Hayata acemi, yarışa apranti
Fotoğraf: Pixabay
Zamanın İzmir yakasında, bir menemencide bulaşıkçılık yaparak geçimini sağlamaya çalışıyordu şair. İş güç yok, bulduğu ilk işe sarılmıştı. Mardin’den kalkıp 9 Eylül Üniversitesi’ne okumaya gelmişti aslında. Buca Eğitim Fakültesi Demirci Eğitim Yüksek Okulu’nda öğrenciydi. Tahmin edersiniz ki yürümedi okul. Şairliğine, gazeteciliğine ve dostluğuna her daim kefil olacağımız Vecdi Erbay üniversiteden atıldı. Şimdi diyeceksiniz ki, Mardinli bir Kürt, yetmez gibi bir de sosyalist, okuldan atılmayıp ne yapsın? Algının ilk bakışta böyle olması ne kadar anlaşılır. Hani ufak tefek dernek işleri koşturuyordu ama devletin bundan haberi yok değildi… Vecdi Erbay bildiğiniz tembeldi; ders çalışmadığı, Demirci’deki okuldan nefret ettiği, orada yaşamaktan soğuduğu için atıldı üniversiteden ve bu mevzu sonsuza kadar kapandı nihayet.
İzmir o yıllar daha bir yaşanası geldi Vecdi’ye. Daha bir kalabalık, imbat ve kordon ona yeni bir yaşam alanı açacak diye düşündü. Menemencide bulaşıkçılıktan eline geçenle idare ediyor, yemeğe gelen solcu muhasebeci komşuyla laf kaynatıyor, ara sıra da birlikte rakıya gidiyordu.
Bir gün gene rakı masasında, kordona bakıp efkarlandıklarında, bir at yarışı bülteni çıkarmayı önerdi komşusu. “Kirvem, “dedi, “madem elin kalem tutuyor, sen yaz kirvem, teknik işleri ben hallederim.”
İşsiz sayılmazdı bizimki ama bu işten de anlamazdı. Hayatında at yarışı oynadığı mı vardı? Apranti nedir diye soracak olsan bugün bile yanıt veremez, bildiğinden değil, at yarışı oynamayı bilemediğinden oldu bütün bunlar.
Hipodroma yakın bir yerlerde, Şirinyer’de geçiyor olay. İzmir Hipodromu at yarışı severlerin mekanı nihayetinde. Vecdi sabahları hipodroma uğramaya, atları gözlemeye, koşuları takip etmeye başladı. Sabahları gidip geldiği kahvede adını kimsenin anımsamadığı, lakabı Bomba olan bir garson çalışıyordu. Kimsenin aklından geçmeyen bir ata oynamış, sürprizi bulmuş, yazdığı eşek birinci gelmişti. Bundan kral bomba mı olur? O günden sonra lakabı yapışmıştı garsona. Bomba da gidip atları izliyor, kendince tahminler yapıp müşterilere tüyo veriyordu.
Mardin’den çıkıp İzmir deplasmanında hayata tutunmaya çalışan şair arada kendi gözlemleri, arada Bomba’dan aldığı tüyolarla Star adını verdikleri at yarışı bülteni için yazılar yazıyor, okuyuculara zengin olma umutları veriyordu. At koşunca bahtın kazandığı muhakkaktı nitekim.
Bülten çıkıyordu ama bunun bir de dağıtımı vardı. İzmir’de muhtelif bayilere dağıtım gerekti. Burada da hikaye çatallanıyor şimdi.
İzmir’de yaşayıp at yarışı oynayan, at yarışı seven hatta müptela olan şairler kendilerini bilir. Bizi ilgilendirmez. Velev ki onlardan biri de Emek’tir.
Ama bu dağıtım meselesi işin içine girdiğinde bir şair daha katılıyor yazının gündemine. Hüseyin Köse de İzmir’e okumaya gitmiş, Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik bölümünden mezun olmuştu. Gaziantep’ten çıkıp İzmir’e gitmiş, orada muhtelif çalkantılardan, saçmalık ve aşırılıklardan sonra okulu bitirmişti.
İzmir’de tutunmak kolay olmadı Hüseyin Köse’ye; bültenin dağıtım işine girdi. Uzak yerlere Star götürmek kolay mı? Haftalık yayınlanan bülteni sırtlanıp İzmir’in muhtelif ilçe ve semtlerine dağıtıyorlardı. Vecdi Erbay bültenin yazarlığı yanı sıra bu işi de yaptı ve dağıtımını da üstlendi, evet.
Yoksulluğun içine doğarsınız ve bitimli değildir. Yaratı dergisinin tanıştırdığı iki şair, bültenin para kazandıracağı umuduyla oradan oraya sürüklendi. Bülteni bayiye bırakmak için yol parası bulmak gerek bir yerde. Olmasa da bir önceki sayıdan satılanların parası bir ümittir. Yürüyerek gidip dolmuşla geri dönme hayalleri, hiç satmayan bültenin iadelerini de sırtlanıp gelmek demek. Tabana kuvvet yılları…
Her iki şair de verimli geçirdi zamanı. Biz onlardan hep iyi şiirler okuduk. Farklı yerlere, farklı nedenlerle sürüklendi Vecdi Erbay ile Hüseyin Köse ama o yıllardan iyi şiirleri kaldı bize. Vecdi Erbay bilgisayara terfi etti, bilgisayarda yazmaya başladı şiirlerini.
98 yılında Arkadaş Z. Özger Ödülünü, Serap Erdoğan ile birlikte, aldı Hüseyin Köse, alanında çok iyi bir akademisyen oldu ve mesleğinde gidebileceği en son yere kadar yükseldi. Bu arada sinemadan masala, denemeden şiire birçok alanda üretti, yazdı ve yayınladı.
Vecdi Erbay gazetecilikte ısrar etti. Diyarbakır’da nicedir. Biz onu Piya Kitaplığı’ndan okuduk, bir zaman Hayat TV ekranlarından izledik. İMC TV’de ekrana geldi, Diyarbakır’dan ve bölgeden en doğru haberleri, insan manzaralarını ve hayatın gerçeklerini yazdı. Nicedir Gazete Duvar’da yazı ve haberlerini okuyoruz, ne mutlu bize.
At yarışından bültene, sabahçı kahvelerinden tüyolara uzanan bir yolda şiir bundan nasiplendi.
- Öteki-Siz 16 Ekim 2021 23:30
- Yazılıkaya Şiir Yaprağı 09 Ekim 2021 23:41
- Ayışığı şiir ve yaşam ısrarı 03 Ekim 2021 00:18
- Basın tarihimizden bir cimrilik hikayesi 26 Eylül 2021 00:09
- Pencere ya da penceye 19 Eylül 2021 00:05
- Suzy Storck ile kanat hareketleri 11 Eylül 2021 23:40
- Yanlış kokan dizeler 05 Eylül 2021 00:28
- Doğan Ergül’e mektup 31 Temmuz 2021 23:41
- Ahmed Arif’in saklı kitabı 17 Temmuz 2021 23:44
- Kutlu Adalı’ya mektup 10 Temmuz 2021 23:59
- Dönemeç’teki tanıdık insanlar 27 Haziran 2021 00:20
- Sennur’a durum mektubu 13 Haziran 2021 00:16