra sildi. Yerine “Zeki öğrenciler“ yazdı.
Sonra tekrar yanındakinin eline baktı.
Talihsizin 2 ası kalmıştı.
- Esaaad 12 Aralık 2024 05:18
- Zekai Çıngıllıoğlu 05 Aralık 2024 04:49
- Niye dövüyoruz? 28 Kasım 2024 04:37
- Kanal İstanbul 21 Kasım 2024 04:54
- Ormanlarımız için direneceğiz 14 Kasım 2024 04:31
- Zııt Erenköy 07 Kasım 2024 04:22
- BARIŞ 31 Ekim 2024 04:21
- Bölünmez bütün 24 Ekim 2024 04:41
- Martı başı 1 buçuk 17 Ekim 2024 04:28
- Öcü 10 Ekim 2024 04:50
- Siyaseten palavra 03 Ekim 2024 04:38
- Gömün 26 Eylül 2024 04:16