22 Ocak 2021 00:00

Belediyelerde "grup sözleşmesi" dayatmasına karşı ortak mücadele ihtiyacı

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Patronların pandemi koşullarını kendi lehlerine fırsata çevirme girişimlerine karşın işçiler ve sendikaları direnişlerini sürdürüyorlar.

Çorum Ekmekçioğlu işçilerinin Birleşik Metal-İş’e üye olmalarının arkasından 80 dolayında işçinin işten atılmasıyla başlayan direniş, polisin yol boyu engelleme girişimlerine karşın işçilerin salı günü Ankara’ya yürümesi ve yetkililerle görüşmesiyle devam ediyor.

Gebze’de kurulu Baldur fabrikası işçilerinin Birleşik Metal-İş’e üye olma mücadelesi içinde atılan işçilerin geri alınması, patronun sendikanın yetkisini tanıması için başlattığı ve bir ayı geride bırakmak üzere olan grev de çevreden gelen desteklerin artarak çoğalması eşliğinde sürüyor.

Son haftalarda işçi mücadelesinin yoğunlaştığı alanlardan birisi de belediyeler. Özellikle taşerondan belediye firmalarına geçirilen “kadroların” da üç yıldır TİS’ten yararlanamayan işçilerin de TİS’ten yararlanacağı ilk TİS olması dikkate alındığında, belediyelerde TİS mücadelelerinin önemi artmış bulunmaktadır.

Nitekim, İzmir, Ankara, İstanbul gibi önemli büyük şehirlerde, kimi ilçelerde TİS’ler bağıtlanırken, kimi ilçelerde TİS görüşmeleri sürmektedir.

İstanbul, Kartal ve Kadıköy belediyeleri işçilerinin 6-7 aydır süren TİS görüşmelerinde bir sonuç alınmadığı için önümüzdeki günlerde greve çıkmaya hazırlanmakta olduğu da gazetemizin dünkü sayısında belirtiliyordu.

BELEDİYE İŞÇİLERİ TALEPLERİNDE ISRARLI

Yine gazetemizdeki dünkü haberlerde Kartal ve Kadıköy belediye işçileri ve Genel-İş Şube yöneticileri, taleplerinin önemine dikkat çekiyorlar.“Çünkü”, diyor gazetemize konuşan sendika yöneticileri ve işyeri temsilcileri;

• "Taşerondan belediye firmalarına geçen işçiler, üç yıldır TİS hakkından yararlandırılmıyorlardı. Bu yüzden de bu üç yıl içinde yüzde 3-4’lük zamla yetinmek zorunda bırakıldılar. Şu anda ücretleri asgari ücretin de altına düştü.”

• “Pandemide çalışma koşullarımızın ne kadar ağır olduğu ve iyileştirilmesi gerektiği, bu yüzden de sadece parasal değil idari maddelerdeki taleplerimizin de ne kadar önemli olduğu görüldü. Bu yüzden idari talepleri daha ısrarlı savunacağız.”

• “Biz bu talepleri; işçilerle 2-3 ay tartışarak oluşturduk, bu yüzden de TİS masasında patronların temsilcileriyle yapılacak kapalı kapılar arkasında bir pazarlığa kurban etmeyeceğiz.” diyorlar.

Bu yüzden de Kadıköy ve Kartal’da belediye işçilerinin mücadelesinin sözleşme masasında bitmesi zor görünüyor.

BELEDİYE TİS’LERİNDE “BELEDİYE MESS’İ” DAYATMASI

İzmir’deki ilçe belediyelerindeki görüşmelerde daha açıkça görüldüğü gibi, bu dönemde belediyelerdeki TİS’lerde belediye yönetimleri işçi sendikalarının karşısına “işveren sendikası”yla çıkmaktadır.

Tıpkı, bir metal fabrikasındaki TİS’te masaya fabrika patronunun değil metal iş kolundaki patronların sendikası olan MESS’in sendika uzmanlarının oturması gibi!

Nitekim son bir yıldaki belediyelerdeki TİS’lerde işçi sendikalarının karşısına belediye yönetimlerinin değil, belediye yönetimlerinin ortak sendikası olan “işveren sendikası”nın “uzmanları”nın çıkmasıdır. Böylece belediyenin seçilmiş temsilcileri ve dolayısıyla o belediyenin yönetimini ele geçiren parti, işçilerle ve sendikalarıyla karşı karşıya gelmekten kurtulurken, işçiler için olumsuz sonuçtan “uzmanları” sorumlu tutan bir pozisyona geçmektedirler.

Şimdi Kadıköy ve Kartal belediyelerindeki TİS görüşmelerinde de masanın bir ucunda DİSK Genel-İş, öteki ucunda Sosyal Demokrat Kamu İşverenleri Sendikası (SODEMSEN) oturuyor. (*) Sendikacılar, belediyelerin bu tutumla, TİS’leri eskisine göre bile çok zorlaştırdığını belirtiyorlar.‘

GRUP SÖZLEŞMESİ’NE KARŞI DAYANIŞMA VE ORTAK MÜCADELE

Çünkü, bir ilçedeki TİS’te o ilçede belediye hangi parti tarafından alınmışsa o partinin “iş veren sendikası” masaya oturmaktadır.

Bu durum ister istemez;

1) Böyle “grup sözleşmesi” yaklaşımı, her şeyden önce tek bir “kalıp sözleşme”nin ayrıntıda küçük değişikliklerle bütün belediyelerde geçerli kılınmasını amaçlamak anlamına gelir. Nitekim bugüne kadar yapılın TİS görüşmelerinde bu dayatma açıkça görülmektedir.

2) Böyle bir “kalıp sözleşme”, ilke olarak, imkanları en az olan belediyeyi ölçüt alan normlar üstünden biçimlenir. Ki, belediye yönetimlerinin böyle bir TİS düzenine geçmede asıl amacı da bütün sözleşmeleri “asgari çizgiye” çekmektir.

3) Bu durum, işçiler ve sendikalarını bu “kalıp sözleşme” dayatmasını püskürtmeyi ve belediyenin gerçek imkanlarını ve elbette işçilerin insanca yaşama ve çalışma koşullarını elde etmeyi amaçlayan bir TİS için mücadeleyi öne çıkarmaktadır.

4) TİS mücadelesi içinde olan ilçeler (ve iller) arasında dayanışma ve mücadelenin ortaklaştırılması, iş kolundaki işçi sendikalarının aralarındaki rekabete son vererek ortak bir mücadele için güçlerinin birleştirilmesini öne çıkarmayı gerektirmektedir.

Çünkü işçiler ancak böyle bir mücadele hattına girdikleri ölçüde taleplerini elde etme şansına sahip olabilecektir. 

(*) Son yıllarda belediyelerde güç olan partiler kendi işveren sendikalarını da kurdu. MHP’li belediyeler, Mahalli İdareler İşverenler Sendikasını (MİS, 1999’da kurulmuş) kurdu. AKP ise Yerel Yönetim İşverenler Sendikası (YERELSEN, 2005’te kurulmuş) aracılığı ile işçilerle toplu sözleşme yapıyor. CHP’li belediyeler ise Sosyal Demokrat Kamu İşverenleri Sendikasını (SODEMSEN, 2019’da kuruldu) kurdu. CHP’li belediyelerde TİS masasına belediye adına SODEMSEN oturuyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa