Metal işçisinin Koç mektubu, zenginlerin futbol merakı…
Fotoğraf: DHA
Zenginler neden “onca işlerinin yanında” bir de kulüp yönetmekle uğraşır? Bu sorunun yanıtının küçük bir bölümü onların da tıpkı diğer faniler gibi hayatlarındaki boşluğu ancak futbolla doldurabilmesiyle alakalı. Yanıtın büyük bölümü içinse geçtiğimiz hafta Evrensel’de yayımlanan işçi mektubuna gösterilen tepkiye bakabiliriz.
Gebzeli metal işçisi “Koç’un bir evi 38 bin işçinin ücreti” başlıklı mektubunda kusursuz bir ülke tahlili yapıyor, bunda siyasi iktidarın oynadığı rolü anlatıyor. Burjuvaların bu düzen sayesinde zenginliklerine zenginlik kattığını, işçilerin ise acı reçete ödemeyle karşı karşıya bırakıldığını söylüyor. Örnek olarak metal işçilerinin yakından tanıdığı, metal sektörünü kontrol eden Koç Holdingin Yönetim Kurulu Üyesi Ali Koç’u gösteriyor. O, ABD’de 14.5 milyon dolara yani 38 bin işçinin asgari ücretine villa alabilirken emekçilerin kiralarını zar zor ödediğini, geçinebilmek için bankalara borçlandığını, ömrünü fazla mesailerde ek işlerle geçirdiğini yazıyor. Bu haksız düzeni ancak işçilerin değiştirebileceğini vurguluyor.
Mektup böyle, sınıfsal, cesur, akılcı. Mektuba gösterilen tepkilerse evlere şenlik! Yazıyı okumadığı belli olan, belli ki Evrensel’i de tanımayan ezici çoğunluk gazetemizi “Fenerbahçe düşmanı”, “AKP’li”, “Korkak”, “Beşli çete sevdalısı” ilan ediyor. Güler misin ağlar mısın!
“Korkak”, “Beşli çete sevdalısı”, “Sıkıyorsa AKP’yi eleştirin” falan gibi laflara yanıt vermeye gerek yok. Belli ki bunlar ne mektubu okumuş ne de Evrensel’i tanıyor. Evrensel’e uygulanan devlet-sermaye baskısından, gazetenin ilansız bırakılmasından, uğraştığı davalardan haberleri yok. Ha Ali Koç’un AKP’yle, “beşli çete”yle ilişkileri konusunda da epey yanılgı içindeler ya neyse. Bu köşenin amacına uygun diğer meseleye odaklanalım.
“Fenerbahçe düşmanı” diyorlar çünkü Ali Koç aynı zamanda Fenerbahçe başkanı. Yoksa bir işçi ülkenin en zengin insanını niye eleştirsin ki değil mi? Sınıf bilincine sahip olacak hali yok ya, olsa olsa Fenerbahçe düşmanıdır!
Bakın sizin en iyi ihtimalle sosyal-demokrat hülyalarınızda yaşattığınız “Çalışarak zengin olan”, “Dürüst, kültürlü, çağdaş burjuva”nızın gerçek yüzünü metal işçileri çok iyi biliyor. Gebze’de, Kocaeli’de, Bursa’da, İstanbul’un sanayi havzalarında her metal sözleşmesi dönemi o temiz yüzün ardında neyin yattığını onlar yakından görüyor. İradelerini gasbeden sendikayla patronun dirsek temasının farkındalar. Gerçekten kendi haklarını savunacak bir sendikaya geçmek istediklerinde başlarına neler geldiğini deneyimlediler. Uzun soluklu bir direnişe girişildiğinde öne çıkan işçilerin nasıl işten atıldığını, kara listeye alındığını, havzadaki diğer büyük fabrikalarda da iş bulamayacak hale getirildiğini onlar biliyor.
“Dürüst, ahlaklı burjuva” öyle mi? Koç, Türkiye’nin en zengin, sınıf bilinci en yüksek ailesidir bunu da en başından itibaren devletle kurduğu imtiyazlı ortaklığa ve sınıf çıkarlarına halel getirecek en ufak tehdidi bile sert şekilde bastırmasına borçludur. Mücadeleci işçiye karşı deve kini güderler. Koç’un çatışma içerisinde olduğunu düşündüğünüz Erdoğan rejiminin grev yasakları en çok onları kurtarmıştır.
Burjuvalar için aslında hiç de haklı olmayan zenginliklerini meşru kılmak hayatidir. Türkiye’nin en büyük camialarından birinin başkanlığının en basit eleştiriler karşısında dahi nasıl bir kalkan sağladığını bu örnekle görüyoruz. Koç’un Fenerbahçe başkanlığı tarz olarak Aziz Yıldırım’ı takip ediyor, kutuplaşma ve düşmanlık yaratma üzerine kurulmuş durumda. Bu, Ali Koç’un sahip olduğu zenginliği ve gücü başarıya ulaşma garantisi olarak gören taraftarları da etkiliyor.
Görülüyor ki yarın bir gün metal sözleşmesi döneminde ya da Koç’un herhangi bir işyerinde işçiler hakları için mücadeleye geçtiklerinde imdatlarına devletten önce koşacak bir “futbol fanatikleri grubu” yaratılmış. 3 sene önce yani Koç başkan değilken böyle bir kitle yoktu! Başlı başına bu kitlenin varlığı, onların Fenerbahçe’nin adının dahi geçmediği bir mektuba gösterdikleri tepki, baştaki soruya verilmiş net bir yanıt.
Not: Bu yazıyı yazarken futbol gündeminde başka bir garabet boy gösterdi. Bir grup Galatasaraylı, devleti, polisi vs. eleştirdiği eski tweet’lerini gerekçe göstererek Fenerbahçe Yöneticisi Alper Pirşen’in tutuklanması talebiyle sosyal medya kampanyası başlattı. Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin saçma sapan bir şekilde tutuklandığı saatlerde yaşanan bu gelişme futbol fanatikliğiyle demokrasi, ifade hürriyeti sorununun kesiştiği, çok tehlikeli bir alanda duruyor. Bu vaziyetin yarattığı akıl tutulması, rejimin baskıcı eğilimleriyle kusursuz bir uyum içinde, absürtlük sınırlarını zorlayan bir noktaya doğru gidiyor.
- 100 yıl arayla Paris’te iki olimpik dönüm noktası 26 Temmuz 2024 05:27
- Papara baskını ve marka değeri 19 Mart 2024 04:10
- Bozacılar ve şıracılar 12 Mart 2024 04:46
- Beşiktaş'a cüret gerek 05 Mart 2024 04:42
- "Dünümüzü getirin, yarınımızı verelim" 27 Şubat 2024 04:15
- Geriden oyun kurmayı, yarım alanlara sızmayı atla, göğe bakalım 20 Şubat 2024 04:50
- "En eski spor arkadaşları"nın 2024 model çekişmesi 13 Şubat 2024 04:21
- Gerçeğin yumruğu: İşte Türk futbolu bu! 13 Aralık 2023 04:56
- Çalınmış ülke, bölünmüş spor: Filistin 23 Ekim 2023 04:36
- City Football Group-Başakşehir flörtü 09 Ekim 2023 04:00
- Süper Lig, süper sömürü 02 Ekim 2023 04:30
- 'Voleybol Ülkesi' miyiz? 25 Eylül 2023 04:25