Gelmeyen Godot, çağrılmayan Yakup

Fotoğraf: Kayhan Özer/AA
Devletlûnun, başında beklediği telefonun çalmadığına bakmamak lazım, Biden bir Godot değil. Varlığı beklenişinden ibaret olmayan, Saray’ı ruhuyla kuşatan bir mesaj, binlerce mesaj olduğundan o zaten burada. Bekletişiyle konuşan, bekleyenin bunu bile bile aramasını umduğu bir nüfuz. Biden’la birlikte temsil ettiği gücün yaptırımı imalarla, faili belirsiz edimlerle, jestlerle ve mazereti önceden hazır sakarlıklarla da sürülür. Sinir uçlarıyla oynadığı muhatabını nihayet kendine bağlamaya, benzetmeye çalıştıkça vardır.
Hafta içinde bir kaç önemli olay oldu. New York’un göbeğinde pahalı bir reklam panosunda Stop Erdoğan (Erdoğan’ı durdurun) yazısı belirdi. Bu kadar pahalı bir panoyu kiralayanın kim olduğu belli değil, ancak fail olarak malum ve paralel düşmanların adı zikredilebiliyor. Bu yeterince sansasyonel mesajı ABD’de üzerine ‘Love Erdoğan’ (Erdoğan’ı sev ya da seviyoruz) yansıtılmış araçlar dolaştırarak karşılamaya çalışan iktidarın alelacele bulduğu çözüm bir parça dalga konusu oldu.
Fakat tam bu sıralarda bir başka simgesel mesaj, boşluğa geldi, pası karşılayacak zaman olamadığı için diplomatik kınamadan fazlası yapılamadı. Papanın Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimini ziyaretinin hatırası için hazırlanan pullardan birindeki, Türkiye sınırları içindeki illeri de kapsayan Kürdistan haritası doğrusu ağır bir jestti. Türkiye’nin tepkisi üzerine Barzanilerin devletinden gelen yanıt “Tamam yaptık da pulları bastırmadık ki, onlar taslaktı” oldu. Muhtemelen Papa’ya birini seçsin diye sunulmuştu!
Papanın sadece kutsal mekanları ziyaret etmekle kalmayıp Şii merkezi Necef’i, Irak’taki Şiilerin Lideri Sistani’yi, DAEŞ sonrasındaki Musul’u ziyaret etmesi iyi niyetli ve ‘dinler arası hoşgörü’ girişimine bir katkı şeklinde yorumlanmadı tabii ki. Papa arı kovanına boşuna gitmez. Ziyareti Biden tarafından ‘Umut verici’ olarak nitelenen Papanın cübbesinin altındaki siyasi figürden gelen sinyalden kaygılanmaya önceden hazır Türkiye yönetiminin önüne, bir sakarlık özrüyle atılan harita bunu doğrulamıştı. Kişi bu durumlarda kendinden bilir, çünkü jest jesti tanır.
Demek ki Papanın ziyareti ile ABD’nin bölgesel dizaynının gerekleri arasında bir örtüşme vardı. Hulusi Akar’ın Erbil’i ziyaretini takiben gerçekleşen Gare operasyonu ile ilgili ‘giz’ daha çözülmemişken bu ziyaretin gerçekleşmesinin bir bağıntısı var mıdır, kesin bir şey söylemek zor. Türkiye’nin kendi başına aldığı inisiyatiflerin sınırını göstermeye yönelik bir cevap mıdır bunu da bilemiyoruz. Muhtemeldir. Açık olan Türkiye yönetimi nüfuz genişletmeye çalıştıkça onu daha dar bir alana sıkıştırarak kendi yörüngesine çeken ABD’nin bundan vazgeçmediği açık. Kürt sorunu ekseninde bölgeyi yönetmeye kalkan bir iktidarın aynı eksende çalışan güç tarafından sıkıştırıldığı bu kısır noktada Biden meğer bir telefondan daha yakınmış.
Bu kadar değil, doğrusu hızlı bir haftaydı. ABD’de yargılandığı Halkbank davasından hapis yattıktan sonra geri döndüğü Türkiye’de Borsa İstanbul genel müdürü olarak Atanan Hakan Atilla’nın tatilde istifa ettirilmesini de buna ekleyelim. ABD’nin, İran ambargosunu delmeye dahli olduğu için cezalandırdığı bir elemanın nispet yapar gibi makamla ödüllendirilmesine izin vermeyeceği, kevgire döndürdüğü iç işlerine bir kez daha karışarak ayar çekeceği çarşambanın gelişinden zaten belliydi. Memlekette bağımsız bir yargı da yoktu ki, ele güne-halka karşı ‘Yargı karar verir’ nutukları atılsın. O yüzden bu iş de sessiz sedasız geçiştirildi.
Ve nihayet olayların seyri Meral Akşener’in tabiriyle Rabia’nın öksüz bırakılacağı noktaya geldi. Mısır’da ordunun başındayken İhvan yönetiminin devrilmesinde rol oynayan sonra da devlet başkanı olan Sisi ile kavgayı şu zamana kadar sürdüren AKP yönetimi, Doğu Akdeniz, Libya kapılarından hüsranla dönüşünün ardından Mısır açılımı yapıyor.
Mısır’a göz kırpmak İsrail’e de yakınlaşmak demek. Ne var ki yıllarca Rabia işareti yaparak kendisini özdeşleştirdiği Müslüman Kardeşler’den yana mesaj veren, sinyaller yayan şimdi Sisi’li bir Mısır ve etrafındaki çembere dahil olma çabasındaki gücün durumu “Çağrılmamış Yakup”unkinden vahim. Şiirdeki, sorana “Kurbağalara bakmaktan geliyorum” diyordu, gerçek hayattakinin böyle bir mazereti de yok. Fevriliği törpülenerek mecburiyetler dayatılan bir yönetimin pazarlık imkanını, manevra alanlarını da daraltan Biden ve başkanlık ettiği emperyalizmin Ortadoğu hamlesi Türkiye’nin hareket sınırlarını çoktan belirledi. Erdoğan yönetimi Akdeniz’de elini kolunu sallayamaz ama New York sokaklarında aşk mesajı taşıyan araçlar dolaşabilir. Kime? Kendi kendine. Bu kadar.
Ah çağrılmayan Yakup! o kadar uzaktan tivit atarak, mesaj yayımlayarak, sembollerle kavga edip jestler yaparak komuta edilen yerin telefonu niye çalsın. Gelmeyen Godot’nun ruhu zaten burada, aramızda. El altında!
Evrensel'i Takip Et