10 Ekim: Evet hakim bey adalet istiyoruz!
Fotoğraf: Evrensel
103 kişinin yaşamını yitirdiği ve 500’ü aşkın kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan, 10 Ekim 2015’de Ankara Garı’nda IŞİD tarafından düzenlenen canlı bomba saldırısının üzerinden 5.5 yıl geçti.
2016 yılının kasım ayında başlayan yargılama sürecinde, 2018 yılının ağustos ayında tutuklu sanıklar yönünden karar çıktı. Sincan Cezaevi duruşma salonunda görülen ve 3 gün süren o duruşmayı salondan izlemiştim. İki yılın ve 53 duruşmanın ardından 3 Ağustos 2018 günü açıklanan karara göre, tutuklu 19 kişiye 7 buçuk yıl ile 101 kez ağırlaştırılmış müebbet arasında değişen hapis cezaları verilmişti.
Mağdur avukatlarının, kamu görevlilerinin yargılanması ve saldırının bir ‘insanlık suçu’ olarak değerlendirilmesi talepleri kabul edilmedi.
Ancak tutuklu sanıklar için böylesi cezaların verilmesi bile davanın her duruşmasını takip eden aileler ve resmi kurumların ulaştırmamak için direndiği delilleri il il dolaşarak dosyaya kazandıran avukatların çalışkan, mücadeleci tavırlarıyla mümkün oldu.
Firari 16 sanık için sürdürülen yargılama ise, mahkeme heyeti ve duruşma savcısının değiştirilmesiyle endişe uyandırıcı biçimde sürüyor. 10 Mart günü Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesinde gerçekleşen duruşmada yaşananlar, heyet değişikliğinin siyasi bir tercihle gerçekleşmiş olabileceği endişelerini besleyen cinstendi.
Duruşmada tanık olarak dinlenen Büşra Şahin’in sorgusu, sanıklardan Erman Ekici’nin avukatının, “İlgisiz sorular soruyorlar, yanıt vermek zorunda değilsin” biçimindeki müdahaleleriyle engellendi.
Bu noktada mahkeme başkanından gelmesi beklenen tutum gelmeyince, ailelerin tepki göstermesinden daha doğal bir şey olamazdı. Öyle de oldu. Kemal Kılıç, “Adalet istiyoruz” dedi. Mahkeme başkanı da, salondan çıkmasını istedi. Avukatların ve müştekilerin itiraz etmesi üzerine mahkeme başkanı, heyetle birlikte duruşma salonunu terk etti. Sonra da duruşmayı 19 Mart’a erteledi.
10 Ekim duruşmalarını izlemiş olan herkes, sanıkların provokatif tavırlarına rağmen ailelerin son derece vakur davrandıklarına tanıklık etmiştir. Yeni mahkeme başkanı ve heyeti tüm bunlara dair önceki heyetten bilgi almış olmalıdır. Ayrıca bu davada, evlatları, eşleri, yakınları katledilmiş olan, yaraları kolay kabuk bağlamayacak insanlar duruşma salonundalar. Bu insanlar davanın katılanı, yani tarafı. ‘Adalet istiyoruz’ demeyecekler de ne diyecekler?
Peki avukatı duruşmada bu kadar cüretli davranabilen Erman Ekici kim?
10 Ekim saldırısı emrini Yunus Durmaz’a getirdiği, IŞİD’in Antep hücresinin yanı sıra Elazığ, Malatya ve Urfa’da örgütsel faaliyetlerde bulunduğu tespit edilen kişi. Hatırlanacaktır, 10 Ekim Katliamı’ndan 20 gün sonra dur ihtarına uymayıp, polise el bombası atarak kaçmaya çalışan şahısların bulunduğu aracın HDP İstanbul il binasını patlatmak amacıyla yola çıktığı öğrenilmişti. Araçtaki Yusuf Cebael ve Abdülkadir Demirel’in yakalanmasının ardından 7 eve düzenlenen operasyonda Erman Ekici de yakalandı. IŞİD’liler HDP İstanbul il binasının yanı sıra Cumhuriyet gazetesinin Ankara’daki adresine de saldırı hazırlığındaydı. Bomba yüklü araçta Erman Ekici’nin parmak izi vardı. Daha da sayarız.
Peki Erman Ekici’nin avukatının tanık Büşra Şahin’in sorgusuna müdahalesi ne anlama geliyor? Birkaç not yazalım.
Tanık Büşra Şahin, müşteki avukatlarının kendisine sorduğu soruları artık öğrenmiş durumda. 19 Mart’taki duruşmaya eğer gelirse, o sorulara hazırlanmış olarak gelecektir. Eğer diyoruz, çünkü gelecek mi, onu da duruşmada göreceğiz. Şahin bu arada, IŞİD tarafından tehdit edilebilir ve konuşmayabilir. Ya da bir telkinle karşılaşırsa, o telkine uygun konuşabilir.
Bu dava bağlamında sorulması gereken onlarca soru var. Sadece birini sorarak bağlayalım.
10 Ekim davası avukatlarının 2 yıldır, firari sanıkların banka hareketlerini görmek amacıyla istedikleri MASAK raporu neden mahkemeye gelmiyor?
Google’a ‘MASAK’ diye yazdığınızda T.C. Hazine ve Maliye Bakanlığı Mali Suçlar Araştırma Kurulu sitesine yönlendiriliyorsunuz. Karşınıza şu ifadeler çıkıyor: “Türkiye’nin Mali İstihbarat Birimi. MASAK, suç gelirlerinin aklanmasının ve terörün finansmanının önlenmesi kapsamında veriler toplar, şüpheli işlem bildirimlerini alır, ulaştığı sonuçları ilgili birimlerle paylaşır ve yükümlülük denetimi yapar.
Misyonumuz; aklama ve terörün finansmanı suçlarının önlenmesi ve tespitine yönelik olarak politika oluşturulması ve düzenleme yapılmasına katkıda bulunmak, hızlı ve güvenilir bir şekilde bilgi toplamak ve analiz etmek, araştırma ve inceleme yapmak, elde edilen bilgi ve sonuçları ilgili makamlara iletmektir.”
Peki bu parlak sözler neden 10 Ekim davasında işlemiyor? Acaba firari sanıkların para hareketlerinin ucu, bu davada avukatların hep talep ettiği ve sürekli reddedilen kamu görevlilerinin yargılanmasına kapı aralayacak sonuçlara mı varıyor? Değilse neden?
- Kürt meselesinde bir ihtimal daha olmalı 13 Aralık 2024 04:57
- Sınırımızdaki yeni Afganistan ve kaostan rant devşirmek 09 Aralık 2024 07:00
- Geniş atılan ağda çıkışı aramak... 02 Aralık 2024 06:55
- Türkiye zor bir değişimin ağır sancılarını yaşıyor 25 Kasım 2024 06:35
- Ebedi barış mümkün mü? 18 Kasım 2024 04:23
- İki güncel rapor eşliğinde Kürt meselesini tartışmaya devam 11 Kasım 2024 04:47
- 'Çöle çevirdikleri yere barış geldiğini söylüyorlar' 06 Kasım 2024 05:33
- Bir siyaset olarak 'terörle mücadele' 04 Kasım 2024 07:07
- Erdoğan’ın Mevlana vurgusunun hikmeti ne olabilir? 31 Ekim 2024 08:07
- Mayınlı bir süreç 28 Ekim 2024 05:10
- Yenidoğan çetesi: Çürümenin ekonomi politiği 21 Ekim 2024 05:00
- Barışa kapı açmak mı, süreci yönetmek mi? 14 Ekim 2024 05:00