Işık

Ömer Faruk Gergerlioğlu TBMM'de gözaltına alınırken | Fotoğraf kaynağı: DHA

Ardı ardına gelen saldırılarla uyanıyoruz günlerdir. Gece yarısı çıkan kararnameler hayatımızı kemiriyor durmadan. ‘Salgını yönetemiyorsunuz’ demek yetmiyor, bu ülkeyi yönetememekle malul bir iktidar var karşımızda. Yeni bir güne, direncin aydınlığına, Newroz’a uyandığımız sabahı da kötülüğün inşasıyla karartma çabaları eksik kalmadı. Ayakkabılarını bile giymesine zaman tanımadan alıp götürdüler sevgili meslektaşımızı, insan hakları mücadelesinde yan yana durduğumuz Ömer Faruk Gergerlioğlu’nu. Başrolde Ankara Tabip Odası başkanı ve yönetim kurulu üyelerini gözaltına aldıklarında Ankara Emniyetinde tanıma talihsizliğine eriştiğimiz amir de vardı, bir baş uzun olduğundan hemen fark edilen… Karanlığın emrini iştah ile uygulayan Eichmann’lar! Ucundan bucağından ışık boca etmesek olmaz!

Bu satırları yazarken, sevgili meslektaşımın serbest bırakıldığını öğrendim ama ona eşlik eden talihsiz açıklamayı buraya not düşmeli. TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Gergerlioğlu’nun gözaltına alınması ile ilgili “Anayasaya göre milletvekilliği kesin hüküm ile sona ermiş ve milletvekili sıfatı taşımayan bir kişinin Meclis’i eylem alanı olarak kullanmaya kalkması kabul edilemez. Tamamen Anayasa ve TBMM İçtüzüğü hükümlerinin gereği olarak yapılan bir işleme karşı TBMM çatısı altında bir eylemin devamına ve Meclis’in terörize edilmeye çalışılmasına müsaade edilmeyeceği bilinmelidir. Hiç kimse, milletimizin temsil makamı olan TBMM’yi hukuk dışı bir propagandanın parçası kılamaz. Bunu yapmaya kalkanlara karşı gereği, hukuk dâhilinde yapılır ve yapılmıştır” deyivermiş. Meclisi terörize etmek nasıl bir ifadedir, milletin temsil makamında milletin sesi duyulmayacaksa o Meclis ne işe yarar sorularını bir tarafa bırakalım, kimin hukuk dışı davrandığı zaten hepimizin gözleri önünde sergileniyor memlekette.

Toplumsal sağlık için sesimizi yükselttiğimiz 14 Mart Tıp Haftası etkinlikleriyle dünyanın dört yanından bilim insanları, düşünürler, meslektaşlarımız hayatımızı zenginleştirip katkılarıyla yolumuzu aydınlattı ama bir o kadar da karanlığı durmadan boca ettiler üzerimize. Silvia Federici ile cinsiyete dayalı ayrımcılıkları konuşma hazırlığındayken sevgili mücadele yoldaşım Öztürk Türkdoğan’ın gözaltı haberi düştü orta yere. Tam akşamına, “salındı, oh” derken, ‘İstanbul Sözleşmesi’ni feshettik’ deyiverdiler derin uykularımızı bölüp. Kadınlar her yerden en koyu morundan eylemlerle dimdik seslendiler hemen. Ellerini ovuşturarak izleyen katillere inat, dayanışmadan bir adım geri durmaz kız kardeşler.

Ucundan bucağından ışık tuttuğumuz o karanlık örtüyü kaldıracak bir toplum olmak, yurttaş kimliğimizi giyinmek konusunda daha kararlı bir çoğunlukla ilerlediğimiz gözden kaçmasın. Tüm o karartma çabalarına karşı daha bir kuvvetle çıkıyor yurttaş ayak sesleri. Cümleler daha bir korkusuz kuruluyor, sokaklar daha şenlikli her yeni günde. Belli ki artık bu yönetememe hali daha bir görünür, daha fazla itirazı biriktiriyor. Tünelin ucundan sızan ışık içerilere doğru sızıp yayılıyor günden güne… E, o zaman…

O zaman Newroz piroz be! Bir gününü geride bıraktık bile.

Evrensel'i Takip Et