‘Herkesin bir derdi var’ meselesi
![](https://www.evrensel.net/images/840/upload/dosya/170258.jpg)
Fotoğraf: Spencer Imbrock /Unsplash
Kirvem,
Son zamanlarda, özellikle de şu sıralar dilimizden düşmeyen, daha da doğrusu sanki bir nevi pelesenke dönüşüp, böylece yerli yersiz, anlamsız gerekçelerle sık sık kullandığımız kimi cümleler, deyimler, fiiller, kelimeler, sıfatlar, özneler, tamlamalar, tanımlamalarla birlikte, ayrıca onu, bunu kinayeli, kafiyeli, zelil laflarla, yalan dolan iftiralarla, yargısız infazlarla, gün yüzü görmemiş hakaretlerle tepeden tırnağa çamura bulayıp, bunu da sanki marifetmiş gibi bellediğimiz için mi milletçe birbirimizi ya da el alemi anlamakta zorluk çekiyoruz acaba?
Nitekim payitahtımızın en yüksek koltuklarında oturan, “parmak” hesabıyla “iktidar” gücünü temsil eden yetkili zevatın kullandıkları “mübarek” dilin yanı sıra, keza çalıp çağırdıkları türkülerin neredeyse tümü, sadece kendi tiz seslerini yansıtırken, beri taraftan da “muhalefet” cenahından arada bir “sözüm ona” yükselen tatara titiri makamındaki bestelerin kimileri, genellikle “inleyen nağmeler”e dönüşüyorsa, eh demek ki vardır bunun “ilahi” bir nedeni!..
Aslında hayli zamandan beri klarnetinden kemanına, kanunundan kemençesine varıncaya kadar bilumum musiki aletleriyle birlikte, keza aynı sese, aynı “nota”ya, aynı “dava”ya odaklanmış sazendeleri, hanendeleri kadrosuna alıp, böylece “tek” başına, tek elden kurduğu “saz heyeti”yle memleketin tüm “sahne”lerinde; “Dediğim dedik, çaldığım düdük” güfteleriyle icraatlarını keyifle sürdüren “koro şefi”nin, önceleri sahneleri pırıl pırıl aydınlatan bilmem kaç mumluk rengarenk “ampul”lerinin birbirinin peşi sıra teker teker “kısa devre” yaparak sönmesinin ardından, bu kez de ister istemez giderek kararan bu sahnelerin yerini, belki de bundan böyle belki de yeni “bestekarlar“ veya “orkestra şefleri” mi alacak henüz meçhul ama, şimdilik uzaktan gelen “davul”un sesine bakılırsa; anlaşılan o ki, bir vakitlerin dillere destan bu saz heyetinin icraatlarını dinleyip alkışlayan seyircilerin sayısı galiba günbegün azalacak mı ne!
Öyle ya da böyle, hemen her şeyle birlikte “devran” da değişirken, bu alemde davul çalıp, çevrelerini “tokmak” seslerine boğan kimi “iktidar” ağalarının pabuçları da zamanla dama atılırken, acaba geride gerçekten de “hoş seda” bırakıp, dolayısıyla nerede, hangi diyarlarda olduğu henüz bilinmeyen “cennet”in kapılarını ardına kadar mı açacak, yoksa tam aksine sadece kendi seslerine, kendi keyiflerince tutturdukları “akort” nedeniyle doğrudan doğruya “cehennem”i mi boylayacak, bunu, bu “mesele”yi henüz çözmek mümkün olmadığı için, belki de sırf bu yüzden, sırf bu nedenle, başımız sıkıştıkça, dönüp dolanıp çaresizlik içinde her defasında “Herkesin bir derdi var, durur içerisinde” şarkısını milletçe terennüm edip, bu boş dünyada, bu diyarlarda boşu boşuna oyalanıp ömür mü tüketeceğiz kim bilir Kirvem!..
Evrensel'i Takip Et