Onlar uzaya biz göğe

Fotoğraf: Mürsel Ç.
Rusya’dan aldığı S-400’leri hangarda saklayabilmek için bile ABD’nin rızasını almaya çalışan bir ülkenin uzaya uydu göndermeye kalkması müjdeliktir gerçekten? Fakat ABD, Çin, Rusya, İngiltere, Japonya, Kanada vs. gibi ülkeler tarafından zaten parsellenmiş olan bir aleme, siha’ları ve iha’ları aşmayan bir ufukla (teknoloji ile) gözünü dikmenin biraz kendini bilmezlik olduğunu hesaba katmazsak. Olamadığı her yere yerleşebileceğini, alamadığı her şeyi alabileceğini, etraftan dolanıp hedefi tutturabileceğini varsayan taşra kurnazlığı her duvara tosladığında yaptığı gibi, belki yüz kere, yerli otomobilin yolda olduğu iddiasıyla telafi edecek değildi. Geçti o dem. 2020 Ekim’inde Karadeniz’de doğal gaz bulmakla, şimdi de uzay müjdesiyle ortalığı topluyor. Kanal İstanbul’a ise girmeyelim, o rutin değil, bahar temizliği.
Boğaziçi’ne atanan kayyuma karşı eylemler sürer ve yeni rektörün tez intihali konuşulurken verildi bu müjde. Çok sayıda akademisyeni işten atıp alelacele hazırlanmış intihal tezlerle üreyen kadroyla yığınak yaptığı akademiyi Trakya Üniversitesi dekanı gibilerinin çiftliği haline getiren bir iktidarın uzaya hangi teknolojik ve akademik formasyonla çıkacağını anlamak zor. Sabah işe gidip gece ava çıkan dekan türündeki iliştirilmiş kadrolar, yeterli zaman ayıramadıkları tezlerini başkalarından ‘alıntıladıkları için bir boş kümeden ibaret. Şimdi kendi hak edilmemiş mevzilerini korumak için kayyuma itiraz eden meslektaşlarını ve öğrencilerini tehdit etmekle meşguller. İntihalsiz ve icazetsiz adım atamadıklarından ancak muhtemel uzay aracına isim bulma kuyruğuna girecekler.
Bir araştırmaya göre 2007- 2016 yılları arasında yüksek lisans ve doktora tezlerinin yüzde 34’ünde “ağır intihal” vakası tespit edilmişti. Yani her üç tezden biri çalıntı. Fakat intihal sadece akademide ortaya çıkan bir duruş değil. O bir tarz aynı zamanda. CB’nin, uzaya çıkılacağı müjdesi verdiği parti grup toplantısında ana muhalefet partisinden rol çalarak belediyelere çatması da bunu doğruladı. Tek adam rejiminin alameti farikası iktidarı tekelinde toplamak değil demek ki, muhalefete de yapacak iş bırakmamak üzere söylem aşırmak.
İntihal araştırmasını Boğaziçi Üniversitesi yapmıştı. Boğaziçi Üniversitesi’nin kayyum atamasına karşı direnen öğrencileri polis onları ‘aşağı bak’ diyerek tartaklarken “aşağı bakmayacağız” sloganı doğdu ve bu söz kayyum eylemlerinin simgesi oldu. Yere bakmayı reddeden Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin bazıları ev hapsine alınarak ayaklarına cihaz bağlandı. Böylece yere sabitlendiler ki yürüyüp kanatlanamasınlar. Sayısı giderek çoğalan, ‘göğe bakan Boğaziçililer’i destekleyenlerin dikkatini çelmek için ise öğrencilerin sloganı uzay balonuna intihal edildi. Diyorlar ki madem göğe bakacaksınız, gösterdiğimiz yere, uzaya bakın.
Hayır, uzaya uydu gönderme konusunun gündem değiştirmekle alakası yok. Müjdelerin ve vaatlerin boyutu büyüdükçe kendi çapının da büyüyeceğini düşünen bir iktidar var karşımızda. Dolayısıyla uzay vaadi gayet işlevsel. Hayat eninde onsunda bu iri vaatleri boşa çıkarsa da iktidar bir hayalden diğerine sıçrayarak çıkıyor sorumluluk alanından. Uçtuğuna inanıyor da. Mega proje için İstanbul’u kazıyor, mavi vatanı kurtarmak adına Libya’ya müdahale ediyor, sınır ötesinde kaymakamlık kuruyor. Bunca eforun sonucu o büyük hayallerden elde kalana fit olmaktan ibaret. Tıpkı üç ay önce ‘kendi aşımızı yapıyor’ken Biontech aşısını yurtdışındaki, Türk asıllı iki bilim insanının bulmasıyla avunmak gibi. Ya da kullanılamayacağı baştan belli silahlara gözü kapalı ödenen milyonlarca doların boşa gittiği gerçeğiyle yüzleşmek ve Suriye’de koloni kurma hayallerinin sonunda sınır ötesinde ancak bir hastane, iki okul, bir kaymakamlık kurmakla yetinmek gibi. Şimdi o milyonlarda doların yatırıldığı S-400’lere ne olacağı belli değil. Yiğit, tatbikattan tatbikata tozunu alıp S-400’lerini hangarına geri yerleştiren Yunanistan’dan yapılan kuru intihale muhtaç kalmış demek ki. ABD’ye ‘bu yöntemi kabul et’ ricasında. Ama uzaya çıkacak.
Buyursun. Biz yine göğe bakalım.
Evrensel'i Takip Et