Grevler…
Fotoğraf: Murat Uysal/Evrensel
Henüz yaygın grev zamanlarında değiliz. Dünya ölçeğinde ciddi grevlere tanıklık etsek bile, Türkiye’de bütün koşulları olmasına karşın şimdilik ancak grevler döneminin eşiğinde olduğumuzu söyleyebiliriz. Hatta dünyanın genelinde işçi sınıfı grevler dönemini açmadı henüz.
Nedenleri var şüphesiz. Bu makalenin konusu değil; ancak en başta geleni örgüt eksikliği olan bir dizi neden, tahammülü zor nesnel koşullara rağmen işçilerin ayağında pranga. Ancak yine de ağır sömürü koşulları ve krizin yüklerinin sırtlarına yıkılmaya çalışılması, üzerine mobbing dahil baskılar eklendiğinde işçileri greve zorluyor. Geçtiğimiz yıl dünya kapitalizminin güçlü kalesi ABD bile George Floyd’un katli dolayısıyla on milyonların harekete geçtiği yaygın gösterilerinin yanında grevlerle sallandı. Amazon depoları, Whole Food zinciri, General Electric grevleri önde gelenleriydi. Hindistan’da iki kez genel grev düzenlendi. İkisine de 250’şer milyon işçi katıldı.
Türkiye’de son örnekler İstanbul belediyelerindeki grevlerdi. Henüz yayılmamasına karşın grevleri konu edinmemizin nedeni de, bu grevlerle ilgili başlayıp sürmekte olan tartışma. Tartışmadan çok, takım tutar gibi parti tutup, siyaseti didişme olarak algılayan anlayışsızlık. Ya da burjuva siyaset anlayışı.
İstanbul belediyelerindeki son iki grev CHP’nin yönetimindeki Kadıköy ve Maltepe’deydi. Üstelik işçiler görünüşte örgütlüydüler de. Ama sendikal örgütlülüğün yetip yetmeyeceği tartışması bir yana, örgütlü oldukları sendikanın genel merkez yöneticileri, sendika bürokratı olarak tanımlanmaya layık olduklarını kanıtlayarak, grevci işçilerin karşı oldukları sözleşmeye, onlardan habersiz imza attılar. Tabii ki patronla anlaşarak. İşçiler bu işleme “satış” dediler.
İşçilerin devrimci partisi ve başka devrimci örgütler işçilerin yanında tutum aldı ve “satışa” karşı çıktı. CHP’li “taraftarlar” çok kızdılar. Nasıl olur da karşıda AKP ve Erdoğan varken CHP’li belediyelere karşı grevci işçiler desteklenirdi! Ayıp değil miydi?
Şimdi zincire bağlı işyerlerindeki yoğun sömürü ve baskıya karşı, AKP’li olduğundan kuşku duyulamayacak A101’de henüz fiiliyata geçmese bile direniş ve grev lafları dolaşmaya başlayınca aynı kızgınlık sürdürülüyor. Görünüşte “yandaş medya” hedef alınıyor: CHP’li belediyelerdeki grevler nasıl da sayfalara taşınırken A101’le ilgili laf edilmiyormuş!
Peki.
Siyaset niçin yapılır? Soru önemlidir ve dillere dolanmış yanıt “halka hizmet için”dir! Erdoğan da dahil tüm profesyonel siyasetçiler böyle der. Bu, profesyonel siyasetçinin siyaset anlayışını ortaya koyar. Nasıl “hizmetçi” ise, kendisi “hizmetçi”dir.
Oysa en azından milletvekilidir. Partisinden adaylık kapması öyle kolay değildir. Ama biz adaylık için harcadıklarını ihmal edelim. On binlerce TL maaş ve bonusu olarak bedava sağlık sigortaları ve ek “hizmetler” kapmıştır. Hele bir de bakan ve daha yükseği olmuşsa varın hesap edin!.. 80-100 bin TL’ye kadar yolu vardır. Örtülü ödenekler cabasıdır. Ama “hizmetçilik” iddiası bakidir!
Kime “hizmet”? İddiadaki gibi, halka mı? Haydi canım, güldürmeyin! Kadınlar bir pankart taşıyorlardı, 8 Mart gösterilerinde: “Patronların Vergi Borçlarını Değil Emekçilerin Vergi Borçlarını Silin!”
Asgari ücretten vergi alınmaya devam edilirken üst üste defalarca büyük tekelci patronların vergi borçlarını silenler, “halka hizmet” iddiasındaki profesyonel siyasetçilerdir. Tamamı, işçi sınıfına ve halka değil ama tekellere hizmeti prensip edinmişlerdir.
Bunu nereden anlarız? Tabii ki patronların vergi borçlarını silmelerinden örneğin.
Ve tabii ki, hamasi lafın ötesine geçilip işçiler ve halkla karşı karşıya geldiklerinde yaptıklarına bakarak! Enflasyon ve zamların ezdiği işçinin örneğin ücret artışı ve sosyal taleplerine ne derler, pazarlıkta anlaşılamayıp işçi greve çıktığında ne yaparlar -laflarına değil, tutumlarına göre karar vermek şarttır.
AKP’li ya da CHP’li ya da bir başka partiden olup olmadıkları değil işçinin talepleri karşısındaki tutumları, onları ya grev kırıcı ve işçi düşmanı yapar ya da dostu.
İster CHP belediyesi ister AKP yandaşı A101 olsun, patron her daim patron, işçi de işçidir ve saflar ona göre belirlenir.
- Milli güvenlik, Türkiye ve İsrail siyonizmi... 17 Aralık 2024 05:56
- Ortadoğu yeniden dizayn edilirken... 10 Aralık 2024 05:08
- Esad’la görüşüp anlaşma mı, kavga mı? Hangisi? 03 Aralık 2024 06:45
- CHP ile Cumhur ve sınama yanılma… 27 Kasım 2024 06:45
- Papatya falı ve havuçla sopa... 19 Kasım 2024 04:58
- İngiltere'de Kasım Gelincikleri ya da 'şehitleri anma' günü 12 Kasım 2024 04:26
- Hoş geliyorsun faşizm… 06 Kasım 2024 04:55
- İşçi sınıfının ekonomik mücadelesinde kendisinden başka güvenecek kimsesi yoktur! 22 Ekim 2024 04:50
- Bahçeli, MHP ve terör... 17 Ekim 2024 05:43
- CHP ile nereye kadar? 15 Ekim 2024 05:11
- Sadece İsrail mi terörist? 08 Ekim 2024 04:51
- İsrail’le uzlaşıp anlaşma mı, mücadele mi? 06 Ekim 2024 03:57