Tepeden bakınca

Görsel: PIRO4D/Pixabay
BEKLENEN
Bir şarkı dolansın ay ışığında. Ağaçların arasından. İpildeterek yaprakları. Kanat çırpan kuşların rüzgarıyla. Bir şarkı. Gecelerimizi aydınlatacak olan.
DÜŞE DALMAK
Bir düşe daldık mı o düşten hemen çıkmaya çalışıyoruz. İçine girdiğimiz her düş, karabasana dönüşüyor çünkü.
BATAK
Olduğumuz yerde sayıyoruz. Adım atmadan. Tepinerek. Tepindikçe derinleşiyor ayak izlerimiz. Batarak toprağa.
YİTİK
Hızla yol alan bir trenin içindeyiz. Kayıp gidiyor ardımızda bıraktıklarımız. Pencereden baktığımızda. Hızla ilerleyen trende. Hep aynı kalan. Yitirdikleriyle.
TERSİ DOĞRU
Gözlerine bakınca ağzından çıkanların değişiyor rengi: Gülücüklerin arasından sevgi diyorsa sevilmediğimiz, geğirip de tokuz diyorsa açlığımız, şen şakrak varlıklıyız şükür ya da teşekkür derken yoksulluğumuz, ilerliyoruz (yalnız ve tek başına) derse gerilediğimiz. Söylediklerinin/söyleyeceklerinin hepsinin tersi yani.
YOKLUKTA
Nereye baksam boş, kimi görmek istesem yok. Ulaşımsızlıkta. Otur oturduğun yerde. Camdan yansıyan göğe bak. Karanlıktan, yıldızlara, aya, güneşe. Yanında sevdiceğin olmayınca.
TEPEDEN BAKINCA
Saray tepededir. En tepede. Tepeden bakar. Görmez ayaklarınızın çamurda debelendiğini. Batakta. Güneş vurdukça sarayın camlarına. Kamaşır gözleri. Görmez akan/akıtılan kanı. Karanlıkta. Tepeden bakınca.
YENİDEN
Yık yık yıkılmıyor. Dök dök dökülmüyor. Bas bas basılmıyor. Kes kes kesilmiyor. Ne ev, ne insan, ne ağaç. Fışkırıyor yeniden. Eski yerinden. Daha da derinden.
Evrensel'i Takip Et