28 Şubat 2021

Ey ruh geldiysen…

Fotoğraf: Murat Kula/AA

Dün ‘postmodern darbe’ olarak da adlandırılan 28 Şubat Muhtırası’nın yıl dönümüydü. 28 Şubat 1997’de toplanan Milli Güvenlik Kurulu (MGK) “laikliği koruma” adına dönemin Refahyol Hükümetine (Erbakan-Çiller) müdahale anlamına gelen bir ‘uyarı’ yayımlamıştı. Bu müdahaleden sonra Erbakan Başbakanlık görevini bırakmak zorunda kalmış ve Refah Partisi hakkında kapatma davası açılmıştı. Bu müdahalenin en önemli siyasi sonuçlarından biri de AKP’nin kuruluş sürecini hızlandırması ve “Asker demokratik yollarla sorunların çözümünü istedi” diyerek muhtırayı savunan Fethullah Gülen ile buluşmasının/ittifakının önünü açmasıydı. Refah Partisinin 1998 başlarında kapatılmasından sonra yerine kurulan Fazilet Partisinde kongreyi kaybeden “yenilikçiler/gençler”, bu partinin de kapatılmasından sonra Erdoğan’ın deyimiyle ‘milli görüş gömleği’ni çıkarıp 2001’de AKP’yi kurdular. Ardından AKP, Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu 1994’ten başlayarak ilişki kurduğu sermaye çevreleri ve Ortadoğu’yu “ılımlı İslam” üzerinden yeniden dizayn etmek isteyen batılı emperyalistlerin de desteğini alarak 2002 seçimlerini kazanmıştı.

Bu kısa hatırlatmayı yapmamızın nedeni, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son günlerde “94 ruhuna dönüş”ten söz etmesi ve bu temelde ‘milli görüş’ geleneğine bağlı olduğu söylenen birinin (Osman Nuri Kabaktepe) partinin İstanbul İl Başkanlığına getirilmesi.

Erdoğan’ın sözünü ettiği ’94 ruhu’, Refah Partisinin “adil düzen” sloganı ile yola çıkarak kadınların başını çektiği ve emekçi semtlerini merkeze alan bir çalışma/örgütlenme üzerinden İstanbul ve Ankara belediyelerini kazanmayı başarmasıydı. Refah Partisinin bu slogan ve örgütlenme modeli, geleneksel burjuva partilere tepki duyan emekçilerin desteğini alarak 1995 genel seçimlerinden birinci parti (yüzde 21.38) olarak çıkmasını da sağlamıştı.

Peki, ne oldu da Erdoğan bugün ‘milli görüş gömleği’ni giyen birini ‘kurtarıcı’ gibi partisinin İstanbul İl Başkanı yapıyor ve neden ’94 ruhu’nu çağırıyor?

Öncelikle ’94 ruhu’nun çağrılması, Erdoğan ve iktidarının işçi-emekçilerden aldığı desteğin eridiğinin itirafı olarak okunmalıdır. Devamında ‘milli görüş’ten sicili “temiz” birinin il başkanı yapılması da AKP tabanının parti örgütlerindeki rantçı-ihaleci burjuva çürüme ve yozlaşmaya duyduğu tepkinin bir sonucu olarak görülmelidir. Hatırlanırsa geçtiğimiz yıl AKP Urfa Gençlik Kolları Başkanı, jakuzide keyif yaparken söylediği “Ulan fakirler, oğlum beni rahatsız etmeyin” sözleriyle gündeme gelmişti -ki, tepki toplayan bu sözler aslında istisnai bir durumu değil; AKP örgütlerinin taşra illerine varana kadar geldiği noktanın çarpıcı bir fotoğrafını veriyordu.

