Bir Zafer Havalimanı hikayesi
Zafer Havalimanı | Fotoğraf: CeeGee/Wikimedia Commons (CC BY-SA 4.0)
Bir zamanlar AKP’li kültür bakanları yayıncılar ile zaman zaman toplantılar yapıp, yayıncıların sorunlarını tartışıyor, yayıncıların uluslararası işlerini konuşuyor, onlara bu konuda destek vermeye çalışıyordu. Bu toplantılara daha çok yandaş yayıncı ve yazar örgütleri çağrılırken, ayıp olmasın diye bir iki de karşı taraftan örgüt çağırıyorlardı. Yayıncılar Birliğinin ısrarı üzerine son bir iki toplantıya TYS Türkiye Yazarlar Sendikasını da (TYS) çağırdılar.
Bu toplantılardan birinde Kültür Bakanlığının önerisi ile yayıncıların sorunlarını ulusal bir kongrede tartışma kararı alındı. Kültür Bakanlığında bir organizasyon komitesi kuruldu. Telefonlarımız, mail adreslerimiz alındı. Yazışmalar başladı. Hangi konuda tebliğ sunacaktık. Hangi günler bize uygundu vs. Sonra bir gün kongreyi nerede yapalım diye sordular? Kongreye katılacak olanların yarısı Ankara’da, yarısı İstanbul’daydı. Biz İstanbul’u tercih ederiz, Ankara da olabilir dedik. Bir süre sonra Kültür Bakanlığının kongreyi Afyon’da yapma kararı aldığını ilettiler. Bizim canımız biraz sıkıldı buna elbette. İstanbul’da olsa gündüz kongreye katılıp akşam evimize gidebilirdik. Şimdi, çok da sonuç alınması beklenmeyen bir toplantı için üç gün işimizden-gücümüzden, evimizden uzak kalacaktık. Neyse, yapacak bir şey yoktu. Uçak saatlerimiz geldi, Atatürk Havaalanından binip Zafer Havaalanında inecektik. Zafer Havaalanının ismini ilk defa o zaman duydum. Özel bir uçağa bindik. Uçakta sadece biz kongre katılımcıları vardı. Uçağın sıraları açık, koltukları rahattı. Zafer Havaalanına indik. Küçük bir Anadolu kenti havaalanı idi. Benzeri pek çok kentte vardı. Fakat, havaalanı kovboy filmlerinin ölü kasabaları gibiydi. Sessiz, hareketsiz, insansız. Bizi minibüslere bindirdiler ve yandaş birinin oteline götürdüler. Faydasız, sonuçsuz bir kongre yaptık. Kültür Bakanı geldi. Konuştu. Afyon’un bütün protokolü oradaydı. Emniyet Müdüründen istihbaratçılarına kadar. Alınan kararlar ne yayımlandı, ne yerine getirildi.
Dönüşte yine minibüslerle Zafer Havaalanına getirildik. Bizden başka kimse yoktu. Daha sonra biri geldi. Büfe gibi bir yeri açtı. Su, meyve suyu gibi şeyler içtik. Adamla biraz sohbet ettik. Haftada bir, bazen on günde bir uçak geldiğini, kendisinin ve görevli personelin o zaman havaalanına geldiğini, onun dışında havaalanının kapalı olduğunu anlattı. O zaman, Zafer Havaalanına bir uçak indirip kaldırmak ve Afyon’da gereğinden çok fazla açılmış termal otellerden iflas etmek üzere olan birine biraz para aktarmak için böyle bir kongre yaptıklarını ya da bu kongreyi bu nedenle burada yaptıklarını anladık.
İktidarda işler şöyle yürüyor: Birilerine para aktarmak gerekiyor. Bunun üzerine nasıl para aktarabiliriz diye kafa yoruyorlar, bir proje yapıyorlar, o proje ile istenilen para ilgilisine aktarıyor ve sonra o proje bir yararı olmadan orada öyle duruyor. Ya da Zafer Havaalanı, üçüncü köprü ve İzmir Otoyolu gibi yandaşa sürekli para aktarmanın aracı oluyor. Tabii, yandaşa aktarılan paralar nasıl paylaşılıyor, kimler ne kadar komisyon alıyor bunlar ileride ortaya çıkacak.
Ha, yayıncıların her sene yapılması planlanan ulusal kongresi ne oldu diye sorarsanız bir daha olmadı.
- Yayın yasağı 28 Ocak 2025 04:33
- Hak hukuk talebinden rahatsız olmak 21 Ocak 2025 06:40
- Sıra CHP'de 14 Ocak 2025 04:44
- Metin Göktepe ve Metin Göktepe gazeteciliği hep yaşayacak 08 Ocak 2025 04:32
- Umut var mı? 07 Ocak 2025 04:40
- Algı yaratmak mı, bilgilendirmek mi? 31 Aralık 2024 06:40
- Çetin günlere hazırlanmak gerek 24 Aralık 2024 04:41
- Kartlar yeniden karılıyor 17 Aralık 2024 04:41
- Suriye'yi bekleyen 10 Aralık 2024 05:01
- Savaşa ve yoksulluğa karşı ittifak 03 Aralık 2024 06:40
- Kayyım 26 Kasım 2024 04:41
- Onların çocukları 19 Kasım 2024 04:42