26 Mart 2021 23:04

Emperyalizmin gericiliği sömürmesi

DİSK üyesi emekçiler 1 Mayıs mitinginde 'Sömürüye, savaşa hayır' dövizi ile yürürken

Fotoğraf: Fırat Turgut/EVRENSEL

Paylaş

Kapitalizm teknik ve üretim olarak ilerledikçe yeryüzünde müreffeh alan olarak daralmakta, sömürdüğü alanı genişletmektedir. Bu süreç ilk anlarda çok belirgin idi, ancak günümüze doğru anlaşılamaz bir hız ve görüntüye bürünmüştür. Sömürünün anlaşılan düzeyinden anlaşılamaz düzeye ilerlemesinin nedeni sömürgecilikten emperyalizme yükseliştir. Sömürgecilik döneminde ileri ülkeler maden ve sair değerli doğa varlıklarını sömürmek istedikleri ülkelere asker ve silahlarıyla giderlerken, günümüzde emperyalist süreçlerde artık ekonomik işlem görüntüsünde ve halkların anlayamayacağı usullerle ülkeleri soymakta, ülke zenginliklerini merkeze çekebilmektedirler. Ne hazindir ki, siyasi partilerin akıl almaz cehalet göstergesini simgelercesine pandemi ortamında yapılan kongrelerinin gölgesinde ülke başka bir akıl almaz soyguna sahne olmaktadır. Üstelik de kendilerine oy veren seçmen vatandaşların soyulmasına göz yuman siyasi aktörler marifetiyle!

Var olan siyasi kadronun tek siyasi manevrası, bugünü tartışmadan atlayıp, geleceği hedef göstermektir. Bu manevra basiretli bir siyasi akıldan çok, siyasi beceriksizliği perdelemeye yönelik etik dışı davranıştır. Bilim ve teknolojinin yaşamımızı kolaylaştırıcı etkilerine minnettarız, ama aklımızla alay edici sahtekarlıklarından mustaribiz.

İlerleyen teknoloji ile emperyalizmin ne ilgisi var, diye düşündüğümüzde, karşımıza ilginç şekilde ileri düzey psikoloji ve teknolojinin emperyalizmi de incelterek, anlaşılamaz hale getirmesini görürüz. Üstelik de bu oyuna bilerek ya da bilmeyerek(!) emperyalizme av olan ekonomilerin siyasi kadroları da tav olmaktadır. Türkiye, maalesef, bu durumun çok önemli bir resmini yansıtmaktadır. Son Merkez Bankası etrafında dönem manevralar, belki ileride daha da detaylı anlayacağımız şekilde, aslında emperyalistlerin ve onlarla iş birliği içindekilerin halkın üzerine boza pişirme işleminden başka bir şey değildir. Üstelik seçmen tabanını tahkim ederek tek-adam rejimini sürdüren siyasi kadro da bu süreci halkının aleyhine sürdürmeye devamda kararlı gözükmektedir.

Günümüzün emperyalizmi mal veya doğal kaynaklar yanında, hatta onlardan da öte, para muameleleri üzerinden çalıştırılmaktadır. Batı ekonomileri geçmişte bizim gibi ekonomilere mal satarak kâr elde ediyorlardı. Şimdilerde ise bu süreci para satarak işletmekteler. Batı ekonomilerinde faiz oranı yüzde bir dolayında, Türkiye’de ise yüzde on dokuz ise, siz olsanız paranızı hangi ekonomide değerlendirirdiniz? Açıktır ki, Türkiye ekonomisi size çok cazip gelirdi.

Peki, bu sorunu çözdüğümüze göre, ikinci aşamaya geçebiliriz. Biz niçin bu denli borçlu hale geldik? Denebilir ki, İstanbul’da ve çevresinde yaşanan kalabalıklık nedeniyle onlarca altyapı tesisleri, siyasilerin ifadesiyle mega projeler yaptık. Bu projelerin bir kısmı gerekli idi, fakat geçmediğimiz köprülere ya da tünellere durmadan ödeme yapıyorsak, bu yatırımların bugün için gereği var mı? Siz 3 yaşındaki çocuğunuza beş yaşında giyebileceği bir elbiseyi, o zaman gelince giyecek diye bugünden alır mısınız? İşte meselenin ince noktası burasıdır. Birincisi, bu ürünleri siyasi vitrine koyan kadro, emperyalist sermayesi ile örtülü iş birliği içinde seçmen desteği sağladı. Böylesi altyapı yatırımları doğal olarak gereklidir. Ancak, önce anlamlı bir nüfus ve ekonomi politikası izlemiş olsa idik, Anadolu’yu kısırlaştıracak şekilde ülke nüfusunun büyük bölümünü İstanbul’a yığmaz ve böylesi anlamsız ve çirkin kentleşme modeline yönelmezdik. Böylece, bu yatırımlara olan gereksinimi zamana yayarak, daha elverişli koşullarda, yani Batı finans dünyasından bu denli borçlanmadan, daha makul borç ve öz kaynak bileşimi ile yapardık. Hal böyle olunca da ne geçmediğimiz köprü ya da otoyol için vergi öderdik, ne de bu denli borç karşılığında bu kadar yüksek faiz öderdik. Faiz ile alınan her mal, yapılan her ihale olması gereken maliyetin üzerinde mal olur. İşte milletçe siyasi erkin iktidarda kalmak için vitrine koymuş olduğu bu denli maliyetli ürünlerin bedelini olağanüstü faizle, yani olağanüstü fakirleşerek ödüyoruz. Hal böyle ise, bu çürük temel üzerinde yükselen dokuda nasıl ilerisi için bugünkünden daha müreffeh yaşam vaadinde bulunabiliriz ki! Bu siyasi zihniyet emperyalizme kaynak aktardığı sürece, bu halkı da bu siyasi yapıyı da emperyalistler sever, bu velut kaynağı yok etmezler, halkın aleyhine yaşatırlar. İşte, siyasi odaklarla emperyalizmin iş birliği alanı! Alacaklılar, soyabilecekleri kaynağı niçin kurutsunlar ki, hele de bu kaynağı kendi çabalarından da öte, bizzat sömürülenler kendi çıkarlarına dahi körleşmişçesine desteklemede birbirleri ile yarış halinde ise!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa