Ay’a gitmeler ve genç intiharlar!..
İŞKUR önündeki kuyruk | Fotoğraf: DHA
Giderek ağırlaşan politik koşullarda yaşıyoruz. Bu, her gün halkın belirli bir bölümünün “sırtında” sınanıyor. Bu sınamalar artık eskisi gibi yerel ve tecrit edilmiş kalmıyor. Giderek herkesi ilgilendirdiği daha geniş kesimlerce anlaşılıyor ve tepki, hedef alınanlarla sınırlı kalmıyor. En son Boğaziçi’de gençlerle öğretim üyelerine yönelmişti dayatma ve baskı. Ve “olmaz” yanıtının ardından özellikle öğrencileri hedefleyerek doruklardan başlayıp polisle mafya bozuntularında somutlandı taarruz.
Lakin ağırlaşan yalnızca politik koşullar değil. Bu ağırlaşmanın kaynak ve tetikleyicilerinin başında ülkenin ekonomik koşullarının ağırlaşması geliyor. Ülke ekonomisi tam bir batak olmakla kalmıyor, işçi ve emekçileri yaşamından bezdirici niteliğiyle can yakıyor.
Bunu bilmeyen yok. En iyi bilenlerden biri Damat Berat’tı. Gönderildi. Sn. C. Bşk. da çarşı-pazar dolaşmıyor, ekmek kaç liradır, sıvıyağ ne kadar, peynir, zeytin, patates, soğan, makarna, bulgur ne alemde, insanlar bunları yiyebiliyorlar mı haberdar olmasa bile, durumun kritikliğini en iyi bilenlerden. Bu nedenle aya gitmek gibi olmayacak işlerden söz edip kabusu dağıtmaya çalışıyor. Türkiye aya gidecekmiş! Bir ara da Karadeniz’de doğal gaz bulmuştuk! Unutuldu, sözü bile edilmiyor artık. Bakalım yarın sırada hangi “Cambaza bak” vardır?
Ekonominin emekçinin kabusunu oluşturan felaketli durumu, öyle yukarılardan bilindiği gibi değil. Tam bir dehşet! DİSK-AR genç işsizlik oranını yüzde 43 olarak veriyor. Yaklaşık iki gençten biri işsiz yani. Üstelik eğitimli nüfusta işsizlik azalmıyor, artıyor.
İşsizliğin ne demek olduğunu işsiz kalan bilir. C. Bşk. da bilmez, Bay Cengiz ya da Ağaoğlu ya da Koçlarla Sabancılar da. İflasa yaklaşıp bazısı eden alt kesimleri iliklerinde hissetmeye başlar, ama durumunu korumakta olan orta sınıf da bilmez. Yarının işsizi işçi bilir en çok. Ücretsiz izne ayrıldığında yaşadıklarından bilir. Kısa süre içinde yenisini bulma şansına sahip olabilse bile işten çıkarılanlar bilir.
Üstelik sadece işsizlik değildir. İşçinin, en çok da kaçak çalıştırılan sendikasız sigortasız işçinin, asgari ücretlinin, hatta krizdir, pandemidir denip işsizleri gösterip asgari ücretin de altında çalışmaya zorlanan işçinin çalıştığı zaman da hali yamandır. Ve bu da bilinmez, bilmezden gelinir. Doğal gazdı, Kanal İstanbul’du, Ay’dı falan dikkatlerden kaçırılmaya çalışılır. Ama yaşam koşullarının berbatlığının işçinin dikkatinden kaçması imkansızdır. Yaşar çünkü. Ya da tahammül edemez olur, yaşayamaz, vazgeçer böyle yaşamaktan!
İntihar, en çok işçinin, işsiz kalan, yaşamını sürdürmekte zorlanan emek gücünü satıp geçinmeye çalışarak güç bela yaşamakta olanların sorunudur. Sonunda, belki başka sorunlarla bir arada en çok kimi boğuyor, yaşamından bezdiriyorsa, onu intihara sürükler.
Alın, sadece Kocaeli’de beş gün üst üste gelen intiharları! İntihara sürüklenmek kolay değildir. İnsanın kendi yaşamına kendisinin son vermesi kolay değildir. Çılgınlık anıdır. Başka nedenleri de olabilir, ama en başta açlık hayatı çekilmez kılar. İşsizliğin peşi sıra sökün eden açlık!
Kocaeli İşçi Sağlığı İş Güvenliği (İSİG) Meclisi son 8 yılda en az 506 işçinin ağır çalışma koşulları, yoksulluk ve işsizlik nedeniyle intihar ettiğini söylüyor. “Açım, işsizim, çocuklarıma ekmek götüremiyorum” diyerek kendisini yakan işsiz için bu ülkede valinin “Kalp krizinden öldü” dediği hatırlanacaktır! Kapitalizmin kaçınılmaz yol arkadaşı olan ve “Biz biliriz” diyen yönetenlerin ekonomi politikalarının katkısıyla ülkenin sürüklendiği krizle intiharların bağlantısı gizlenmeye çalışılır. Ucu kendilerine dokunacaktır çünkü!
Nedeni en başta işsizlikle yoksulluk ve derinleştiricisi krizdir, ancak intihara sürükleyen umutsuzluktur! Çözümsüzlüktür, çözüm oluşturma acizliğidir. Umudu var edecek olansa biziz, hepimiziz, başta işçi sınıfı olmak üzere, halktır. Ama örgütlü halk. Egemenler umutsuzluğun yayıcısıdır. Değiştirecek olan, toplumsal muhalefettir, ne yapacaksak biz yapacağız. Sadece laf üretip yukarılarda ufak-tefek değişiklikler peşinde olan burjuva muhalefet değil!
- Ortadoğu yeniden dizayn edilirken... 10 Aralık 2024 05:08
- Esad’la görüşüp anlaşma mı, kavga mı? Hangisi? 03 Aralık 2024 06:45
- CHP ile Cumhur ve sınama yanılma… 27 Kasım 2024 06:45
- Papatya falı ve havuçla sopa... 19 Kasım 2024 04:58
- İngiltere'de Kasım Gelincikleri ya da 'şehitleri anma' günü 12 Kasım 2024 04:26
- Hoş geliyorsun faşizm… 06 Kasım 2024 04:55
- İşçi sınıfının ekonomik mücadelesinde kendisinden başka güvenecek kimsesi yoktur! 22 Ekim 2024 04:50
- Bahçeli, MHP ve terör... 17 Ekim 2024 05:43
- CHP ile nereye kadar? 15 Ekim 2024 05:11
- Sadece İsrail mi terörist? 08 Ekim 2024 04:51
- İsrail’le uzlaşıp anlaşma mı, mücadele mi? 06 Ekim 2024 03:57
- Haydut başı: Amerikan emperyalizmi 01 Ekim 2024 05:02