20 Mart 2021 22:33

Siz orada çoğalırken, biz burada ‘Çok eksiliyoruz’

Van'da kuraklık olan bir tarım arazisi

Fotoğraf: MA

PAZAR
Paylaş

Hem de ne eksilme; anılarımız ıssızlaşıyor, daha da kimsesizleşiyoruz. Sanki gökten ölüm yağdı, sanki bir ölüm fırtınasına tutulduk. Toprak, doğa uyanıyor, bahar geliyor derken sinemada tam bir sonbaharı yaşadık. Aynı günlerde arka arkaya gelen ölüm haberleriyle yaşanan yaprak dökümüyle sarsıldık. “Vakitli ölüm” yoktur, Cemal Süreya’nın dediği gibi “Her ölüm erken ölümdür.” Yalnızca sinema dünyasında yaşanmadı yaprak dökümü. Edebiyatın ustalarından da ayrılanlar oldu aramızdan.

YAPRAK DÖKÜMÜ

Sinema ve tiyatrodan Altan Karındaş, Hakan Dilek, Rasim Öztekin, Aytekin Çakmakçı, Ertem Göreç, Serdar Selvidal, Mehmet Ezici; edebiyat dünyasından Demir Özlü, Erol Toy… 6 Kasım 2020 tarihinde müziğin unutulmaz ustalarından Timur Selçuk ayrılmıştı aramızdan kötülüklerle, felaketlerle geçen lanetli yılı geride bırakmaya hazırlanırken. 2021’in daha ilk ayında sinemaya, tiyatroya oyuncu olarak emek vermiş üç ismi kaybettik. Hayatta oldukları zamanda gazetelere, televizyonlara haber olamamış, adlarından söz edilmemiş, söyleşiler yapılmamış -bir iki internet sitesi hariç- haklarında yazı yazılmamış Gül Vergon (2 Ocak), Ekrem Gökkaya (17 Ocak) ve Oktay Yavuz (21 Ocak) ölümleriyle “Değer kazanıp” neredeyse tüm basın tarafından “usta oyuncu” sıfatıyla haber yapıldı ve öyle uğurlandılar.

Oysa gelen gideni aratmasın dileği ve güzellikler yaşayabilmek umuduyla girmiştik yeni yıla. 13 Şubat 2021 tarihinde gazeteci kızı Ayda Özlü Çevik’in paylaşımıyla, döneminin ve sonrasının önemli yazarlarından Demir Özlü’nün dünyaya veda ettiğini öğrendik. Demir Özlü, 12 Mart karanlığında, yaşatılan baskıya, zulme, hukuksuzluğa ve adaletsizliğe katlanamayarak, karşı durarak gittiği yurt dışında, Stokholm’de ülkesinden uzakta, sürgünde yaşamak zorunda bırakıldı yıllarca. Ömrünü tutuklanmalarla, askerde sakıncalı er olmakla sürgünlerle geçiren Demir Özlü, tüm bu olumsuzluklara karşın adını genç yaşlarında edebiyatın öncü, önemli yazarları arasına yazmayı başardı.

Benim de gençlik yıllarımdan itibaren beğeni ve hayranlıkla okuyup takip ettiğim Demir Özlü, Yazar Tezer Özlü ve Yazar, Çevirmen Sezer Duru’nun ağabeyi idi. “Bir Beyoğlu Düşü” adlı anlatı kitabı Atıf Yılmaz’ın yönettiği, senaryosunu Ümit Ünal’ın yazdığı “Hayallerim Aşkım ve Sen” filmine uyarlandı. 12 Mart askeri muhtırası döneminde tutuklanan Demir Özlü, 12 Eylül darbesi sonrasında da vatandaşlıktan çıkarıldı. Ayda Özlü Çevik, vefat haberini şu cümlelerle duyurdu: “Sevgili babam Demir Özlü bugün dünyaya veda etti. Kentleri, özellikle de İstanbul’u, Beyoğlu’nu çok güzel betimledi öykülerinde, anlatılarında ve romanlarında.”

2021’in ilk vedalarının bir vedalar fırtınasının başlangıcı olabileceğini düşünemezdik, beklemezdik. Yaprak dökümüne dönüşen ölüm haberlerine 16 Şubat’ta Psikolog Doğan Cüceloğlu, 19 Şubat’ta Tiyatro, Sinema-Dizi ve Seslendirme Sanatçısı Toygun Ateş ekleniyordu. Sinema, Tiyatro, Dizi Oyuncusu ve Seslendirme Sanatçısı bir Çınar olan Altan Karındaş da 6 Mart’ta aramızdan ayrılıyordu. Çocukluğumda izlediğim çizgi filmden “Tırrrmık geliyor, kaçalım Bıcırrr” diyen sesi kulaklarımdan gitmeyen Altan Karındaş önceki yıl yaptığı bir söyleşide “Kıymetimi bilmediler” demiş, son günlerine dek sahnede, sette olabilmeyi istemişti. 10 yıldır Marmaris Belediyesi Huzurevinde yaşayan ve pandemi sürecinde bir eve yerleşen 92 yaşındaki Altan Karındaş, 6 Mart’ta aramızdan ayrıldı.

’90’lı yıllarda Öküz dışında Aksak Kurbağa, Sanal Ördek gibi adları olan mizah dergilerinde de yazıyordum. O günlerde benle tanışıp yazı isteyen Hakan Dilek, Aksak Kurbağa’yı çıkarıyor, spor yazıları yazıyordu. Eski bir profesyonel futbolcuydu. Başka alanlarda da becerileri olduğunu zaman içinde öğrendik gördük. Gazetelerde ve dergilerde spor yazıları yayımlamakla yetinmedi tek kişilik sahne gösterileri yaptı. Ben İstanbul’dan ayrıldıktan sonra yıllarca hiç görüşemedik. Hasta olduğunu, tedavi gördüğünü duymamıştım. 8 Mart sabahı, televizyonda sabah haberlerini izlerken duydum Hakan Dilek’i kaybettiğimizi.

ÖLÜM FIRTINASI GİBİ

Bir gün önce kalbi duran fakat hayata döndürülüp hastanede tedaviye alınan Rasim Öztekin’in, kaldırıldığı hastanede hayatını kaybettiği haberini almanın yaşattığı acı ve üzüntü tarifsizdi. Sahnede birçok oyunda defalarca izlediğim, Ferhan Şensoy’lu televizyon dizilerini, espri kaçırmamak için yerimden kımıldamadan, nefessiz izlediğim, oynadığı diğer dizilerde ve sinema filmlerinde sıcaklığından, sempatisinden etkilenerek, severek izlediğim Rasim Öztekin hayatını kaybettiğinde daha 62 yaşındaydı ve eminim yapacak çok işi vardı.

Yaprak dökümü sürüyordu ne yazık ki. Henüz Hakan’ın, Rasim Öztekin’in kayıplarının acısını yaşıyorken sinemanın görüntü ustalarından Aytekin Çakmakçı’nın beklenmeyen ölüm haberi geliyordu; tarih 12 Mart’tı. 12 Mart bu ülke için kara, kapkaranlık bir tarihti ve bir acı daha ekleniyordu aynı güne. Bir tarih kaç anlam, kaç acı yüklenir?

Vedat Türkali’nin senaryolarıyla çektiği Karanlıkta Uyananlar, Otobüs Yolcuları gibi önemli filmleri yöneten Ertem Göreç’in ölüm haberi de 12 Mart olarak geçiyordu kayıtlara. Henüz bir gün geçmişti, gelen haberlerin doğruluğuna bile inanamamışken tam bir sinema emekçisi, bir düşbaz olan Oyuncu, Senarist, Yönetmen dostum Mehmet Ezici’nin ve Görüntü Yönetmeni Serdar Selvidal’ın ölüm haberini aynı anda, arka arkaya alıyordum. Öykü, Roman, Deneme ve Eleştiri Yazarı Erol Toy’un ölüm haberini öğrendiğimde tarih 14 Mart 2021’i gösteriyordu.

Ölümlerin ardından yazmak zorken, acı verici ve üzücüyken bir yazıda kısa süre içinde arka arkaya kaybettiğimiz onca tanıdığın, dostun ardından yazmak çok zordu, çok üzücüydü. Her cümleyle acılarım tazelendi.

Onlar, sevdiklerimiz orada çoğalırken, biz burada ‘Çok eksiliyoruz’

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa