Birer TV’den milyon dolarlara: All-Star işi

1951 kışında NBA popülaritesini artırmanın yollarını arıyordu ve organizasyonun yeni halkla ilişkiler sorumlusu Haskell Cohen’in aklında beyzboldan ödünç aldığı bir fikir vardı: All-Star maçı. Cohen, ligin en iyi oyuncularını bir araya getirecek bu şov maçının önemli bir reklam ve gelir aracı olabileceğini düşünüyordu. NBA’in İlk Başkanı Maurice Podoloff ve takım sahiplerinin çoğu Cohen’la aynı fikirde değildi ancak ona Boston Celtics’in Patronu Walter Brown’ın desteği yetti. Brown, sahibi olduğu Boston Garden’daki organizasyonun tüm risklerini üstlendi ve kumarı kazandı. 2 Mart 1951’deki ilk All-Star maçında Doğu, Batı’yı* 111-94 yenerken salonda 10 bin 94 seyirci vardı. Bu, sezon ortalamasının üç katıydı. Bir başka deyişle yeni bir gelenek doğmuştu.

Cohen, organizasyona katılan ve o dönem zaten zor şartlar altında geçimlerini sağlayan oyuncuların ödüllendirilmesi gerektiğini düşünüyordu. Podoloff ona “Ne verirsen ver ama kişi başı 2.25 dolardan fazla harcama” demişti. Bu, oyuncuların emeğinin hakkını karşılayamazdı. Cohen bunun üzerine yerel bir mağazayla sponsorluk anlaşması yaptı ve ilk All-Star maçında forma giyen tüm oyuncular evlerine birer televizyonla döndü.

Birer televizyonla başlayan All-Star pazarlıkları NBA’de Oyuncular Sendikasının kurulduğu 1954 sonrasında lig & takım sahipleri ve oyuncular arasındaki hak mücadelesinin önemli bir sahnesi oldu. Geçtiğimiz yılki “NBA’i değiştiren emek mücadelesi” serisinde 1964 All-Star maçı boykot girişiminden bahsetmiştik. All-Star hafta sonu, ligin tüm kodamanlarını bir araya getirmesi ve ciddi bir gelir kapısı olmasıyla stratejik bir öneme sahip oldu.

Bugün de öyle ancak modern Oyuncular Sendikasının üç adım geri attığını görüyoruz. Pandemi koşullarında, sıkıştırılmış takvimde, verilen sözlerin aksine 2021 All-Star maçının tüm bunlar söz konusu değilmişçesine oynatılacak olması oyuncuların tepkisini çekiyor.

LeBron James geçtiğimiz hafta bu konudaki rahatsızlığını açıkça dile getirdi. Tarihin en kısa sezon arasının ardından ekonomik kaygılarla erkenden başlatılan ligde oyunculara en azından “All-Star hafta sonu” yerine 5-6 günlük bir nefes alma fırsatı tanınması umuluyordu. Ancak bu beklenti karşılanmadı.

All-Star maçını “Suratlarına atılmış bir tokat” olarak tanımlayan James, “Fiziken orada olacağım ama ruhen değil” dedi. James’e Giannis Antetokounmpo’nun da aralarında olduğu önemli isimlerden destek geldi.

Oyuncular, geçtiğimiz yıl normal sezon sonu ve Play-Off’ların oynandığı “Bubble” esnasında polis şiddeti ve ırkçılığa karşı greve giderek tarihi bir eyleme imza atmıştı. Oyuncular Sendikasının oyuncuların her türlü masada konumunu güçlendirmesi beklenen bu inisiyatiften yararlanmadığı, o günden bu yana tartışma konusu olan her meselede ligin taleplerine boyun eğdiği görülüyor. Sendika Başkanı, aynı zamanda James’in yakın arkadaşı Chris Paul’ün bu tepkiler üzerine farklı bir tutum alıp almayacağını göreceğiz ancak an itibarıyla herkes All-Star hafta sonunun 6-7 Mart’ta Atlanta’da gerçekleşmesini bekliyor.

TrueHoop’un Kurucusu Henry Abbott, bu meseleye dair “All-Star maçı özünde oyuncuları onurlandıran bir etkinlik mi yoksa ticari bir iş (business) mi” sorusunu sordu.

Sanırım son gelişmeler her koşulda esasın “business” olduğunu bir kez daha teyit ediyor. Birer televizyon setinden milyon dolarlara elbette işin boyutu çok değişti ancak etkinliğin pandemi şartlarında insan sağlığını riske atacak bir sirkülasyona neden olduğunu düşünürsek bu işin bu kadar hafifsenmesi kimlerin hangi önceliğe sahip olduğunu gösteriyor.

* O dönem ligin en “Batı” takımı Minneapolis Lakers’tı. NBA’in ilk dönemlerinde “Batı” aslında ABD’de “Ortabatı” olarak geçen, Illinois, Michigan, Indiana, Ohio gibi eyaletleri kapsayan bölgenin takımlarını imler.