‘News of the world’ ve Türkiye’den haberler
Tayyip Erdoğan | Fotoğraf: AA / New of the World film afişi
İnsanların etraflarında neler olup bittiğine dair merakı ve kendilerini güvende hissetme ihtiyacı haberin doğuşunu gündeme getiren koşulları da hazırladı. İlk ve Orta Çağlarda, “tellalların” kendilerine verilen duyuruları kalabalıklara sözlü olarak aktarmalarından, haberin henüz oluş aşamasında iletildiği günümüzün teknolojilerine gelindi.
Bu ilginç serüvenin içinde ‘sahip olma’ güdüsü adeta motor işlevi gördü. Büyük kalabalıklar, kendilerini koruyabilmek ya da hayatlarını biraz olsun kolaylaştırabilmek için haberin bilgisine sahip olmak isterken, mülk sahipliği ve ona bağlı iktidar süreçlerinin şekillenmesiyle de haber, kontrol altına alma isteğinin bir aracı kılınmaya başlandı.
Senaryosunu Paulette Jiles’ın aynı isimli romanından (2016) uyarlayarak, Luke Davies ile birlikte yazan Paul Greengrass’ın yönetmenliğini de yaptığı ‘News of the World’ (Dünyadan Haberler), beyazperde aracılığıyla haberin tarihi bakımından ilginç bir döneme de zoom yapıyor: Gezgin haber okuyuculuğu.
Dört yıl süren (1861-1865) Amerikan İç Savaşı’nda piyade yüzbaşısı olarak görev yapan San Antonio’lu Eski Matbaacı Jefferson Kyle Kidd (Tom Hanks), artık hayatını “gezgin haber okuyucusu” olarak kazanmaktadır. Atının sırtında, çantasındaki gazetelerle kasaba kasaba gezen Jefferson, bir mekanda topladığı insanlara on cent karşılığında, biraz da bir gösteri havasında haberler okumaktadır:
“İnsanı zengin eden bir uğraş değil. Mesleğim matbaacılıktı. Bir matbaam vardı. Gazete basardım. Sonra savaş başladı. Bittiğinde her şeyimi kaybetmiştim. Hiçbir şeyim kalmamıştı. Kendime yeni bir hayat kurmak zorunda kaldım. Artık gazeteleri basamıyordum ama okuyabiliyordum. Kasaba kasaba dolaşıp yaptığım şey bu.”
Bu yazı bir film eleştirisi iddiası taşımadığı için, sadece konumuz bağlamındaki özellikleriyle devam edelim. Savaş Gazisi, Eski Matbaacı Yüzbaşı Jefferson, 1870 yılında Kuzey Teksas’taki bir kasabada gün biterken haber okumak için karşısında toplanmış olanlara şöyle seslenir:
“Gün doğumundan gün batımına kadar çalışırsınız, gazete okuyacak vaktiniz olmaz. Bırakın bu işi sizin için ben yapayım. Dünyada olan büyük değişimlerden haberdar olun.”
Ardından çeşitli gazete nüshalarından seçtiği haberlere geçer:
- “Menenjit salgını ayrım gözetmeksizin Kuzey Teksas’ta yayılıyor. Şu ana kadar, 2 ayda 97 can aldı.
- Pasifik Demiryolu Komitesi bugün yaptığı oylamada Kansas sınırından Teksas’a kadar yeni bir hat oluşturulmasına karar verdi. Bu Kızılderili rezervinden geçecek ilk demir yolu olacak.”
İlk haberin ardından endişeli sesler yükselir ve yüzler gerilirken, ikinci haber ise coşkuyla karşılanıyor.
Ve 151 yıl sonra, bu kez Türkiye’de Cumhurbaşkanı Erdoğan, ekranlarının başındaki çok daha büyük bir kalabalığa sesleniyor:
“Milli Uzay Programı’ndaki birincil ve en önemli hedefimiz Cumhuriyet’imizin 100’üncü yılında Ay’a ilk teması gerçekleştirmektir. İnşallah Ay’a gidiyoruz.”
ABD ve Rusya arasında Soğuk Savaş döneminin önemli yarış teması, onlardan yarım asır sonra Erdoğan tarafından, pandeminin ortasında aşı bekleyen ve yüksek orandaki vaka ve ölüm sayılarıyla tedirgin bir biçimde yaşayan, üst üste gelen zamların yorduğu, işsizliğin giderek arttığı Türkiye’de bir ‘müjde’ olarak sunuluyor.
Evrensel Muhabirleri Seren Elataş ve Volkan Pekal’ın Adana’da servis beklerken konuştukları ve Erdoğan’ın açıklamaları ile Milli Uzay Programı’nı sordukları işçilerden Muhammet Ali Güney, “Ay’a çıkacağız demiş. Hiçbir zaman bilimin karşısında durmadık ama insanların eksikleri var. Zorda olan insanlar var, asgari ücretle çalışan insanlar var, pandemi nedeni ile çalışmayan, aylardır boşta olan insanlar var” diyor. Bir gıda toptancısında çalışan Erhan Kılıç da, aynı soruya şu yanıtı veriyor: “Çocuk bir ayakkabı istese alamıyorum. Çocuklar da artık bir şey istemiyor. Çünkü onlar da farkında, bıkmışlar. Durum kötü ve daha da kötüye gideceğini düşünüyorum. Yerin dibine girmeyelim de uzaya da gitmeyelim. İnandırıcı gelmiyor. Artık haberleri izlemiyorum.” (Evrensel, 12 Şubat, 2021)
Kuşkusuz Erdoğan’ın müjdesi ile heyecan duyan bir kitle de vardır ama bu, şu can alıcı sorunun önemini ortadan kaldırmıyor: Erdoğan’ın Ay’a gitme iddiası, neden 151 yıl önce, Kuzey Teksas’ın bir kasabasında bulundukları bölgeden demir yolu geçeceğini duyan insanların büyük coşkusu gibi karşılanmıyor?
Çünkü insanlar yaşadıkları zor hayatı biraz olsun kolaylaştıracak gelişmelerin haberini duymak istiyorlar.
İktidarı tahkim için milli başarıların icadı yerine, halkın her gün yaşadıkları sorunların icabına hizmet edecek haberler yani.
- Kürt meselesinde bir ihtimal daha olmalı 13 Aralık 2024 04:57
- Sınırımızdaki yeni Afganistan ve kaostan rant devşirmek 09 Aralık 2024 07:00
- Geniş atılan ağda çıkışı aramak... 02 Aralık 2024 06:55
- Türkiye zor bir değişimin ağır sancılarını yaşıyor 25 Kasım 2024 06:35
- Ebedi barış mümkün mü? 18 Kasım 2024 04:23
- İki güncel rapor eşliğinde Kürt meselesini tartışmaya devam 11 Kasım 2024 04:47
- 'Çöle çevirdikleri yere barış geldiğini söylüyorlar' 06 Kasım 2024 05:33
- Bir siyaset olarak 'terörle mücadele' 04 Kasım 2024 07:07
- Erdoğan’ın Mevlana vurgusunun hikmeti ne olabilir? 31 Ekim 2024 08:07
- Mayınlı bir süreç 28 Ekim 2024 05:10
- Yenidoğan çetesi: Çürümenin ekonomi politiği 21 Ekim 2024 05:00
- Barışa kapı açmak mı, süreci yönetmek mi? 14 Ekim 2024 05:00