Fernández'in ziyareti

Arjantin Devlet Başkanı Alberto Fernández’in geçen hafta Meksika’ya gerçekleştirdiği ziyaret, her iki ülkenin bölgede önemli bir dayanışmanın temel akslarını ve muhteviyatını göstermesi açısından normal bir ziyaretin ötesinde mesajlar içermekteydi. Başkanlık sarayında Diego Rivera’nın en ünlü duvar resimlerinden biri olan ve Meksika’nın sömürge tarihinden bağımsızlık ve devrimine uzanan hikayesini anlatan mural önünde Fernández’in Andrés Manuel López Obrador ile yan yana verdiği fotoğraf muhakkak ki tarihe geçecektir. Ancak bundan daha da önemlisi her iki ülkenin kovid-19 salgınına karşı gerçekleşecek aşılamada bölgede üstlenecekleri rol, ziyaretin en öne çıkan unsuru olmuştur.

Aslına bakılırsa ziyaret tam da her iki iktidarın da ülke içinde önemli siyasi sorunlarla karşılaştığı bir döneme denk geldi. Arjantin geçtiğimiz haftalarda bazı politikacıların ve iş adamlarının gizli bir biçimde aşılandıklarının ortaya çıkması ile bir “VIP aşılama” skandalıyla çalkanmaktaydı. Sağlık Bakanının istifası ile sonuçlanan skandalın tartışmaları halen devam ediyor.

Meksika’da ise Obrador bir defa daha kadın hareketinin büyük muhalefeti ile karşı karşıya kalmış bulunuyor. Obrador’un partisi Morena’nın Guerrero eyaleti valilik seçimlerinde adayı olması beklenen Félix Salgado Macedonio’ya, birçok kadın tarafından yöneltilen taciz ve tecavüz beyanları, çok sayıda kadın örgütü ve aydın tarafından büyük tepki ile karşılaşmıştı. Obrador’un devlet başkanı olarak partinin iç işlerine karışmayacağına yönelik açıklamaları ise bu tepkilerin daha da çoğalmasına sebep oldu. Hiç şüphesiz Obrador, parti içi süreçlere müdahale edemese de kendisinin parti üzerinde tartışılmaz bir gücü var. Tepkilerin daha da artacağının görülmesi her ne kadar Morena’ya geri adım attırsa ve Salgado’nun adaylık sürecini ortadan kaldırsa da hem Morena’nın hem de Obrador’un önemli ölçüde güven kaybettiğini söylemek mümkün.

Tüm bu skandallara rağmen Fernández ve Obrador’un AstraZeneca aşısının tüm bölge için Arjantin ve Meksika’da iş birliğiyle üretilmesini üstlenmesi ve iki ülkenin, aşıların evrensel ve ücretsiz olarak özellikle az gelişmiş ülkelere garanti edilmesi ile gelişmiş ülkeler tarafından stoklanmasının yasaklanması üzerine BM’de başlattıkları inisiyatif, bu ziyaret ile birlikte daha görünür hale gelmiş bulunuyor.

İki lider de ekonomik ve politik olarak devraldıkları enkaza verdikleri referanslarla hem iç politikaya hem de bölgeye doğrudan mesaj vermiş oluyorlar.

Ekvador’da gerçekleşen seçimlerle beraber yeni bir döngüye girildiği daha somut bir biçimde ortaya çıkarken, Arjantin ve Meksika, Bolivya’daki darbe ve sonrasında izledikleri politikalarla bu yeni döngüde pasif kalmayacaklarını göstermişti.

Şüphesiz iki ülkenin tutumu sadece Morales’in hayatını kurtarmasını sağlamamış, Bolivya’da MAS’ın tekrar iktidara geleceği seçimlerin gerçekleşebilmesi için belirleyici olmuştu. Şimdi her iki ülke de hem ticari olarak hem de salgınla mücadelede daha yakın bir iş birliğine gideceklerini göstermiş bulunuyor.

Bu bağlamda bundan sonraki başarı ve başarısızlıklarının da bölge açısından önemli sonuçlar doğuracağını beklemek yanlış olmayacaktır.