Kovid-19 salgınının yarattığı ekonomik sorunlar altında ezilen milyonlarca insan, iktidardan sorunlarına acil çözümler üretmesini beklerken, iktidarın uzun süredir bambaşka konu ve gündemlerle meşgul olmaya devam ediyor. Bu durum, salgının yarattığı sağlık ve ekonomik sorunların önümüzdeki aylarda daha da ağırlaşması ihtimalini güçlendiriyor.

DİSK-AR, şubat ayı başlarında yaptığı bir araştırma ile salgın döneminde hükümetlerce yapılan nakit harcama ve gelir desteklerinin tek tek ülkelerin milli geliri içindeki payını gösteren veriler paylaşmıştı. Araştırma sonuçlarına göre Türkiye, mart 2020’den bu yana nakit harcama ve gelir desteğinin GSYH içindeki payının en az olduğu iki ülkeden biri (diğeri Arnavutluk) olarak dikkat çekiyordu.

Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı,  hafta başında yayımladığı ‘Sosyal Koruma Kalkanı’ verilerine göre Türkiye’de, kovid-19 kapsamında yapılan toplam nakit desteği 52.7 milyar TL olarak açıklandı. Nakit desteğinden işçilere ve hanelere yapılan destek miktarı 49.5 milyar TL. İşsizlik Sigortası Fonundan yaklaşık 2.5 milyon işçiye aylık 1168 TL (2021 yılı için 1420 TL) nakdi ücret desteği (ücretsiz izin ödeneği), 3.8 milyon işçiye kısa çalışma ödeneği ve 995 bin işsize işsizlik ödeneği olmak üzere, toplamda 7.2 milyon işçiye toplamda 41 milyar TL nakit destek sağlanmış. Erdoğan ve iktidarının bütün tantanasına rağmen, salgınla mücadele adına iktidar tarafından aktarılan toplam nakit desteği miktarı sadece 6.4 milyar TL. IBAN üzerinden halktan toplanan bağış miktarı ise 2 milyar TL.

Ülkenin hazinesinin önceden boşaltıldığı için, salgın sürecinde kullanılan kaynakların büyük bölümü İşsizlik Sigortası Fonundan (İSF) karşılanmış görünüyor.  Mart 2020 ve şubat 2021 dönemleri arasında Türkiye’de yapılan toplam 49.5 milyar TL’lik nakit transferin 41 milyar TL’sinin (yüzde 83) doğrudan işsizler için kurulan İSF kaynaklarından kullanılması, iktidarın ‘Salgınla mücadelede başarı gösteren sayılı ülkelerden birisiyiz’ söyleminin içinin ne kadar boş olduğunu gösteriyor.  

Türkiye’de iktidar tarafından övgüyle bahsedilen toplam ekonomik desteklerin (teşvikler, prim destekleri, vergi kolaylıkları vb.) önemli bölümünün büyük işletmelere, şirketlere ve bankalara sağlanan kolaylıklardan oluşuyor. Salgından doğrudan etkilenen emekçilere, küçük işletme sahiplerine ve bu işletmelerde çalışanlara yönelik doğrudan destekler içinde en az nakit destek ve harcama yapılan ülke yine Türkiye.

Gençler ve kadınlar başta olmak üzere, çalışma çağındaki nüfusun önemli bölümü uzun süredir işsizlik tehdidiyle karşı karşıya. Gıda fiyatları başta olmak üzere, temel tüketim ürünlerindeki fiyat artışları hız kesmeden devam ediyor. Öte yandan bu yılın ocak ayı bütçe verilerine göre bütçe açığı 24.2 milyar TL’ye ulaşırken, son bir yıl içinde faiz ödemelerindeki artış geçen yıla göre yüzde 38 artmış. Tek başına bu veriler bile acil nakit ve gelir desteği bekleyen milyonlarca insan için harcanması gereken kaynakların nerelere gittiğini gösteriyor.

İktidarın salgının daha fazla yayılmasını engellemek, yaşanan iş ve gelir kaybının yarattığı ağır ekonomik sorunları hafifletmek için somut adımlar atmamakta direnmesi, ekonomik ihtiyaçların halkın sağlığından daha öncelikli görülmesinin bedeli her geçen gün ağırlaşıyor.

Salgın, ekonomi, sağlık ve eğitim başta olmak üzere, hemen her alanda her şeyin adeta ‘bıçak sırtı’ durumunda olduğu kritik bir dönemden geçiliyor. Buna rağmen iktidarın varlığını sürdürmesi adına attığı tehlikeli adımlar, önümüzdeki süreçte salgının yarattığı sorunlardan çok daha fazlasının gündeme gelmesi ihtimalini güçlendiriyor.

Evrensel'i Takip Et