17 Şubat 2021 23:55

Garê Hadisesi ve anayasa

Sülayman Soylu, Hulusi Akar, Kemal Kılıçdaroğlu

Fotoğraf: Barış Oral/AA

Paylaş

Kimine Roboskî, kimine İdlib’i çağrıştıran bir durum hasıl oldu: Felaket sonuçlar doğurmuş bir operasyonun siyasi sorumluluğu nasıl kaldırılacak? Bu durum siyasi aktörlerin niyetlerinden bağımsız, siyasetin ürettiği bir sonuç. Ekonomik, mali, sosyal, diplomatik, askeri uygulamalar sonuçları itibarıyla kaçınılmaz olarak siyasi sorumluluk üretirler. Bir uygulama, istenilen hedefe ulaşmamışsa “neden” sorusu bir teşkilatta ister istemez dolaşıma girer. Ancak bu soruyu her teşkilat aynı şekilde işleme koymaz.

Garê’de rehine kurtarma olarak ilan edilen bir askeri operasyonun rehinelerin ölümüyle sonuçlanmış olması operasyonun plan ve uygulamasının sorumluluğuna ilişkin soruları gündeme taşıyor. İktidar kanadı ilk açıklamalarda bir yandan operasyonun muradına ermediğini dile getirirken, öte yandan operasyonun daha büyük bir harekatın parçası olduğunu ve bu harekatın başarılı olduğunu, karşı tarafa kayıplar yaşattığını vurguluyor.

Yürütmeyi temsilen Cumhurbaşkanı, kendisini tartışma dışında tutmaya özen göstererek, tartışma zemini olarak Meclisi işaret etti. Böylece operasyonun siyasi sorumluluğunu Meclisle paylaşmayı uygun gördü. Bu yordam başkanlık sistemlerine yabancı değil. ABD başkanları bu tür operasyonların çeşitli evrelerinde Kongrenin parti grubu liderlerini ve savunma, güvenlik, istihbarat, dış politika gibi konularda uzman komisyonların yöneticilerini karar ve bilgilendirme sürecine dahil eder. Cumhurbaşkanı da operasyon bitip sonuçları belirdikten sonra Savunma Bakanı Hulusi Akar ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yu, CHP ve İYİP’e yollayarak onları bilgilendirmiş. MHP, zaten bakanları Mecliste dinlediklerini söyleyerek ziyarete gerek olmadığını açıklamış.

HDP ise dışlanmış parti olarak ziyarete değer bulunmamış. İçişleri Bakanlığı 40 ilde yürüttüğü operasyonlarda aralarında HDP il ve ilçe başkanlarının da bulunduğu toplam 719 kişinin gözaltına alındığını açıkladı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı HDP Milletvekilleri Hüda Kaya ve Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun da dahil olduğu sosyal medya kullanıcıları hakkında provokatif paylaşımlar yaptıkları iddiasıyla bir soruşturma başlattı. Dışlanan ve ötelenen bir konumda olsa da HDP, parlamentodaki tartışmalarda geçmişte askerleri kurtarmak için aileler ve milletvekillerinin ortak çabalarına ve operasyon planının kurtarma amacıyla tutarlı olmadığına dikkat çekti.

İki bakan, CHP ve İYİP’e ziyaretlerini takiben Meclise izahat verdiler. Geçenlerde Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, 1921 Anayasası ruhuyla yeni bir anayasa yapmaktan bahsetmişti. 1921 Anayasası geçerli olsa Akar ve Soylu’nun bakan olarak tek tek güvenoyunu sağlaması gerekirdi. Oysa bakanlar izlenilen siyaseti ve uygulamayı Meclisin onayına sunmadılar, Meclisi bilgilendirdiler. İçişleri Bakanı sabahki görüşmede CHP liderinin kendisine sorduğu soruların yanlışlığından yakındı ve ana muhalefeti eleştirdi. CHP grup başkan vekilinin bakana cevap vermesi üzerine, AKP grup başkan vekili “Genel başkanlara sadece genel başkanlar cevap verir” diyerek meclisteki tartışmayı kontrol etmeye çalıştı.

CHP lideri Kılıçdaroğlu ise grup konuşmasında 1921’in ruhunu çağırdı: Kuvayi Milliye ruhunun taşıyıcısı olduğunu söyleyerek CHP’nin cumhuriyetten önce kurulduğunun, cumhuriyetin kurucusu olduğunun altını çizdi. Kılıçdaroğlu’na göre esas mesele iktidarın devleti yönetmeyi bilmemesi, becerememesi. Kılıçdaroğlu önceden müjde verilecek diye ilan edilen kurtarma operasyonu sonucunun neden Malatya Valisi tarafından açıklandığını sorguluyor, İdlib’de de açıklamanın Hatay Valisi tarafından yapıldığını hatırlatıyor. Valileri tarafsızlığa davet ediyor.

Kılıçdaroğlu’nun itirazı, siyasi sorumluluğun ortadan kalkmadığı ama giderek emir-komuta zincirinin alt basamaklarına doğru kaydığına dair önemli bir işaret içeriyor. Bu gelişmenin devlet işleyişinde sorun üreteceği muhakkaktır, ancak meselenin CHP ve diğer muhalefet partilerinin dile getirdiği gibi salt liyakat ve devleti yönetme bilgi ve becerisi olmadığı da açıktır. CHP liderinin Cumhurbaşkanının yanıtlaması için dile getirdiği beş soru, esir askerlerin kurtarılması için geçmişte başlatılan girişimlerin ve önerilen yöntemlerin neden hayata geçirilmediğini sorguluyor. Daha önce devlet politikası menüsünde olan ve uygulanan bu seçeneklerin değerlendirilmemesini eleştiriyor.

Bakanların meclis açıklamaları ise bu menüden başka bir seçenek olmadığını vurgulayarak operasyonun sorumluluğunu hafifletmeye çalışıyor. Eğer seçenek yoksa ya da kabul edilebilir değilse mevcut politikanın sonuçlarının doğal olarak meşrulaşacağı umut ediliyor. Giderek seçenekleri daralan bir iktidar için riskli bir varsayım.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa