Oyunlar, oyuncular ve medya

Fotoğraf: Olya Adamovich/Pixabay

Oyunlar ve etkileri Türkiye’de çoğunlukla medyanın “Buradan bize trafik gelir” yaklaşımı ile hazırladıkları, oyun oynamayan ebeveynleri hedefleyen, oyunları ve oyun oynamayı şiddet, bağımlılık ve asosyallik gibi çeşitli olumsuzluklarla bağdaştırdıkları haberlerle gündem olabiliyor. Son yıllarda yapılan ve oyunlar ile iddia edilen olumsuzluklar arasında bir bağ olmadığına işaret eden çalışmalar ise muhtemelen getirecekleri trafik düşük olduğundan medyada kendine pek yer bulamıyor. Oyunlara dair yine böyle medyada kendine pek yer bulamayan bir makale 10 gün kadar önce Royal Society Open Science dergisinde yayımlandı. Makalenin başlığı “Video oyun oynamak iyi olma hali ile pozitif ilişkili” [0].

Çalışma Plants vs. Zombies: Battle for Neighborville (PvZ) ve Animal Crossing: New Horizons (AC:NH) oyuncularından toplanan hallerine, motivasyonlarına, tatminlerine dair verilerle söz konusu oyunların şirketlerinden alınan uzaktan ölçüm verilerinin birleştirilmesi üzerine kurulu. 471 PvZ ve 2756 AC:NH oyuncusunun uzaktan ölçüm verileri ve anket yanıtları üzerinden çalışmanın vardığı sonuçlar ise medyanın oyunları ele alış şeklinin aksi bir duruma işaret ediyor. Çalışmanın ortaya çıkarttığı ilk önemli veri oyuncuların kendi oyun oynama sürelerine dair tahminlerinin çoğunlukla abartılı olduğu ve uzaktan ölçümle belirlenen gerçek oynama sürelerinin çoğunlukla daha düşük olduğu. Bu veri oldukça önemli çünkü bugüne kadar oyun oynama süresini bir parametre olarak kullanan çalışmaların neredeyse tümü oyuncuların kendi oyun oynama sürelerine dair beyanlarına dayanıyor. Eğer oyun oynama sürelerinin beyanına dair genel eğilim benzer ise önceki çalışmalarda girdi olarak kullanılan oyun oynama sürelerinin de abartılı olduğunu ve bu veri ışığında yeniden ele alınmaları gerektiğini söyleyebiliriz.

Çalışmanın ortaya koyduğu bir diğer önemli veri ise medyada genelde sunulanın aksine oyun oynanan süre ile iyi olma hali arasında küçük de olsa pozitif bir bağ olduğu. Bu küçük bağ oyun oynamanın insanlara iyi geldiğini iddia etmek için yetersiz olsa da oyunların insanları olumsuz etkilediğine dair çizilen tabloları tartışmalı kılmak için yeterli. Elbette bu çalışmanın yetersiz kaldığı yerler var. Bunlardan belki de en önemlisi ele alınan oyunların çok fazla şiddet ve rekabet içermemesi. Bu çalışmanın metodolojisinin şiddeti daha yoğun ve daha görsel olarak güçlü içeren oyunlarda ya da rekabetin katbekat daha fazla olduğu oyunlarda denenmesi halinde sonuçlar ne kadar benzer olur orası belirsiz. Yine bu çalışmanın 18 yaşından büyük oyuncular arasında yapıldığını da hatırlatalım. Bütün bunlara rağmen verilerin toplanışının salt oyuncuların beyanlarına dayanmaması nedeni ile bundan sonraki çalışmaların daha nesnel olması noktasında bu çalışma önemli bir adım.

Başa dönelim, salt bizde değil dünya genelinde de medyada oyunların şeytanlaştırılması kaygılı ebeveynlere kolayca satılabilir bir haberleştirme şekli olduğundan oldukça yaygın. Bu yaygınlığın köklerinde bazı haklı kaygılar olmakla birlikte tartışmanın aslı çoğunlukla medyada sunulandan fazlasıyla farklı ve çok daha karışık. Bütün bu tablodaki bulanıklığı biraz da olsa azaltabilmek adına önümüzdeki haftalarda alanda son dönemlerde yapılan çeşitli çalışmaları ve tartışmaları hatırlatmaya çalışacağım.

Evrensel'i Takip Et