Satrancın ölümü

Fotoğraf: Pixabay
Halen oynanmakta olan ‘’Magnus Carlsen Invitational’’ turnuvasının ön elemelerinde Dünya Şampiyonu Magnus Carlsen ve Amerikalı Süper Büyük Usta Hikaru Nakamura arasındaki oyun başladığında herkes nefes kesen bir oyun görmek için beklerken inanılmaz bir şey oldu. Diyagram.
Görsel: Evrensel Bilgin
Oyunda 1.e4 e5 2.Şe2? Şe7? 3.Şe1? Şe8? 4.Şe2? Şe7? 5.Şe1? Şe8? 6.Şe2? Şe7? hamleleri yapıldı ve ‘’üç konum tekrarı’’ kuralına göre oyun beraberlikle sonuçlandı. Oyuncuların beraberlik yapmak istediklerinde zaman zaman kullandıkları bu yöntem, oyunun bu erken aşamasında ve adeta konuşmadan yapılan bir “beraberlik teklifi gibi” olduğundan satranç dünyasında haklı bir infiale neden oluyor. Yukarıdaki oyunda kaybetmek istemeyen oyuncuların tavrı şuydu; “Bunu yapabiliriz, öyleyse neden olmasın?” Eminim yukarıdaki oyun Carl Schlechter’in kemiklerini sızlatmıştır (1910 yılında Dünya Şampiyonu Emanuel Lasker ile oynadığı şampiyonluk maçında bir puan öndeydi ve son oyunu isterse berabere yapabilir, Dünya Şampiyonu olabilirdi. Ancak bir oyun farkla kazanarak şampiyonluğunun şüpheli hale gelmesini istemiyordu, oyunu zorladı ve kaybetti. Maçın skoru 5-5 olmuş ve kurallar gereği unvan, şampiyon Lasker’de kalmıştı).
Bu olaydan yola çıkarak şu soruyu sormanın zamanı geldi de geçiyor. Satrançta hamle tekrarı ile ya da teklif ile beraberlik yapmamıza neden izin veriliyor? İstediğimiz zaman beraberlik teklif edilebileceğimizi ne zaman öğrendik? Hatırladım! Kaleler düz gider, filler çapraz hareket eder ve istediğim zaman beraberlik teklif edebilirim. Peki, beraberlik teklifine izin veren kural dokunulmaz mıdır?
Satranç dışında hiçbir spor branşında anlaşmalı beraberlik ya da yukarıdaki gibi çirkin bir beraberlik söz konusu değildir. Santra sırasında bir futbolcunun topu hafifçe ittirmesi ve rakibin ona geri ittirmesi ve bunu karşılıklı olarak üç defa tekrar edip hadi eve gidelim demesi ne kadar absürtse, bu durum da o kadar kabul edilemez olmalıdır. ‘’Eee ne yapalım kurallar böyle’’ demek kolaycılığa kaçmaktır. Birçok sporu zaman içerisinde daha popüler ve çekici hale getirmenin yolları bulundu ve gerektiğinde değişiklikler yapılarak istenen hedefe ulaşıldı. Futbolda da eskiden, bugün satrançtakine benzeyen 2-1-0 puanlama sistemini kullanıyordu. FIFA resmi olarak 1994 yılında futbol maçları için 3-1-0 sistemini kullanmaya başladı. 3 puan sistemi 2008’de Bilbao satranç turnuvasında kullanılmasına rağmen FIDE bu sistemin arkasında durmayı başaramadı. Satranç kendi içine çöken bir yıldıza dönerken satranç hayranları acı çeker hale geldi.
Tarih boyunca beraberlikten caydırma ya da tamamen engelleme girişimleri oldu. 30 hamleden önce beraberlik teklifinin yasaklanması gibi kurallar son örnekte de gördüğümüz gibi sorunu çözmedi. 2005 yılında GM John Nunn, organizatörlerin kısa beraberlikler yapan oyuncuları davet etmemesi gerektiğini yazdı. Ancak dünya şampiyonunu turnuvasına davet etmeyecek bir organizatör olmadığına göre bunun da bir çözüm olmadığı artık görülmüştür.
Kanımca çözüm, ‘beraberliğin ’satranç için doğal bir sonuç olarak kabul edilmemesidir’’. Hiçbir şey zamanı gelmiş bir fikir kadar güçlü değildir. Henüz zamanı gelmemiş olsa da satrancı ölümden kurtaracak en büyük devrim 3 puan sistemi olacaktır. Her oyunun doğasında hata yapmak vardır. Bir oyun hatasız oynandığında, bir süre sonra ilgi çekmez hale gelir. Hataların olmadığı bir oyundan heyecan beklemekse saflıktır.
Ve Savielly Tartakower’in söylediği gibi “Satranç, 1001 hatadan oluşan bir peri masalıdır”.
Evrensel'i Takip Et