Zıplamayan avukattır
On yaşımda bile değildim.
Komünist avcılığının azgın dönemleriydi.
Bahar sigarası paketi parmaklarımızla şöyle tutulur, göz hizasına getirilir, bilmem kaç derece eğerek bakılırsa çizimler arasında gizlenmiş orak çekiç yerleştirmesinin (ya da Stalin’in veya Mao’nun siluetinin -rivayet fazla, ben orak çekiç resmi diye hatırlıyorum-) görüleceği / görüldüğü iddia edilirdi örneğin… “Amaç vatandaşların bilinçaltlarına tüm kötülüklerin kaynağı olan komünizm övgüsünü kazımaktır” denirdi. Diyenler o dönemin emniyet güçlerinin yetkilileri, savcıları, belki de yargıçlarıydı.
Ankara Radyosu’nun “Ayşe Abla” namıyla anılarımızda taht kurmuş “Radyo Çocuk Kulübü” yapımcısı program sırasında piyano çalarken piyano pedalından yaydığı ses dalgalarıyla kendisini radyo başında dinleyen çocukların beynine komünizm mikrobunu yerleştirmek ve SSCB’ye gizli mesajlar gönderip casusluk yapmakla itham edilmişti. Ayşe Abla ile Ayşe Abla’yı radyo başında dinleyen çocuklar arasındaki ilişkiyi özel ve özgün radyo dalgalarının mutasavver iletisiyle kuranlar da o dönemin emniyet güçlerinin yetkilileri, savcıları, belki de yargıçlarıydı.
Ve on yaşımda bile olmayan ben evde, özellikle anneme karşı “vazgeçilmez haklarımı” savunurdum; haklarım uğruna mücadele ederdim. Örneğin her gün yirmi beş kuruş dondurma parası isterdim, annem “Paramız yok” derdi. Ben de ya apartman içinde apartman boşluğundan ya da sokakta bizim katın camına doğru “anneeee” diye seslenir, annem “ne var?” der demez herkesin duyacağı şekilde “Yirmi beş kuruş at dondurma alacağım” diye bağırırdım. Sıkıysa konuya komşuya karşı “Paramız yok” desin… Diyemezdi ve yirmi beş kuruşu camdan atardı.
Ben hakkımı aradıkça, hakkımı elde etmek için mücadele biçimleri icat ettikçe annem sinirlenir, “Sen büyüyünce avukat olacaksın” der, aklınca beni aşağılardı. O günlerin de gözde çocukluk oyunlarından biriydi, zıplamaya başlar “Zıpla zıpla zıplamayan avukattır” diyerek mücadeleme devam ederdim.
O zamanlar on yaşıma bile girmemiştim.
Nereden bilecektim ki aradan nice on yıllar geçecek ve anneme inat ben avukat, hatta Baro Başkanı, hatta hatta hukuk profesörü olacağım ve komünizm avcılığının yerini başka tehlikeleri yaratan unsurların avcılığı alacak, dönemimin emniyet güçleri yetkilileri, savcıları ve hatta sulh ceza yargıçları “Zıpla zıpla zıplamayan…” çocuk oyununun ritmine uygun zıplayanların, ağızları maskeyle kapalı olduğu için ne dedikleri anlaşılmasa bile zıplama şeklinden çocuk oyununun sözlerini tekrarladıklarına karar verecekler!.. O zamanlar bilemezdim ama şimdi fezlekede okudum ve öğrendim:
“Soruldu: Fiziki olarak tarafınıza gönderilen görüntü inceleme tutanağındaki kişi siz misiniz?
Cevaben: Ben savcılığa ifade vereceğim.
Soruldu: Güvenlik Şube Müdürlüğümüzce yapılan ve fiziki olarak tarafınıza gönderilen görüntü inceleme tutanağında eylemci grup ve birlikte hareket ederek “ (…) Kadınlar geliyor” sloganını atarak suçunu işlediğiniz değerlendirilmektedir. Açıklayınız?
Cevaben: Ben savcılığa ifade vereceğim.
(…) 8 Mart Kadınlar Günü adlı video görüntüsünün (…) dakika metrajlarında (…) olduğu tespit edilen şahsın (…) ilçesinde eylem yapan grup içerisinde olduğu grupla birlikte düzen içerisinde hareket ettiği ve “(…) KADINLAR GELİYOR” şeklinde slogan atan grup içerisinde olup atılan slogan ritmine göre zıpladığı görülmektedir.”
Günümüz emniyet güçleri yetkilisinin fezlekesini okudum ve on yaşımda bile olmadığım onlarca yıl öncesini anımsadım:
Annem (Evde hakkını arayan bana): “Sen büyüyünce avukat olacaksın!”
Ben (O günlerde de gözde olan çocuk oyununun ritmiyle zıplayarak):
“Zıpla zıpla zıplamayan avukattır!..”
Evrensel'i Takip Et