Tele-tıp

Fotoğraf: Envato
Pandeminin erken dönemlerinde sosyal medyada İsrail’e dair bir video dikkatimi çekmişti. Önce içinde uzaktan tıbbi muayene amaçlı cihazlar olan küçük bir paket bir evin önüne bırakılıyor. Ardından muayene edilecek kişi ile görüntülü konuşma yapılarak hasta yönlendiriliyor. Ağzını açıp ışıklı aparatı kullanması ile boğazı değerlendiriliyor. Sonra hortumsuz dinleme cihazını nefes alıp vererek göğüs kafesinde dolaştırması söylenip akciğerler dinleniyor, sesler kayıt altına alınıyor. Yine tansiyon ve ateş ölçer ile uzaktan veri alınıyor. Tamamı dijital. İşte buna ‘tele-muayene’ deniyor.
Tele-tıp uygulamasının halk nezdinde en katılımcı uygulaması bizde de pandemi günlerinde başladı. Temaslı veya test pozitif olgulara filyasyon ekiplerince eve ilaç bırakılması, olguların hastaneye yatırılmadan evden izlenmesi, telefon ile olguların gözetim altında tutulması, cep telefonuna indirilebilen e-nabız ve HES (Hayat eve sığar) uygulamaları somut örnekler.
İsrail ve bize dair pandemide tele-tıp uygulamaları arasındaki bariz fark, orada izlemin güncel dijital muayene bulgularına yani kanıta bizde ise daha ziyade kanaate dayanması olsa gerek.
Tele-tıp tarihinin ilk örneği 1905 yılına dayanır. O tarihte Hollanda’da Dr. Eindhoven’ın telefon hatları üzerinden EKG (Elektrokardiyografi) iletimini gerçekleştirir. Tele-tıp salt teknoloji yardımı ile uzaktan muayeneyi kapsamaz. Tele-tıp sağlığa dair bilişim ve iletişim teknolojilerinin kullanımı ile uzaktan işlem yapma özelliğini içeren etkinlik, hizmetler ve sistemleri de kapsar.
Tele-tıp günümüzde alt disiplinlere de ayrılmaya başladı: Tele-radyoloji, tele-radyoloji, tele-psikiyatri, tele-dermatoloji, tele-cerrahi, tele-konsültasyon, tele-evde bakım vb...
Bizde tele-psikiyatri pandemide görüntülü arama ile epeyce ilgi gördü. Özellikle risk gruplarındaki psikiyatrlar eski izlem hastalarını WhatsApp üzerinden izlemeye devam etti. ‘Kırmızı Oda’ adlı televizyon dizisi ile geniş kitlelerce bilinirliği arttı.
Akıllı telefon ve saat uygulamalarının varlığı ve yaygınlığı tele-evde bakım için yeni bir alan yarattı. Artık akıllı saatler ile evde kalbin EKG’sini çekmek, nabız ve tansiyon ölçmek, kanda oksijen satürasyonuna bakmak, ek aparatlar ile tam gün kan şeker izlemi yapmak ve bunu anlık olarak sağlık birimlerine iletmek mümkün. Hatta Japonya’da ‘akıllı tuvaletler’ ile idrar ve gaita tahlili verilerini almak bu kulvara dahil oldu bile.
Tele-cerrahide uç nokta robotik cerrahi olsa gerek. Bir başka şehir veya ülkede olan bir hastayı uzaktan ameliyat edebilmek!
Tele-radyoloji ise gerek dünyada gerek ülkemizde yaygınlığı en hızlı artan uygulama oldu. Özellikle acil servislerde bilgisayarlı tomografi kullanırlığının artması ama sürekli bir radyolog bulunmaması uzaktan yorumlamaya olan gereksinimi artırdı. İnternet üzerinden bir başka kentten radyoloğun yazdığı raporlar yaygınlaştı.
Bu arada pandemi ile birlikte özellikle kronik hastalıklara dair çözüm olarak ‘Tele-tıp poliklinik sistemleri’ daha fazla dillendirilir oldu. Misal mart 2020’de “teletıp poliklinik sistemi” Ege Üniversitesi Hastanesinde uygulamaya geçirildi.
Bizde tele-tıp diğer ülkelere göre daha hızlı kabul görebilir kanaatindeyim. Tanıdık bir hekime tetkik gönderip görüş istemek oldukça yaygın. Denebilir ki kurumsal tele-tıp yeterince gelişmeden WhatsApp-tıp pek revaçta bizde.
Elbette tele-tıp bahsinde yeni etik sorunlar ve olası riskler mümkün. Önümüzdeki yazılarımda ele almaya çalışacağım.
Sağlıcakla kalın.
Evrensel'i Takip Et