04 Mart 2021 23:39

Bayat, kokuşmuş, bıktırıcı…

İstanbul Sözlemesi dövizlerini taşıyan iki genç kadın

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

18 yıldır AKP’nin müjde depoları doldu taştı; müjdeyi ver, kenara koy, günü gelince aynı şeyi bir daha müjde diye ortaya atar, gariban sevinci beklersin! Şu köşede 2012’den beri yazdığım yazılara bakıyorum; neredeyse her dört yazıdan birinde iktidarın kadınlara verdiği bir “müjde”den bahsetmişim. İkrah ettim, ama pes etmedim, onlar ha bire şapkadan aynı tavşanı çıkarmaktan gocunmuyorsa ben niye bir kere daha “Dağ fare doğurdu, bıktık bu müjdelerden, müjde diye sundukları aslında hak gasbı…” yazmaktan çekineyim diye kendimi ikna ettim.

Evet; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından “yeni sivil anayasanın ön adımı” olarak ilan edilen İnsan Hakları Eylem Planı’ndan bahsediyorum. Planın pek çok boyutu Evrensel yazarlarınca ele alındı, ben özellikle kadınlara yönelik 5 maddeye dair bir iki kelam etmek isterim. Diyor ki Erdoğan;

- Çocuklar, kadınlar, engelliler ve yaşlılar başta olmak üzere suç mağdurlarına yönelik psiko-sosyal destek ve bilgilendirme hizmetlerinin etkinliğini artırıyoruz.

- Tek bir kadının dahi şiddet mağduru olmadığı güne kavuşana kadar kurumların, sivil toplum kuruluşlarının, medyanın ve toplumun tüm kesimlerinin iş birliğiyle bu mücadeleyi sürdüreceğiz.

- Kadına karşı şiddet suçlarını etkin şekilde soruşturmak amacıyla kurulan özel soruşturma bürolarını ülke genelinde yaygınlaştırıyoruz.

- Eşe karşı işlenen suçlarla ilgili öngörülen ağırlaştırıcı sebebi, boşanmış eşi de kapsayacak şekilde genişletiyoruz.

- Tek taraflı ısrarlı takip fiillerini ayrı bir suç olarak düzenliyoruz. Şiddet mağduru kadınlara avukat görevlendirilmesini sağlıyoruz.

Avukat Gülşah Kaya, bu maddeleri ekmekvegul.net’te değerlendirirken “Önceki yüzyılın kazanımlarının bayatlamış bir müjde olarak karşımıza çıkarılması” demiş, ağzı bal yesin. Bunların bayatlamış, kokuşmuş, bıktırıcı olmasının bir diğer nedeni de, 6284 sayılı Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesi Yasası’nın çıktığı 2012 yılından bu yana İçişleri Bakanlığı, Aile Bakanlığı, Başbakanlık, Cumhurbaşkanlığı genelgelerinde, eylem planlarında bu maddelerin defaatle yapılacaklar listesine alınması. Sonuç? Sene 2021 yine aynı müjde…

Gördüğünüz gibi kadınlarla ilgili maddelerin tamamı şiddet konusuyla ilgili. Neden? Çünkü memlekette kadına yönelik şiddet, gündem ne olursa olsun baş sıralardaki yakıcılığını koruyor. Alınmayan önlemler, atılmayan somut adımlar, hatta şiddet faillerinin teşviki, kadınların yaşam ve çalışma koşullarının ağırlaşmasıyla eş güdümlü bir şekilde şiddetin derinleşmesi, sorunu geniş kadın kesimlerinin ortak meselesi olarak bir numaraya taşıyor. AKP’nin tabanı olarak gördüğü, yoksul muhafazakar kadınlar bakımından da iktidarın eleştiri konusu edildiği temel meselelerden biri olma özelliğini sürdürüyor. Büyük tantanayla açıklanan ve bir “umut” vadetmeye yönelik eylem planında kadınlara verilen vaatlerin şiddet sorunu ile ilgili olması, bu bakımdan bir itiraf niteliği de taşıyor. Bir itiraf; çünkü hemen hemen aynı cümlelerle daha önce defalarca “yapacağız, edeceğiz” diye ilan edilen, devletin gereğini yerine getirmekle yükümlü olduğu 6284 sayılı Şiddetin Önlenmesi Yasası’nda ve İstanbul Sözleşmesi’nde zaten yer alan maddelerin bu zamana kadar rafa kaldırıldığının itirafı. Bir yandan bunları “eylem planı” olarak açıklayıp, diğer yandan bu maddelerin temeli olan İstanbul Sözleşmesi’nin ve 6284 sayılı Şiddetin Önlenmesi Yasası’nın kadükleştirilmesi, hatta ortadan kaldırılması pazarlığı yapanların samimiyeti konusuna ise hiç girmiyorum. Samimiyet, siyasetin değil, ikili ilişkilerin konusu zira. AKP bu çelişkiyi “samimi” olmadığı için değil, tam da bu çelişkiye ihtiyaç duyduğu için sergiliyor.

20 yılda 20 kez anayasa tartışması açıldı, daha önceki 19 anayasa değişikliği sırasında 177 maddeden ibaret Anayasa’da 184 ayrı değişiklik yapıldı. Bu arada, her fırsat bulduğunda, müftülere nikah kıyma yetkisinden, boşanmaların zorlaştırılmasına, kadınların bedenlerinin denetim altına alınmasından, çalışma yaşamındaki eşitlik haklarının tırpanlanmasına birçok yasal değişiklik de yaptı iktidar. Üstüne çocuk istismarının affını denedi, başörtüsünü ilkokullara indirdi, lise çağında evliliğin yolunu açtı. Kadın bakanlığını kaldırdı, mevzuattaki tüm toplumsal cinsiyet eşitliği ibarelerini temizledi. Boşanma Komisyonunun kadınları şiddet dolu evliliklere mahkum eden önerilerini yol haritası belledi. Aile paketi adı altında yine müjde diye sunduğu düzenlemelerle kadınların güvenceli çalışma haklarını tırpanladı. İstihdam paketleriyle kadınları esnek çalışma uygulamalarına hapsederken, ev içindeki yükleri kadınların sırtına bindirdi. “Ben eşitliğe inanmıyorum, kadınlarla erkekler fıtratları gereği eşit değildirler” diyerek en temel anayasal ilkeyi çiğnemekte beis görmeyenlerin müjde diye duyurduğu eylem planı ve yeni anayasasının, şimdiye kadar yapamadıkları her türlü hak ve özgürlük gasbını “yeni anayasa” sürecinde yapacaklarının ilanı olduğu açık. Bu yol yasama, yürütme ve yargıyı tek bir elde toplayan baskıcı, otoriter, merkeziyetçi, kadın düşmanı tek adam iktidarının işleyişi önündeki aksaklıkları ortadan kaldırmak ve bu iktidarı faşist bir rejim inşasına götürmeye çıkıyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa