Çapsızlıkta yarışanlar
Fotoğraf: Pexels
İnsan ister istemez, 120 yıla yakın tarihleriyle ülke sporunun lokomotifi kabul edilen kulüplerde, yönetici ve teknik direktör olarak görev yapanların, derin kültürel birikimleri ve teknik donanımlarıyla bu köklü geçmişe yakışır nitelikte kişiler olmasını bekliyor. Bu beklenti, hem futbolun genel ikliminde hem de kulüpler bazında karşılaşılan her çeşit sorunu aşıp oyunu daha üst seviyelere taşıyabilme konusundaki umutla bağlantılı kuşkusuz... Sorunların üstesinden gelebilme becerisi ve gelişme, nitelikli insanlarla mümkündür sonuçta…
Kulüplerde şu anda görev yapan yönetici ve teknik direktörlerin ise gelişim sağlama beklentilerini karşılayacak özelliklere sahip olduklarını söylemek çok zor.
Sorun çözmek bir yana, sorunları daha da derinleştirmek ya da yeni sorunlar yaratmak için birbirleriyle yarışıyorlar adeta. Futbol ortamının kesintisiz bir gerginlikle hemhal olmasında ve oyunun her anlamda itiş kakışı bol, ucubik bir atmosfer içinde icra edilmesinde en büyük pay onlara ait…
Takımları her tökezlediğinde kendilerini sorgulayarak eksiklerini, yetersizliklerini, hatalarını saptayıp bunlara çözüm üretmek yerine, sürekli olarak türlü komplolarla zenginleştirdikleri bahanelere sığınmayı tercih ediyorlar. Bu davranışı refleks haline getirmişler. İşi, kişileri hedef göstermeyi kapsayan tehdit içerikli sözel saldırganlığa vardıranların sayısı da hiç az değil. Tam anlamıyla rezillik diz boyu…
Ne yazık ki futbol kültürünü bu çapsızlık biçimlendiriyor. Futbolun bütün unsurları da bu pespaye kültürü içselleştirmiş durumda. Bunlardan uzak durup oyunun gelişimini dert edinen, oyunun nasıl çok daha zevkli, keyifli oynanabileceğine dair düşünceler, planlar, programlar üreten yöneticilere, teknik direktörlere rastlayamıyoruz…
İşin teknik kısmı başlı başına ızdırap kaynağı. Takımların oynadığı oyunun kalitesi ortada. Zaten teknik direktörler, yaptıkları açıklamalar ve yorumlarla, potansiyelleri ve oyuna ne kadar katkı(!) sunabilecekleri hakkında yeterli ipucunu veriyorlar. “Önemli olan iyi oynamak değil, üç puan almak” gibi boş bir sözü kılavuz edinerek yol almaya çalışan hakim futbol anlayışından daha fazlasını beklemek haksızlık olur…
Bir yönetici kaybettikleri maçın ardından -tabii ki sorumluluğu hakemlere yükleyerek- mikrofonlara “Adalet istiyoruz” diye höykürürken, teknik direktör de yenilgiyi -yine hakemleri işin içine katarak- birtakım tuzaklarla ilişkilendiren laflar geveleyebiliyor. Gizli ajandalar, tuzaklar, tezgahlar bu külyutmazlardan kaçmaz!.. Sahada yapmak istediklerini neden yapamadıklarını anlatmak yerine karanlığa yumruk sallama misali bol keseden atıp tutmak çok daha kolay ve kullanışlı. Böylece fanatik yığınların gönlünü bir kez daha fethetmiş ve onları yedeklemiş de oluyorsun hem…
Bir başka takımın yöneticileri, sanki sığınılan bahaneleri çeşitlendirmek istermişçesine VAR çizgilerini kafaya takmış görünüyorlar. Milimetrik ölçülerin söz konusu olduğu pozisyonları “Yüzde yüz ofsayt” gibi kesinlik içeren ifadelerle aydınlığa kavuşturabilecek kadar üstün yetenekliler!.. “Bizim çizdiğimiz çizgiye göre attığımız gol kesinlikle ofsayt değil” gibi komik laflar edebildiklerine de tanık olmuştuk geçtiğimiz haftalarda. Sezon sonunda başka takım şampiyon olsa bile bunlar, “Hayır, bizim çizdiğimiz çizgilere göre biz şampiyonuz” diyebilirler!..
İşi; VAR çizgisinde FETÖ izi bulduklarını söyleyerek birilerine yaranmaya çalışmaktan, taraftarlarının büyüyen öfkesiyle sokakların karışabileceği tehdidine ve oradan da Cumhurbaşkanından yardım dileme arsızlığına kadar götürebilen fanatik ergen seviyesindeki yönetici tipi. Yakında büyük resmi daha yakından görüp Soros’u falan da katabilirler hezeyanlarına…
Teknik direktör ise hiç utanmadan, sıkılmadan “Saha dışında da mücadelemizi sürdüreceğiz” diyebiliyor. Ne yapsın, işte o da kapasitesi yettiğince konumunu koruma derdinde...
120 yıla yaklaşan geçmişleriyle “sporun çınarları” gözüyle bakılan kulüplerin yönetici ve teknik direktör profili işte bu seviyede…
Kültürel çapsızlık ve sığlık futboldaki en büyük sorun…
- Yapı 12 Aralık 2024 04:32
- Herkesi kendi gibi sananlar 05 Aralık 2024 04:28
- Bize oyunu anlatın 28 Kasım 2024 06:10
- Tutuculuğun bedeli 21 Kasım 2024 04:37
- Buyrun cinnet ortamına... 14 Kasım 2024 04:14
- Komplodan komediye 07 Kasım 2024 04:12
- Seviyesiz saha dışı, kalitesiz saha içi 31 Ekim 2024 04:34
- Mourinho öğretiyor 24 Ekim 2024 03:33
- Milli takım kazandı çünkü... 17 Ekim 2024 04:04
- Hapishaneden milli takıma 10 Ekim 2024 04:45
- Ne kadar rezil olursak... 03 Ekim 2024 04:28
- Oyunu geriden kurma saplantısı 26 Eylül 2024 03:26