Kestirmeden söyleyelim: Bugün Varlık Fonu ve TMSF (Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu) gibi yüzlerce milyar liralık şirketleri kendisine bağlayan, 5’li çete (Cengiz, Limak, Kalyon, Kolin, Makyol) başta olmak üzere devlet ihaleleri ile semirip iktidarla iç içe geçmiş bulunan tekellerle açılıştan açılışa koşan Erdoğan’ın “Bütün servetim bu yüzük” dediği günlere dönmesi ne kadar mümkünse AKP örgütlerinin de ‘Temizlenmesi’ o kadar mümkündür! Aynı nedenle 19 yıllık yönetimi boyunca yerli ve yabancı tekellere “Bizimle birlikte yol yürüyen hiçbir yatırımcı kaybetmemiştir. Yatırımcılara zarar verecek, yatırımcıları üzecek hiçbir işe kalkışmayız. Başta şahsım, izin vermeyiz” diyen Erdoğan’ın bugün Refah Partisinin geleneksel burjuva partilere tepki duyan emekçilerin oylarını aldığı dönemlere (’94 ruhu) dönmek istemesi de o kadar mümkün görünüyor.

Bunu Erdoğan da çok iyi biliyor. Ancak bunu bildiği/gördüğü halde ‘milli görüşçü’ birini il başkanı yapması ve ’94 ruhu’ndan söz etmesi de sebepsiz değil. Çünkü o, zaten eski günlere dönmek için değil; partisindeki erimeyi durdurmak, kopuş halindeki emekçilerde yeniden beklenti yaratmak için bu hamleleri yapıyor.

Erdoğan, bu yılın ilk günlerinde ‘milli görüş’ün önemli isimlerinden Oğuzhan Asiltürk’ü ziyaret ederek Saadet Partisinin ‘Cumhur İttifakı’na katılmasını sağlayamamış olsa da parti tabanının bir kesimini etkilemeyi başarmıştı. Şimdi ’94 ruhu’ndan söz ederek ve ‘milli görüşçü’ olarak bilinen birini partisinin İstanbul il başkanı yaparak etkilediği kesimleri yedeklemeyi hesaplıyor.

Erdoğan’ın partisindeki ve ‘Cumhur İttifakı’ndaki erimeyi durdurmaya yönelik hamlelerinin diğer ayağında ise, HDP ve Kürt sorunu üzerinden milliyetçi hassasiyetlerin kışkırtılması ve milliyetçi tabanın yedeklenmeye çalışılmasının olduğu da biliniyor. Meral Akşener’in İP’sinin HDP milletvekilleri hakkında hazırlanan fezlekelere ‘evet’ diyeceğini açıklaması, bu politikanın sonuçlarından biri olarak karşımızda duruyor.

Sonuç olarak, devlet yönetiminin tekelci burjuvazinin bir kesiminin çıkarları ile iç içe geçtiği baskıcı, otoriter tek adam yönetiminin halk desteğinin giderek zayıflaması, Erdoğan’ı yeni manevralar yapmaya zorluyor. Ancak 19 yılın ardından iktidarının ülkeyi getirdiği yer ortadayken Erdoğan’ın ’94 ruhu’nu kurtarıcı olarak çağırması, ölmüşlerin ruhlarını “öteki âlem”den çağırmaya dayanan ruh çağırma törenlerini hatırlatıyor.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

101 milyarlık gasp

101 milyarlık gasp

Enflasyonla mücadele adı altında uygulanan Erdoğan-Şimşek programı, enflasyonu düşürmüyor ama ücret ve maaşları acımasızca ezmeye devam ediyor. DİSK-AR’ın araştırmasına göre sadece iki aylık enflasyon nedeniyle işçilerin, memurların ve emeklilerin cebinden en az 101 milyar lira çalındı. “Enflasyonun nedeni ücret zamları” yalanının foyası da açığa çıktı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
DİSK-AR’ın araştırmasına göre sadece iki aylık enflasyon nedeniyle işçilerin, memurların ve emeklilerin cebinden en az 101 milyar lira çalındı.

Evrensel'i Takip Et