İtibarsızlaştırılanlar
Fatih Terim | Fotoğraf: DHA
Transfer dönemi gelince futbolculara bakış nasıl da değişiveriyor. Medyanın tutumu malum. En büyük rantı -süreklilik içermesi yani 12 ay boyunca yapılabilir olması bakımından- transferden devşirdikleri ve kendilerine buna uygun bir yayın stratejisi belirledikleri için teknik değerlendirme anlamında onları ciddiye almak gereksiz. Lakin transfer dönemine girilmesiyle birlikte, teknik direktörlerin ve yöneticilerin kadrolarındaki bazı futbolculara yönelik dışlayıcı, itibarsızlaştırıcı, hiç sayıcı tarzda açıklamalar yapması tek kelimeyle ayıp…
Mesela Fatih Terim’in Beşiktaş maçından sonra söyledikleri tam da buna karşılık gelen cinsten. “Hiç kimse olmasa da biz kimseye buyurun şampiyon olun diyecek halimiz yok, çıkar oynarız” diyor. Hiç kimsenin olmaması ne demek? Böyle bir şey mümkün mü? Hem, “Hiç kimse olmasa da” diyor, hem de “Çıkar oynarız” diyor… Hiç kimse yoksa kiminle, nasıl oynayacaksın? Demek ki oynayacak birileri var ama Terim’in gözünde onların bir değeri yok. Bu nedenle onları “hiç kimse” şeklinde ifade ediyor. Kısacası, bazı oyuncular Terim’in gözünde hiç hükmünde…
Şöyle devam ediyor Terim: “Daha önce forvetimiz yokken, orta sahamız yokken oynadık, çok da başarılı olduk”.
Çok abartılı bir anlatım... “Forvetimiz yok”, “Orta sahamız yok” ne demek? Kadromuzda bu mevkilerde görev alabilecek bütün oyuncular sakat, hasta ya da cezalı demek. 30 kişilik kadro böyle durumlar için var oysa. “Forvetimiz yok”, “Orta sahamız yok” gibi söylemler ciddiye alınacak olsa bile bu, oyuncu olmadığını değil, kadro planlaması konusundaki beceriksizliği gösterir sadece…
Teknik direktörün görevi her oyuncusuna gereken önemi, değeri verip onları oynayabilir seviyeye çıkarmak ve orada tutmaya çalışmaktır. Teknik direktör, “Hiç kimse olmasa da…”, “Forvetimiz yok”, “Orta sahamız yok” gibi laflar ederse, genel olarak yedekte forma şansı bekleyen ya da maç kadrosuna girmeye çalışan oyuncular ne hisseder acaba? Bir teknik direktör nasıl olur da kendi oyuncularını bu denli itibarsızlaştırıp yok sayabilir?
Sonuçta Galatasaray gibi bir takımın kadrosunda yer aldıklarına göre hepsi belli bir kapasiteye sahip oyuncular. Tesadüfen ya da torpille, iltimasla orada olacak halleri yok. Zaten neredeyse hepsi beğenilmiş ve transfer edilerek oraya gelmiş. Bu oyuncuların bazılarından yararlanmak neden hiç düşünülmüyor?
Kimileri teknik direktörlüğü, yöneticilerin eline transfer listesi vermekten ibaret sanıyor. Transfere odaklanmış bakış açısıyla gelinen yer burası. Bir yanda transfer edilmesi istenen oyuncular, diğer yanda itibarsızlaştırılıp yok sayılan, dışlanan oyuncular…
Her şey bir yana Terim’in, son yıllarda yapılan ve ekonomik açıdan zor durumdaki kulübü daha da zora sokan pek çok yüksek maliyetli gereksiz transferde hiç sorumluluğu yok mu?
Şunu da hiç akıldan çıkarmamak gerekir ki futbol; transferden, hakemlerden değil oyundan söz eden teknik direktörlerle gelişebilir ancak…
Fenerbahçe Başkanı Ali Koç’un yeni transfer ettikleri Mesut Özil ile ilgili yaptığı, “Mesut’la diğerleri arasında fark var, onlar elin oğlu, Mesut evin oğlu” yorumu da ibretlik bir ayrımcılık örneği… Mesut’a farklı/ayrıcalıklı muamele yapılacağını en başından ilan eden bu açıklamayı duyan takımdaki diğer yabancı oyuncular ne düşünür acaba?
Bundan sonra, “elin oğlu” şeklinde, tanımlanan/damgalanan oyuncuların, olası bir performans düşüşü yaşadıklarında, ne tür eleştirilerle karşı karşıya kalacaklarını tahmin etmek zor olmasa gerek. Böylesi ayrımcı yaklaşımların hiç de hoş olmayan sonuçlar doğurabildiği hâlâ öğrenilemedi mi?
Futbolcular sadece ekonomik çıkarlarını değil; dışlayıcı, yok sayıcı, ayrımcı muamelelere karşı kişiliklerini ve meslek onurlarını korumayı da düşünmeli. Tabii bunun için bilinçlenmeleri şart. Ama yazık ki, “Ne pahasına olursa olsun kazan” anlayışını içselleştirmiş ve türlü sahtekarlıklarla hakemleri yanıltıp rakiplerini eksik bıraktırmayı oyunun temel parçası haline getirmiş oyunculardan yana umutlu olduğumuzu -en azından şimdilik- söyleyemiyoruz…
- Yapı 12 Aralık 2024 04:32
- Herkesi kendi gibi sananlar 05 Aralık 2024 04:28
- Bize oyunu anlatın 28 Kasım 2024 06:10
- Tutuculuğun bedeli 21 Kasım 2024 04:37
- Buyrun cinnet ortamına... 14 Kasım 2024 04:14
- Komplodan komediye 07 Kasım 2024 04:12
- Seviyesiz saha dışı, kalitesiz saha içi 31 Ekim 2024 04:34
- Mourinho öğretiyor 24 Ekim 2024 03:33
- Milli takım kazandı çünkü... 17 Ekim 2024 04:04
- Hapishaneden milli takıma 10 Ekim 2024 04:45
- Ne kadar rezil olursak... 03 Ekim 2024 04:28
- Oyunu geriden kurma saplantısı 26 Eylül 2024 03:26