04 Şubat 2021 23:21

Yeni Anayasa: Adım adım faşizm!

Recep Tayyip Erdoğan

Recep Tayyip Erdoğan | Fotoğraf: Aytaç Ünal/AA

Paylaş

Cumhurbaşkanı Erdoğan, pazartesi günü Cumhurbaşkanlığı kabine toplantısının ardından “Önümüzdeki dönemde yeni anayasa için harekete geçebiliriz” açıklamasını yapmıştı. Bu açıklamanın ardından Erdoğan’ın ‘yeni anayasa’ çıkışı ile neyi hedeflediğine dair yeni bir tartışma başladı.

Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, Erdoğan’ın yeni anayasa açıklamasının “Heyecan verici bir müjde” olduğunu söylüyor. Anlaşılan Erdoğan’ın açıklaması, bakanlar ve AKP yönetimi için de sürpriz olmuş!

Tabii buna şaşmamak gerekiyor. Çünkü yeni rejimde bakanlar, danışmanlar sadece ‘istişare’ için varlar. Kararları ‘tek adam’ veriyor!

Erdoğan’ın ‘yeni anayasa’ çıkışından sonra Meclisteki muhalefet partilerinden “Bu açıklamanın halkın gündemini değiştirme amaçlı olduğu”, “Yapılan açıklamanın Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin işlemediğinin kabulü anlamına geldiği” ya da “Yeni anayasa konusunda AKP’nin sabıkalı dolayısıyla güvenilmez olduğu” gibi tepkiler geldi.

İktidarın borazancıbaşısı Abdülkadir Selvi, aklınca muhalefeti sıkıştırmak için Hürriyet gazetesindeki köşesinden “Muhalefet yeni ve sivil bir anayasa yapılmasına destek verecek mi? Darbe anayasası ile yönetilmeye devam edilecek mi?” diye soruyor.

Geçtiğimiz günlerde Ümit Özdağ’ın açıklamaları üzerinden muhalefetin yeni anayasa çalışmasını “vatana ihanet” gibi göstermeye çalışanlar şimdi utanmadan “Muhalefet darbe anayasasına karşı sivil anayasayı destekleyecek mi?” diye soruyorlar.

Doğrusunu isterseniz Erdoğan, muhalefetin yeni anayasa konusundaki ne dediğini de merak etmiyor. “Cumhur İttifakındaki ortağımızla bir anlayış birliğine varmamız halinde önümüzdeki dönemde yeni anayasa için harekete geçebiliriz” diyor.Çünkü halkın en az yarısının itiraz ettiği ve şaibeli bir referandumla kabul ettirilen ‘Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”nde olduğu gibi, Erdoğan’ı bu ülkenin ve halkın değil; kendi iktidarının ve temsilcisi olduğu sermaye güçlerinin ihtiyaçları ilgilendiriyor!

Yeni anayasa tartışmasıyla ilgili öncelikle şu noktaya dikkat çekmek gerekiyor: Türkiye’de son iki anayasa (1961 ve 1982 Anayasaları) darbe dönemlerinde yapıldığı için “sivil anayasa” tartışmaları genellikle demokratikleşme ekseninde yapılıyor. Dolayısıyla iktidar bugün de “darbe anayasasına karşı sivil anayasa” söylemi üzerinden Erdoğan’ı hâlâ baskıcı-bürokratik vesayetçi merkez karşısında “sivil toplum”un temsilcisi olarak görme eğiliminde olan kesimlerde beklenti yaratmayı amaçlıyor.

Bu arada AKP-Erdoğan’ın darbe anayasasını değiştirme adına gündeme getirdikleri son iki anayasa referandumunu da hatırlatmadan geçmeyelim. İlki, o zamanki iktidar ortakları Gülencilerle birlikte yargıyı ele geçirmek ve siyasi mücadelenin aracı haline getirmek üzere yapılan 12 Eylül 2010 referandumu. İkincisi de yasama, yargı ve yürütmeyi tek adama bağlayan 16 Nisan 2017 tarihli Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi referandumuydu.

Anlayacağınız “sivil”ler tarafından yapılmış olmaları bu değişiklikleri “demokratik” yapmadığı gibi darbe dönemlerini aratmayacak bir şekilde baskıcı-otoriter bir rejim inşa etme hedefiyle yapılmış oldukları gerçeğini de değiştirmiyor.

Zaten bu nedenle 12 Eylül askeri faşist darbesi için “fikrimiz iktidarda” diyen partinin lideri Bahçeli, Erdoğan’ın yeni anayasa çağrısını tereddütsüz sahipleniyor. “Yeni yönetim sisteminin temel yapı taşlarını, vazgeçilmez ilke ve esaslarını daha da geliştirmeyi önceliğine alan bir anayasa ertelenemez ihtiyaçtır” diyor.

Ne için lazımmış yeni anayasa?

Merkezi, otoriter, baskıcı tek adam iktidarının işleyişinin önündeki kimi engel ve aksaklıkların ortadan kaldırılması, yani daha baskıcı bir rejimin kurulması için!

Milletvekillerini hapse koyan, belediyelere kayyum atayan, Anayasa mahkemesinin kararlarını uygulamayan, imza attığı uluslararası sözleşmeleri tanımayan, grev hakkını ortadan kaldıran, atanmış değil seçilmiş rektör isteyen öğrencileri “terörist” ilan eden iktidarın Kürt partisini “itlafı gereken haşere sürüsü” ilan eden ortağıyla yapacağı “sivil” bir anayasa!

Açıktır ki, yapılmak istenen olsa olsa inşa edilmek istenen faşist rejimin önündeki engelleri ortadan kaldırmaya yönelik bir anayasa olabilir!

Sonuç olarak, muhalefet partilerinin yöneticilerine yaptığı ziyaretlerle ittifak görüşmesi adı altında bu partileri içten bölmeye çalışan Erdoğan, şimdi de “darbe anayasasına karşı sivil anayasa” hamlesiyle faşist rejim inşası için zayıflayan kitle desteğini yeniden toparlamaya çalışıyor.

Bu nedenle bu hamleyi “gündem değiştirme”, “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin işlemediğini kabul etme” ya da “iktidarın anayasa konusunda sabıkalı olması”yla izah etmeye çalışmak aymazlık değilse, siyasi körlüktür!

Öte yandan en son Kılıçdaroğlu’nun demokratik üniversite için mücadele eden Boğaziçili öğrencilerin ailelerine yaptığı “sağduyu” çağrısında olduğu gibi; halkın nerede demokratik bir tepkisi ya da hak eylemi varsa orada demokratik bir ülke kurma mücadelesinin dinamikleri yerine “provokasyon” gören bir muhalefet zihniyetiyle bu gidişatın önüne geçilmesi de mümkün değildir!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa