18 Mart 2021 00:50

Tek adam yönetimi, Gergerlioğlu kararı ve Meclisin itibar sorunu

Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun vekilliğinin düşürülmesi TBMM'de protesto edildi

Fotoğraf: Erçin Ertürk/AA

Paylaş

HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu hakkında Yargıtay tarafından onaylanan 2 yıl 6 aylık cezası kararı dün TBMM Genel Kurulunda okundu.

Böylece Gergerlioğlu’nun milletvekilliği düşmüş oldu!

Gergerlioğlu, cezanın Yargıtayda onaylanmasından sonra, “bireysel başvuru hakkı”nı kullanarak, Anayasa Mahkemesine (AYM) başvurmuştu. Ancak, Yargıtay kararı daha Meclise gelmeden, TBMM Başkanı Şentop, “Kararın Mecliste okunması için AYM kararının beklenmeyeceği”ni açıklamıştı. Çünkü Şentop’a göre, Berberoğlu ve Gergerlioğlu’nun durumları “farklı”ydı!

Gergerlioğlu hakkında “Yargıtay kararı” olarak, somutlanan karar, pek çok başka benzer davalarda olduğu gibi, hukuki değil tamamen siyasi bir karardır. Meclis de, bu hukuki görünümlü siyasi kararı bahane edip Gergerlioğlu’nun vekilliğini düşürerek, tarihe geçecek bu kararın üstüne tüy dikmiştir!

HUKUKA DEĞİL SİYASİ AMAÇLARA GÖRE KARAR

Sosyal medyadaki bir paylaşımı gerekçe gösterilerek Gergerlioğlu hakkında “Terör örgütünü övme” suçlamasıyla açılan davadan sonra, Gergerlioğlu’nun milletvekili seçilip dokunulmazlık kazanmasıyla hakkındaki yargılamanın durdurulması gerekirken yerel mahkeme yargılamayı durdurmuyor. Mahkemenin kararı istinaf mahkemesinden geçiyor, Yargıtaya geliyor. Yargıtay, Anayasa’nın 83’üncü maddesi çerçevesinde yargılamanın durdurulması kararı vermesi gerekirken yerel mahkemenin kararını onaylıyor.

Oysa AYM’nin Berberoğlu’nun başvurusu üstüne aldığı iki kararda; milletvekilinin seçilmesiyle birlikte dokunulmazlık kazandığı, dolayısıyla hakkındaki yürüyen davaların durdurulması gerektiği açıkça yer alıyor.

Dolayısıyla AYM’nin 83’üncü maddesi ile Berberoğlu hakkındaki iki kararını da dikkate alan hukukçular;

1) Yerel mahkeme, istinaf ve Yargıtay dokunulmazlık kazanmış milletvekilinin yargılamasını sürdürerek açıkça Anayasa’nın 83’üncü maddesini ve daha mürekkebi kurumamış iki AYM kararını ihlal ettiğini,

2) Eğer, Gergerlioğlu hakkındaki Yargıtay kararı Mecliste okunarak milletvekilliği düşürülürse, Meclisin bu “sıralı anayasa ihlali”nin son halkasını oluşturacağını açıkça söylemektedir.

Her şey bu kadar açıkken gelinen yerde anayasa ihlali bir rastlantı olamaz. Tersine bu karar, yerel mahkemeden başlayarak tamamen siyasi saiklerle ve bilinçli olarak Meclis kapısına kadar getirilmiştir.

Meclis de milletvekillerinin hür iradesiyle değil, siyasi iktidardan gelen işaret (direktif demek daha doğru) doğrultusunda karar verdi!

HDP’Yİ KUŞATMA STRATEJİSİNİN DEVAMI

Eğer, bu davanın öznesi HDP’li Gergerlioğlu değil de AKP, MHP ya da diğer muhalefet partilerinden bir milletvekili olsaydı, bu yargılama daha yerel mahkemede, olmadı istinaf, daha olmadı Yargıtayda durdurulurdu. Diyelim Meclis kapısına kadar geldi; TBMM Başkanlığı, Berberoğlu hakkındaki AYM kararından sonra dönem sonuna kadar bekletirdi!

Bu yüzden de Gergerlioğlu hakkındaki Yargıtay kararı ve bu kararın Mecliste okunması HDP’ye yönelik AKP-MHP kuşatmasının devamı olarak görüldüğü ölçüde anlamlanmaktadır.

Bu tutumun Gergerlioğlu’nun bir insan hakları aktivisti olarak, 30 yıldan beri cezaevlerindeki vahşi koşulları, cezaevleri ve emniyetteki insan hakkı ihlallerini, çıplak aramaya varan uygulamaları gündeme getirmesi girişimleriyle bağlantılı olduğunu söylemek de yanlış olmaz.

Elbette ki son günlerde “İnsan Hakları Eylem Planı” ilan eden tek adam yönetimine TBMM İnsan Hakları Komisyonu üyesi, insan hakçısı bir milletvekilinin milletvekilliğinin düşürmesi yakışmaz da ne olur!

YALAMA OLMUŞ VİDA SİSTEMİ GİBİ!

Evet, Gergerlioğlu’nun milletvekilliğinin düşürülmesi; AKP-MHP ittifakının HDP’yi kuşatma, kolunu kanadını kırma, mümkün olursa da kapatıldığında yeniden kurulamaz hale getirme amacının sahaya yansımasıdır.

Ama sadece bu kadar değil!

Çünkü bu aynı zamanda, tek adam yönetiminin Meclisi itibarsızlaştırma amacıyla da sıkı sıkıya bağlantılıdır.

Çünkü tek adam yönetimleri; nasıl kendisine yönelik her tür muhalefeti yok etmeden huzura eremezse, devlet içinde de her tür güç odağını itibarsızlaştırıp, sindirmeden kendisini güvende hissedemez.

Bu yüzden ülkemizde; yürütmeyi bütün bileşenleriyle ele geçiren tek adam yönetimi, yargıyı da önemli ölçüde ele geçirmiş, kamuoyunda yargının itibarsızlaştırılmasında bir hayli yol almıştır.

Bu çerçevede tek adam yönetimi, yasama gücünün temsilcisi olan ve her an muhalefetin eline geçme potansiyelini de taşıyan Meclisin itibarsızlaştırılması için elinden geleni yapmaktadır.

Bunu yaparken de HDP’yi hedefe koyarak, muhalefetin milliyetçilik yarışı ve Kürt sorunu üstünden oluşan “yumuşak karnını” sonuna kadar kullanmaktadır. Bu yüzden Gergerlioğlu’nun milletvekilliğinin düşürülmesi, hele de AYM’nin Berberoğlu kararlarından sonra yapılması, bütünüyle Meclisin itibarına çok ağır bir darbe olarak biçimlenmiştir. Çünkü böylece Meclis, sadece Türkiye kamuoyunda değil dünya kamuoyunda da milletvekillerinin dokunulmazlığını koruyamayacak kadar derbederleşmiş hale düşürülmüştür.

Peki bütün bunlar, Gergerlioğlu ve HDP’ye boyun eğdirecek midir ya da tek adam yönetimi ve AKP-MHP ittifakının amaçlarına varmasına yetecek midir?

Elbette bu iki sorunun yanıtı da “hayır”dır!

Çünkü tek adam yönetimi yalama olmuş bir vida sistemi gibi sıktıkça gevşeyen bir sisteme dönüşmüş bulunmaktadır!

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa