Benim Yeşilçam’ım: Yeşilçam aile sineması olduğu gibi, ailelerin de sinemasıydı

Sinema Kitaplığı Dizisi 7. ve 8.kitaplarının kapakları Görsel: Klasros Yayınları
Cumhuriyet döneminde sinemanın oluşmasından, günümüze dek tanınan, önemli aileler, sinema içinde yer alarak birçok alanda ve her aşamada emek verdi, çaba harcadı, para yatırdı, para kazandı.
Sinemamızın ilk dönemine Simavi, Seden ve İpekçi aileleri damgasını vurur; sinemanın kurulmasında, gelişmesinde çok önemli roller oynarlar.
Yakın zaman öncesine kadar medya alanında olan Simavi ailesinden Sedat Simavi 1917 yıllarında İlk kez seyirci karşısına çıkan konulu uzun metraj filmi “Pençe”yi çeker.
Daha önce çekimine başlanan iki film ilk başlanan konulu filmler olmasına karşın, yarım kaldığından ve tamamlanmaları sonraki yıllara kaldığından, izleyici karşısına çıkan ilk konulu Türk filmi Sedat Simavi’nin, Mehmet Rauf’un dört perdelik oyunundan uyarladığı “Pençe” olarak geçer tarihe. “Pençe” sadece izleyici karşısına çıkan ilk film değil aynı zamanda “Cinsellik içeren ilk erotik Türk filmi”dir de.
Agâh Özgüç’ün “Başlangıcından Bugüne Türk sinemasında ilkler adlı kitabında, Şakir ve Kemal Seden’in dayıları olan, Sirkeci’deki Ali Efendi Sinemasının sahibi Ali Öztuna’nın, yeğenleri kardeşlerle, bir aile ortaklığından olıışan “Sinema İşleri Şirketi”ni kurduklarını yazar. Yıl 1921’dir. Bu kuruluş, yalnızca “film işletmeciliği”ne dayalı özel bir şirkettir ve Program Müdürü de Fuat Uzkınay’dır. Seden ailesi bu kadarla yetinmez, bir yıl sonra da (1922) sinemayla ilişkilerinin günümüze dek sürmesini sağlayan, Türk sinemasının “İlk özel film yapımevi”, olan Kemal Film Şirketi’ni kurup film üretimine başlarlar.
İlk sinema çalışmalarına 1914’te başlayan Kemal Seden ve kardeşi Şakir Seden, dayıları Ali Rıza Öztuna’yı ikna ederek ülkemizdeki Türk’lere ait ikinci sinema salonunu da açarlar. 1922 yılında kendi film stüdyolarını kurmaya ve yerli film üretimine geçmeye karar veren Kemal ve Şakir Seden, “Haliç kıyılarında bulunan Feshane fabrikasının dikimevi bölümünü askeriyeden kiralayarak “Kemal Film Stüdyosu”nu kurarlar. Böylelikle Türk sinema tarihinde yeni bir dönem açılmış olur.
Seden ailesinden sonra 1928 yıllarında filmciliğe el atan ve İpekçi Kardeşler adıyla şirket kuran Fahir İpekçi ve ve İsmail Cem’in babası İhsan İpekçi kardeşler, aynı zamanda Kemal Film’den sonra, ikinci özel film stüdyosu ve yapım şirketi olan İpek Film’i kurarlar. Bu girişim ve atılımlarında en büyük teşvik ve destek o günlerde film çekmeye başlayan Muhsin Ertuğrul’dan gelir.
SİNEMA EMEKÇİSİ BİR AİLE: PELİT FİLM
Sonraki yıllarda da bu önemli kurucu üç aileden başka birçok aile sinema alanında yer alır, aile adlarıyla film şirketleri kurar, “sektörün” birçok alanında çalışır, sinema salonu işletir, film üretir, sinemaya para yatırır, para kazanır, (bazıları para kaybeder.) Yeşilçam döneminde Türker-Berker İnanoğlu, Ümit-Menderes Utku gibi sinemada uzun soluklu var olan, filmler üreten ailelerin yanında daha başka birçok aileyle birlikte Pelit ailesini de saymak gerekir; Hidayet Pelit ve çocukları Oya Pervin Pelit, Bülent Pelit. Aslında sinemanın mutfağında olup emek harcayan anne Sabiyha Pelit ve küçük kardeş Levent Pelit’i de eklemek gerekir bu isimlere.
Kardeşi Bülent Pelit’le birlikte çocuk oyuncu olarak sinemaya giren ve setlerde büyüyen Oya Pervin Pelit, ailesinin sinema serüvenini anlattığı anılarını “Benim Yeşilçam’ım” adıyla kitaplaştırmıştı. (*)
Bu günlerde Klaros Yayınları’ndan ikinci baskısı yapılan kitap; Pelit ailesi’nin çocuk yaşta sinemacı büyüklerinin sinema sohbetleriyle, senaryoyla setle, kamerayla tanışan Oya Pervin Pelit’in, anılarından derlediği bir “ilk kitap”
Oya Pervin Pelit’in anıları hem kendi sinema serüvenini, hem ustası saydığı babası Hidayet Pelit’in sinema serüvenini anlatır tanıklıkları ve dinledikleriyle. Kitap kişisel anılar olduğu gibi aynı zamanda bir ailenin de sinema dünyasında var olma mücadelesinin anılarını da yansıtır. Oya Pervin Pelit kendi anılarını aktarırken, paralel biçimde sinemada kendisi gibi çocuk oyuncu olarak yer alan kardeşi Bülent Pelit’in, evde yapılan sinema sohbetlerinde, film çekimlerinde sette çaylar, yemekler yaparak sinemanın mutfağında yer alan annesi Sabiyha Hanım’ın ve o yıllarda küçük olan kardeşi Levent Pelit’in de anılarıdır.
Hidayet Pelit de ustası ve yakın dostu Orhon Murat Arıburnu da, yaşım yettiği, onlar o sokaklarda yaşarken oralarda olduğum halde tanıyamadığım sinemacılardı. Bu iki değerli sinemacıyı Oya Pervin Pelit’in de, Bülent Pelit’in de anlattıklarından, anılarından biraz daha tanıma olanağı buldum.
Sinemanın büyülü dünyasının herkesi etkilediği, içine aldığı yıllarda, sinema emekçilerinin ürettiği filmleri sinema salonlarında izleyenler de “sektörde” çalışanlar da bugünlere dek taşıdıkları, unutulmaz anılar biriktirirler. Sinemanın içinde olanların, Yeşilçamlıların iyi ve güzel anıları kadar acı, üzücü, kötü anıları da olur. Yeşilçam filmleriyle büyülü dünyalar yaratırken, o filmlerin üretim sürecinde, üretim ilişkileri içinde olan sinemacılar sektör olamamış sektörün diğer yüzünü, acımasız, hüzünlü, yüzünün kötülüklerini de görürler, yaşarlar.
Sinemanın, Yeşilçam’ın içinde büyüyen Oya Pervin Pelit, “Benim Yeşilçam’ım”da büyüsüyle, güzellikleriyle, acısı ve hüzünleriyle, yaşadığı, gördüğü “bütün yüzleriyle” içeriden anlatır içinde yer aldığı Yeşilçam’ı. Oya Pervin Pelit, kitapta “Bazen Harlem’dir Bazen Sahra Çölü; Çoğu Kez Yapayalnızsınızdır Yeşilçam’da” başlığını verdiği bölümde Yeşilçam’ın acımasız yüzünü şu cümlelerle anlatır: “Yıldızlar geceden geceye var olur ama nadidedir; vefasızlığın, düşmanlığın en yoğun olduğu yerdir Yeşilçam; bazen Harlem’i bazen Sahra Çölü’nü andırır ve orada ne kadar kalabalık varsa da siz yapayalnız olabilirsiniz.
Çocuk gözleriyle gördüğü, ünlülerin zayıflıklarını, acınacak kadar kendilerinden ödün vermelerini, şaşkınlıklarını da, artistlerin peşine takılıp mal varlıklarını, ailelerini yok eden, zenginken fakir olanları da, estetik merakıyla zayıf kalma uğruna hastanelik olanları da, şöhretini kaybedip filmlerde oynatılmadığı için intihar edenleri de anlatıyor anılarında; büyüyüp, genç bir kız gözüyle gördüklerini de…
Son bir not;
Klaros Yayınları, Oya Pervin Pelit’in “Benim Yeşilçam’ım” kitabıyla aynı günlerde, Pelit ailesinden Bülent Pelit’in kaleme aldığı “Rejisörün Hatıra Odası”nı (**) da yayınladı.
Birlikte okunursa anılar bir bütünlük oluşturacağı gibi, dönemin sinemacıları ve sinema ortamıyla ilgili farklı ve yeni bilgiler de edinmiş olursunuz.
(*) Benim Sinemacılarım;
Oya Pervin Pelit, Klaros Yayınları, Mart 2021
(**) Rejisörün Hatıra Odası; Bülent Pelit,
Klaros Yayınları, Mart 2021
Evrensel'i Takip Et