16 Mart 2021 00:20

İngiltere’de bir Sarah Everard yaşadı!..

İngiltere'de bir polis memuru tarafından kaçırıldıktan sonra öldürülüp cansız bedeni ormanlık alana atılan Sarah Everard için yapılan eylemden bir fotoğraf.

Fotoğraf: Özden Dinç/Evrensel

Paylaş

İngiltere. O “demokrasinin beşiği” denen ülke. Ve başkenti Londra. Dünyanın en yeşil kenti. Derler ya, 72 millet diye, belki de daha çok milletten insan yaşıyor bu kentte.

İyi yaşayanlar var Londra’da. En kötüsüne mahkum edilmiş olanlar da. Çok sayıda evsizi var bu kentin örneğin. Yaz kış demeden sığınacak bir kuytuluk bulup kıvrılıp yatarlar. Ölüm oranı yüksektir.

Sosyalizm korkusundan eskiden “sosyal devlet”ti İngiltere. SSCB örneğinin etkisinin yanında İngiltere’yi de kapsayarak dünyada sosyalizm mücadelesinin işçilerini “baştan çıkarmasından” çekinen tekeller tavizler vermiş, bir dizi hak tanımak zorunda kalmışlardı. Şimdiyse Universal Credit denen en aza indirilmiş devlet yardımına pandemi dolayısıyla yapılan aylık 20 Poundluk artışı bile geri almaya kalktı hükümet. İşçi Partisi ağzının ucuyla eleştirdi.

Artık süsten fazlası olmasa bile devletin başında bir kraliçe var. Bir kadın. Zamanında başbakan da kadındı: Margaret Thatcher. “Demir Lady” olarak anılırdı. Neoliberal politikaların “mucitlerindendi”.

Bir başka kadın daha yaşadı Londra’da. Clapham Common bölgesinde. En son 3 Mart akşamı 21.30’da arkadaşını arayıp evine doğru yürüdüğünü söylemiş ve kendisinden bir daha haber alınamamıştı. 33 yaşındaydı Sarah.

Cesedi bir hafta sonra ormanlık bir alanda bulundu.

Faili bir polisti. Sarah’ı kaçırmıştı. Parlamento’da çalışan bir “güvenlikçi”ydi!

Sözde demokratik bir ülke İngiltere. Ve Sarah’ı öldüren bir “güvenlikçi”. Bir polis. Evet, polis her yerde aynı polis. ABD’de 3 polis ensesine basıp nefes almasını engelleyerek George Floyd’u öldürmüştü. Sonra aynı şekilde İngiltere’de de polis yine bir siyahı öldürdü. Şimdi ise Sarah. Bir kadın. Üstelik bir beyaz.

Sadece ataerki değil, kapitalizm de kadına ölümü reva görüyor. Erkek de öldürülmüyor değil bu ülkede. Geçimsizlik ve kavgaya her yerde rastlanıyor. Ama erkek yakınları ve hele polis tarafından öldürülen kadınlar, Türkiye gibi, İngiltere’nin de bir gerçeği. Son on yılda İngiltere’de 1425 kadın cinayeti yaşanmış. Üstelik şimdi İçişleri Bakanı da bir kadın: Priti Patel!

İngiltere’nin gerçeği olmakla da kalmıyor kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri. Alın ABD’yi. OECD’ye göre, birinci olan Türkiye’nin ardından ABD kadına yönelik şiddette dünya ikincisi. Türkiye’de kadınların %38’i, ABD’de ise %36’sı hiç değilse bir kez erkeklerden şiddet görmüş. 2018’de bu ülkede 238 kadın öldürülmüş. Brezilya daha vahim: 2019’da 1314 kadın cinayete kurban gitmiş. Dünyada  her bir saatte 6 kadın öldürülüyor.

Önlem? Laf sadece. Ötesi de var. Türkiye’de kadına yönelik şiddeti mahkum eden İstanbul Sözleşmesi iptal edilmeye çalışılıyor. İnsan Hakları Eylem Planı açıklandı ya! Ya kadınlar hak sahibi insandan sayılmıyor ya da erkeğe ve evlerine bağlı olmaları gerekli görüldüğünden “Plan” onları kapsamıyor!

Dünya Ekonomik Forumu’nun 2020 Küresel Cinsiyet Eşitsizliği raporuna göre, Türkiye 153 ülke arasında 130. sırada. Arkasında Suudiler falan var. Ancak kadını toplumsal yaşama katmış ve kadın başbakanlar da çıkarmış olsa bile, kapitalizmde kadın hakları hem güdük, hem de kadın yaşamı dahi Allah’a emanet!

İngiltere’de kadınlar onca uğraşın ardından oy hakkını 1920’de elde etti. Fransa’da 1944’te. Hele –sıkı durun– İsviçre’de 1971’de!

Siyasal yaşama katılmada bin bir engelle boğuşan kadınlar, kapitalizmin krizininse ilk kurbanları oluyor. Pandemide örneğin kapitalist ülkelerin en gelişmişinde bile önce kadınlar işsiz kaldı. Eve iş alma en çok onların boynunda zincir. Ev ve bakım işleri de cabası.

Misliyle sömürülüp ezilmenin, yakınları olan erkekler tarafından öldürülmenin Türkiye’si, İngiltere’si, Amerika’sı yok! Kadın her yerde aynı kadere sıkıştırılıyor. Türkiye, bir demokratik devrimden geçmemişliği ve gericilik yarışında birinciliğe oynayan rejimiyle en berbatlarından, ama İngiltere de matah durumda değil. Hükümet “kadınlar gece sokağa çıkmasın” propagandası yapıyor. Sarah’ın katlinin protestosu ise yasaklanmaya çalışılıyor.

Ancak kadınlar da boyun eğmiyor artık. Ne Türkiye ne de İngiltere’de!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa