İşçiler kime güvenecek?
Fotoğraf: Murat Uysal/Evrensel
Dünyanın pek çok ülkesinde işçiler, sendikal bürokrasinin denetiminde olan mücadele örgütlerini, kendi sınıf çıkarlarını savunması gereken sendikalarını geri kazanmak için çeşitli düzeylerde mücadele ediyorlar. Bu mücadele sürecinde işçiler, çoğu zaman patronlara karşı yürüttükleri mücadelenin çok daha fazlasını sendikal bürokrasiye karşı vermek zorunda kalıyorlar.
Sendikaların kitlesel sınıf örgütleri haline geldiği 19. yüzyılın son çeyreğinden bu yana etkisini ve gücünü arttıran sendikal bürokrasi, sendikal hareket içinde hâlâ sermayenin en önemli dayanağı olma özelliğini sürdürüyor. Özellikle sınıf mücadelesinin yükseldiği dönemlerde örgütlü ve örgütsüz işçiler içinde yarattıkları tahribatlar nedeniyle sendikalara olan güvensizliğin artmasına neden olurken, patronların işini ciddi anlamda kolaylaştırıyorlar.
Yıllar içinde tarihsel olarak çıkış noktası olan işyerleri ile bağları zayıflayan, hem örgütsel hem de karar alma mekanizmaları açısından merkezileşen sendikal yapıların işçi sınıfının, emekçilerin hak ve çıkarlarını ne kadar temsil edebildiği yönündeki sorular artmaya başladı. Bugün büyük ölçüde sendikal bürokrasinin denetimi altında olan sendikaların yeniden emekçilerin öz örgütleri haline getirilmesi gerektiğinin yanı sıra, bu süreçte işçilerin ‘kime güveneceği’ sorusu da güncelliğini koruyor.
Türkiye’de sendikaların ve sendika yöneticilerinin özellikle toplu iş sözleşmesi dönemlerinde ve grev kararlarının alınıp uygulanması sürecinde ortaya koydukları pratikler (İstisnalar olmakla birlikte) pek olumlu değil. Özellikle grev kararlarının alınıp uygulanması aşamasında sendikal bürokrasinin devreye girerek ‘dalga kıran’ rolü oynaması, işçilerin sendikal örgütlenmeye mesafeli yaklaşmasına neden oluyor. Bu noktada işçiler açısından örgütlü olduğu sendikanın kendi iradesine uygun hareket etmesi, taleplerine sahip çıktığını somut olarak göstermesi, hem sendikalar hem de sendikal mücadele açısından çok önemli.
Bugün sendikalar sadece güç bakımından değil, itibar ve yarattıkları etki bakımından da hiç iyi noktada değiller. Ancak bu durumun asıl sorumlusu işçiler değil, bugüne kadar işçiler adına karar vermeyi alışkanlık haline getiren ‘bürokratik’ ve ‘uzlaşmacı’ sendikal yaklaşımlar. Kuşkusuz böyle bir tablonun oluşmasında sendikal bürokrasinin etkisi kadar, sendikal mücadelenin sadece toplu iş sözleşmesi ve grev süreçleriyle sınırlı görülmesinin de etkisi var.
İşçi sınıfı ve sendikal hareket, geçmişteki hata ve zaaflarından dersler çıkaracaksa, öncelikle işveren ya da patronlarla dirsek teması halinde ‘uzlaşarak’ değil, işverenden ve devletten bağımsız hareket edilerek işe başlanması gerekiyor. Sendikalar gerçekten işçilerin birleşme ve mücadele örgütleri olacaksa, aynı zamanda sağ ve ‘sol’ görünümlü siyasetler ile arasında mesafe koymak zorundalar. Bu anlamda bir ayrışma yaşanmadan sendikaları gerçek anlamda sınıfın bütün üyelerinin birleştiği örgütler haline getirmek ve onlara mücadeleci bir kimlik kazandırmak kolay olmayacak.
Son birkaç yılda yoğunlaşan, başarı ya da başarısızlıkla sonuçlanan sendikalaşma girişimlerinin, grev yasaklarının, son olarak Kadıköy ve Maltepe Belediyelerinde olduğu gibi, işçilerin ve şubelerinin iradesi yok sayılarak imzalanan toplu iş sözleşmeleri sürecinde yürütülen tartışmalar, mücadelenin bizzat içinde olan işçiler başta olmak üzere, herkes açısından öğretici oldu.
Yaşamını iş gücünü satarak sürdüren, inancı, kimliği, siyasi düşüncesi farklı olan bütün işçilerin sınıf çıkarlarının ortak olduğu dikkate alındığında ‘İşçiler kime güvenecek?’ sorusunu cevaplamak kolaylaşıyor. İşçiler elbette önce kendilerine, mücadele arkadaşlarına, haklı mücadelelerini amasız fakatsız savunanlara güvenecekler. Bunu başardıklarında, onları bölmek, birbirine düşürmek, zayıflatmak isteyenlere karşı birleştikçe, haklı mücadelelerine ve sendikalarına sahip çıktıkça, hiçbir gücün karşılarında duramayacağını görecekler.
- Asgari ücret stratejisi 05 Aralık 2024 04:54
- Geçinemeyenler 28 Kasım 2024 04:36
- Asgari ücret tartışmaları 14 Kasım 2024 04:36
- 2025 bütçesi üzerine-3 07 Kasım 2024 04:24
- 2025 Bütçesi üzerine-2 31 Ekim 2024 04:38
- 2025 bütçesi üzerine - 1 24 Ekim 2024 04:38
- Hak mücadeleleri 17 Ekim 2024 03:30
- Borç batağında çırpınanlar 03 Ekim 2024 04:42
- Derin sessizlik 19 Eylül 2024 04:33
- Yeni OVP’nin emekçilere vaadi 12 Eylül 2024 04:35
- Kısır döngü 05 Eylül 2024 04:58
- Az çalıştırıp çok sömürecekler 22 Ağustos 2024 04:20